Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇİFTKAYA

Modern insan: Zoraki turist



Modern insanın yeryüzündeki hali, turistliğe mahkûm edilmiş insana benzer. Sürekli gezinen, adımlarını hızla atan, hatta koşan bir turisttir o. Halinden memnun olmaya, gezdiği yerlerden haz almaya çalışır. Ama, beyhude bir çabadır bu. Çünkü normal turistin aksine, onun ne geldiği, ne de döneceği bir yuvası vardır. Evrimin tesadüfî sonucu düştüğü hayat arenasında koşmaktadır sadece. Sürekli ve hızla koşan bu insan, kutsala ve dine sırtını döndüğünden, nereden geldiğine ya da nereye gittiğine dair bir fikri yoktur. Evrimin dünyaya fırlattığı bir tesadüf oyuncağıdır, yuvasızdır, köksüzdür. Hiçbir yere ait olamaz. Ne oraya, ne de buraya!

Buraya, yani dünyaya ait olmaya çalışsa da zaman denilen dalga onun köklerini ‘bura’dan, ‘şimdi’den söküp atar. Hem onu, hem eserlerini bugünün resminden siliverir. O yüzden, hem hayat yolculuğunu, hem de yolculuk sırasında yaşadıklarını her daim hikmet diline dönüştürebilen kutsal yolcunun aksine, turist modern insan, amaçsız ve derinliksiz bir hayat sürer. Gizliden gizliye, yapıp ettiklerinin, elleriyle devşirdiklerinin ölümün soğuk yüzüne çarpıp parçalanacağını, dolayısıyla anlamsızlaşacağını bilir.

Hayatı kutsal bir yolculuk olarak gören mü’minin aksine, modern insan için hayatın ne kutsal bir kaynağı, ne de hedefi vardır. Meselâ, ölüm, yolculuğun başka bir aşamasına geçiş değil, pençesiyle varlığına her an son verebilecek bir hiçlik sebebidir. O yüzden, en çok korku ve huzursuzluk doldurur, kutsala gözünü kapamış modern insanın ruhunu. Onun halini en çok, bedevî Arap çöllerine düşüp de söz dinlemeyen, itaat etmeyen, yolculuğuna kutsallık katmayan ikinci adam anlatır.

Hayata kutsal bir kaynak ve takip edilesi bir hedef veren dine sırtını dönmüştür modern insan; o yüzden mitolojilerde her gün ölüme ve yıkıma mahkûm edilen figürlere benzer. Ölüm belki bir defalıktır, ama modern insan her gün ölür. Tatmin ve huzur bulmak için elini uzattığı her dal onunla birlikte hiçliğe düşer. Kimsesizdir, yapayalnızdır. Evet, her insan dünyada gurbettedir, gariptir, hep sıla hasretiyle yanar. Ama mecburî turist modern insan gurbette bile değildir. Garip halini, hayatını sürekli bir gezintiye ve turlamaya dönüştürerek unutmaya çalışır.

Sürekli “daha ileriye” sözü dökülür onun ağzından. Daha ileri, daha ileri! Mü’minin sonsuz âhirette mazhar olmayı dilediği cenneti ve saadeti, bu dünyada yakalamaktır güya hedefi. Yürümenin bizzat kendisini yüce ve kutsal bir hedef haline getirmiştir. Kısa zaman içinde ne kadar çok koşarsa, o kadar büyük bir iş başardığını düşünür. O yüzden, yürümeyi değil, koşmayı tercih eder. Kendisine ayrıntılı yol haritaları çıkarır, bir önceki günde ne uzunlukta mesafeyi, ne kadar zamanda aldığını hesaplar. Sayfalarca istatistikler tutar. Yarın ne kadar koşacağına ilişkin geniş planlar yapar. Bir matematik ve istatistik dehasıdır. Ciddi, hatta asık suratlı bir yoğunluk içindedir daima. Yapacağı çok iş, gideceği çok yol vardır. Gelgelelim, yürüyüşünün/koşusunun veya yapıp ettiklerinin nihaî hedefini yitirmiştir. Yürümenin, bir hedefe ulaşmak için yapıldığında anlamlı olacağını, çoktan unutmuştur.

Bu cahilliği içinde, yürüyen ve gerisinde kalanlara küçümseyici gözlerle bakar. Kendisini fatih zanneder, ama aslında yoluna çıkan herşeyi talan eden, sonra da umarsızca orada resmini çektiren çapulcu ruhlu bir turisttir o. Dışarıdan bakınca kibirli, ruhunda aciz ve zayıf bir turist!

Hiçbir şey veya kişi ile sahici ve kalıcı bir ilişki kuramaz bu turist. Hem, birliktelikleri, “burada” göz açıp kapayıncaya kadar, kısa sürede bitmeye mahkûmdur; çünkü zaman seli, herşey gibi, onun ötekilerle bağlarını da kesip atar. Hem de, sevdikleriyle hiç ayrılmamacasına bir gün buluşacağı “orası”ndan mahrumdur. O yüzden sahiden sevmekten, bağlanmaktan, ölümden korkar gibi korkar! Yolcu bilincine sahip olamadığı için, kimseyle yol arkadaşı da olamaz. En yakını olan insanla hayat arkadaşı olma cesareti gösteremez. Kısa veya ânlık temaslarla avunmaya çalışır. Belki bedeniyle dokunabilir başkalarına, ama ruhu diğer ruhlardan fersah fersah uzaktadır. Yücelttiği aşk duygusundan içten içe korkar. Çünkü hayat boyu bile sürecek olsa, her türlü sevmeler ölüm karşısında hiçleşir.

Zoraki bir turist olarak modern insan, son zamanlarda yürümekten yoruldu. Yoruldu, çünkü attığı hiçbir adımın kendisini mutlu etmediğini anladı. Hayatı kutsal bir yolculuk olarak gören insan, zahiren hareketsiz iken bile yolculuğuna devam ederken, o ne kadar koşarsa koşsun aslında hiçbir yere gidemediğini farketti. Çember içinde koşan bir fareden farksızdı.

Ve işte postmodern denilen son dönemde, turist yerini aylağa bırakmaya başladı. Ciddiyetini kaybetmiş, hayatı bir oyun ve oyalanma olarak gören bir insan var artık dünya yüzünde. Koşmayı (çalışmayı) değil, eğlenmeyi ve aylaklık etmeyi yücelten bir insan bu. Yürüyüşünün “hiçbir yer”e gittiğini farkettiğinden beri, hayatının anlamsızlığını, kendisini uyuşturarak örtmeye çalışıyor bu yeni insan türü. Hiçbir şeye bağlanmaya kalkmıyor, kendisine hiçbir ciddi amaç biçmiyor...

İnsanoğlu aslî kimliğine, yani hayatı vakur ve anlamlı bir biçimde adımlayıp Yaratıcısının huzurdan çıkmayı hedefleyen bir yolcu olmaya, bu son aylaklık döneminden sonra dönebilir mi dersiniz?

www.muratciftkaya.com

13.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.07.2006) - Hacılar, turistler ve aylaklar

  (09.07.2006) - Neden yoksulluk var?

  (06.07.2006) - Bir röntgencilik ve teşhircilik aracı olarak televizyon

  (04.07.2006) - Var olmak görünmektir

  (02.07.2006) - Küçük ev

  (29.06.2006) - Babalar ve oğullar

  (27.06.2006) - Said Nursî nerede yatıyor?

  (25.06.2006) - Ağaç gölgesindeki yolcular

  (22.06.2006) - Laik, ama kutsal

  (20.06.2006) - Müslüman ve para

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004