Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Raşit YÜCEL

Büyüklüğün şanı



İnsandır; gerçekte büyüktür, değerlidir.

İnsandır; “Büyük dağları ben yarattım” havasındadır.

İnsandır; zamanın nemrudu, zamanın şeddadı, zamanın firavunudur.

Tek başına örgütlenmiş bir teröristtir. Yakar, yıkar, uçurur. Hatır-gönül bilmez.

Halbuki o kendisini “büyük” görür. Kendini öyle gördüğü an küçülmüştür, bitmiştir. Büyüklüğün ölçüsü tevazudur, mahviyettir, kusurunu bilmesidir.

Baskı yapan zalimdir. Tahakküm eden vicdansızdır.

Asrımız öyledir. Kimse burnundan kıl aldırmak istemez. Çünkü asrın efkârı “ben”lik üzerine kurulmuştur. Özellikle dinî hizmetlerde bulunanlar, bu “ben”liği terk etmek ile hakka hizmet edebilirler. “Ben”liğin kullanılmasında haklı dahi olsa “ben”likten vazgeçmelidirler. Büyüklüğün şanı ve şerefi budur.

Bütün güzel neticelerin önüne benlik geçer. Yol vermez. Kıl kadar ehemmiyetsiz bir mesele için ortalığı velveleye verir.

Anlattığımız mesele şahsî ve hizmete ait ilişkilerdedir. Bir makam sahibinin, makamın gerektirdiği yüksek tavırlar “ben”lik anlamına gelemez. Ama makamın gerektirdiği hal ve tavırları, evinde ve sosyal hayatta uygulayamaz. Uygularsa ne olur? Uygularsa, “bencillik”tir.

Vakar ve tevazuyu bu ölçülerde kullanabiliriz. Vakar güzel bir haslettir. Mertliktir, cesaretliliktir. Meselâ, Hz. Ömer gibi, şanlı Osmanlı Sultanı Fatih gibi. Daha da sayabiliriz...

Bir de kendimize bakalım; nefsimizi bir kenara bırakacak olursak, davranışlarımız ile bir takım şeyleri tesbit edebiliriz.

Büyük olmak, toplumda seviye ve kariyer sahibi olmak, dâvânızı ispat etmek istiyorsanız, davranışlarınız büyük bir ölçü olacaktır. Hiddet zamanında, hiddetinize gem vurabiliyor musunuz? Yanlış anlaşıldığınız zaman, yanlış işler yapamıyorsanız, işte büyüklük burada başlar.

06.07.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (29.06.2006) - Kabir olayı

  (22.06.2006) - Kim inanırdı?

  (15.06.2006) - Dallar ve meyveler

  (08.06.2006) - Çakıl taşları

  (01.06.2006) - Fetih

  (18.05.2006) - “Bir güneş doğdu cihana”

  (11.05.2006) - Mazi ve istikbal

  (04.05.2006) - Musîbetin dili

  (27.04.2006) - Teceddüt

  (20.04.2006) - Onun (asm) ardından...

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004