Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Yine başardık



Fransız Le Monde, “Türkiye Kıbrıs konusunda bir jest yaparak Avrupalıları bölecek.”

Fransız Le Figaro, “Önerisi ile Türkiye AB’nin planlarını son dakikada alt üst etti İngiliz Guardian gazetesi, Rumların öneriye karşı Türklerin elini havada bıraktığı yorumunu yaptı.

Independent gazetesi, Türkiye’nin önerisini “sürpriz” olarak nitelendirdi.

Dünyanın önde gelen finans gazetelerinden Financial Times, Ankara’nın yeni hamlesini, “Türkiye Kıbrıs uyuşmazlığında tavrını yumuşattı” şeklinde değerlendirdi.

İspanya’nın önde gelen gazetelerinden El Pais de, AB’nin Türkiye’nin önerisini “yetersiz” olduğunu söylemekle birlikte “olumlu bir adım” olarak nitelendirdiğini yazdı.

Amerikan New York Times gazetesi, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki gerilimin azalması için bir hamle yaptığını belirtti.

Daha bir hafta önce Türkiye ile AB ilişkilerinin askıya alındığını, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin yeniden gözden geçirilmesi için Merkel ile Chirac’ın bir araya geleceğini yazıyordu bu gazeteler. Tren raydan çıktı mı, yoksa yavaşladı mı tartışması yapılıyordu.

AB ile ilişkilerini sık sık raydan çıkaran bir ülke olması açısından Türkiye’nin, ”Huylu huyundan vazgeçmez” havasında hareket etmesinden korkuluyordu.

AB’de Türkiye yanlılarının tüm çabası, treni rayda tutmaktı.

Ta ki, Türkiye’nin sürpriz önerisi gelene dek.

Türkiye, Magosa Limanına ve Ercan Havaalanına karşılık olarak Türkiye’den bir havaalanı ve bir limanı açabileceğini bildirdi.

Bu öneri AB içindeki Türkiye yanlılarının elini güçlendirirken, Türkiye karşıtı cephe bölündü. Başından beri Rumların en büyük destekçisi olan Almanya temsilcisi Coreper toplantısında, Rumlara tepki göstererek, Türkiye’nin önerisinin müzakere edilebilecek seviyede olduğunu bildirdi.

Hamle ilk hedefine ulaşmıştı.

1998 yılına kadar havaalanı ve limanlarını Rumlara kullandıran Türkiye, şimdi Kıbrıs’ta izolasyonların kaldırılması karşılığında bir liman ve bir havaalanını açmakla ne kaybedecekti? Rumları mı tanıyacaktık.

Peki, o zaman sormazlar mı adama 1998 yılına kadar açık olduğuna göre yoksa biz ta o zamandan Rumları tanımış mıyız?

Ayrıca Rumların esamesi okunmazken, bizim AB’ye üyeliğimiz için kapımız çalındığında neredeydi bu beyler. Yunanistan ile Türkiye’nin aynı zamanda üye olması için kapımıza kadar gelen teklifi 1979 yılında geri çevirmedik mi?

Biz o zaman AB üyesi olup, Rumların üyeliğini veto etseydik ya da Rumların üyeliğine karşılık KKTC’nin tanınmasını sağlasaydık daha yararlı olmaz mıydı?

Bu soruların cevabını vermemiz gerekiyor.

Tüm bunları ıskaladık. Geldiğimiz nokta da ise Rumları açığa düşüren bir öneri ortaya koyduk. Coreper toplantısında Türkiye’nin bu öneri de bulunurken, ne denli ciddi olduğu tartışması yapıldı.

Bugün ise AB dışişleri bakanları zirvesi yapılacak. Perşembe ve Cuma günü ise AB’nin en üst karar organı olan devlet ve hükümet başkanları zirvesi toplanacak.

Peki Türkiye geçen hafta sürpriz öneri ile elde ettiği avantajlı pozisyonu koruyabildi mi?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt kendisine bilgi verilmediğini, öneriyi TV’den öğrendiğini söylediği andan itibaren daha önce köşeye sıkışan Rumlar, "Kıbrıs planının arkasında askerler yok, bu planın içi doldurulamaz. Türkiye manevra yapıyor" diye propagandaya girişti. Türkiye’de askerin ağırlığını bilen AB ülkeleri nezdinde bu ciddi bir tereddüde yol açtı.

İngiltere gibi, "Askerler karşı olduğu için AB olarak hükümetin önerisini daha çok desteklemeliyiz” diyenler de oldu, ama Türkiye kendi eliyle kendi gücünü zayıflattı.

Ardından Cumhurbaşkanı Sezer’in, “Bana da bilgi verilmedi” şeklindeki açıklaması geldi.

Türkiye masada elde ettiği pozisyonu sıkıntıya soktu.

Brüksel’in nabzını iyi tutan meslektaşlarım bugün yapılacak olan dışişleri bakanları zirvesi için en önemli noktanın,“Türkiye samimî mi, yoksa bizi oyalıyor mu?” sorusu olduğunu söylüyorlar.

Karşı karşıya olduğumuz şu manzara dahi Türkiye’nin ertelemeden, acilen, ama mutlaka AB’ye girmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Sadece bu tablo bile bizim mutlaka AB üyesi olmamızı gerektiriyor.

Yoksa biz ne yapıp ediyor, kendimizi dünyaya rezil edip, topuğumuza kurşun sıkmayı başarıyoruz. Eğer başka şeyler başarsak, zaten bu durumda olmazdık.

11.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.12.2006) - Türkiye'nin sürpriz teklifi

  (07.12.2006) - Çan da çalalım mı?

  (06.12.2006) - Karaman’ın kıble ayıbı

  (05.12.2006) - Liderlerin mikrofon sınavı

  (04.12.2006) - Ağar izlenimleri

  (01.12.2006) - Bile bile lades

  (30.11.2006) - Papa ile diyalog

  (29.11.2006) - Yaşlı kadının Papa’ya verdiği ders

  (28.11.2006) - Siyaset mühendisliği

  (27.11.2006) - Voltaire’i linç etmeden önce

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004