Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nejat EREN

İki general/paşa portresi



Bu güzel memlekette yaşayan insanlar olarak, milletçe mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamayı bir çok insan bin can ile arzu ediyor. Devleti idare eden her kademedeki idarecilerle, sorumlularla kaynaşmak, muhabbet etmek, paylaşmak ve irtibat kurmak istiyor.

İnsanların birbirini sevmesi, saygı duyması ve olduğu gibi kabullenmesi ne kadar hoş ve güzel bir şeydir. Bunların en güzel örneklerini geçmişte hem kendi içinde yaşamış, hem de dünyaya en güzel örnek olmuş bir ecdadın evlâdı olarak, şu andaki durumumuza üzülmemek ve yer yer kahrolmamak elden gelmiyor.

Bu gün size, hasret kaldığımız, hiç sıkıntıya girmeden tekrar kazanabileceğimiz iki güzel ve temiz paşa örneği sunmak istiyorum.

Efendim, geçen günlerde hastalığım dolayısıyla, Millî Eğitim camiasında çok üst düzey görevlerde bulunan emekli, değerli bir ağabeyim ve yakın dostum sağ olsunlar ziyaretime geldiler. Sohbet esnasında konu, dinî akımlara, “irticaya”, devletin ve bilhassa ordu üst komutanlarının bu gruplara bakışına, devlet millet kaynaşmasının istenilen seviyede olmamasından mevcut durumun soğukluğuna geldi. Bu arada misafirim Konya’da Millî Eğitim Müdürlüğü’nde çalışırken başından geçen bir olayı anlattı. Seksenli yıllarda orada görevli garnizon komutanı paşanın kendisini arayarak özel bir vakfa ait yurda habersiz baskın yaptıklarını; yurdun bütün bölümlerini teftiş ettikten sonra oradaki temizlik, intizam ve düzeni; samîmî, sıcak disiplin ve atmosferi gören paşanın kendisine “devlet yurtlarında olmayan bu düzen, temizlik, samimiyet, saygı-sevgi ortamı, varidat ve akarın yani gelirin kaynağının nereden geldiğini, devlet yurtlarında bunun neden sağlanamadığını” sorduğunu anlattı.

Kendisi de, cevaben, “Paşam, bu millet nankör bir millet değildir. Evlâtlarını teslim ettiği kişi ve kuruluşlara güvenirse, oralara canını da, malını da hiç esirgemeden verir. İşte bu yurtlar böyle samîmî ve candan insanların sahip çıkmasıyla ayakta kalıyorlar. Yurtlar da, içindeki gençler de, idareciler de hepsi de millettendir. Ehil kimselerdir. Karşılıklı güven ve itimat olduğu için de her türlü hizmet ve tavır, samimi ve sıcaktır. Devlet yurtlarında, buradaki temizlik, samîmîyet, intizam, nizam ve verimin olmaması oralarda uygulanan yanlış strateji ve politikalardandır. Çünkü yurtlarda görevli olan personelin atamalarında;—her tarafta yaygın olduğu gibi—ya bir asker vardır, ya bir milletvekili vardır, ya da kuvvetli bir bürokrat veya etkili bir kişi vardır. Bu atanan görevli eğer bir bayansa, giyinişiyle, tavırlarıyla, muhataplarına karşı iticidir. Yukarıdan bakar. Soğuktur, serttir, kırıcıdır. Erkekse ya sarhoştur, ya ayyaştır. Mahareti yoktur. Orada arkasındaki hami ve payandalarının desteğiyle devletin sırtından geçinmektedir” şeklinde izah edince, Paşamız:

“Hocam haklısın ben şimdi durumu çözdüm” der, bir fazilet örneği gösterir, durumu kabullenir. Baskın sonunda çok güzel intibalarla oradan ayrılırlar.

İkinci paşa örneğimiz de, yine değerli ağabeyimizin oğlunun askerî okulda okurkenki okul komutanıdır. Ağabeyimizin oğlu ve üç arkadaşı mübarek Ramazan ayında koğuşta, gece kimseyi rahatsız etmeden sahur için kendilerinin hazırladıkları aperatif bir şeyleri dört arkadaşıyla yerken nöbetçi subay tarafından ‘suçüstü yakalanır’ ve disipline verilirler. Gece, ışığı bile yakmayıp kimseyi rahatsız etmemelerine rağmen “malûm gerekçeyle” disipline verilirler. Bunu öğrenen eğitimci ağabeyimiz, telefonla okul komutanı paşaya ulaşır ve durumu izah eder.

“Sayın paşam, mübarek Ramazan ayında % 99’u Müslüman olan bir ülkede, ‘peygamber ocağı’ olarak bilinen orduda evlâdıma yapılan bu muameleyi tasvip etmiyorum, gereken neyse hak ve hukuk çerçevesinde yapacağım” der. Okul komutanı paşa, durumu öğrenince, kendisinin gerekeni yapacağını söyleyip, ağabeyimizi teselli eder.

Okul komutanı paşa, ertesi gün bütün askerî öğrenci ve personeli toplar ve şöyle bir konuşma yapar:

“Bu okulda, bu yuvada, oruç tutan da, tutmayan da benim evlâdım yerindedir. Herkese saygı duyuyorum. Bu günden itibaren oruç tutacaklar için sahur ve iftar yemeği çıkacaktır” şeklinde emir verir. Konu tatlıya bağlanır.

Burada bize düşen birinci önemli konu; demokratik haklarımıza daima sahip çıkıp korumak ve savunmaktır. İkinci bir nokta ise, bu milletin özünden çıkan başta Türk Silahlı Kuvvetlerinin, bütün komuta kademesiyle, bütün siyasî ve üst düzey sorumlu kişilerin, idarecilerin, milletin—inanç ve fikir hürriyeti başta olmak üzere—her türlü demokratik ve insan haklarına, manevî ve kültürel değerlerine sahip çıkıp saygı göstermeleridir.

Hâlâ bu tür komutanların ve idarecilerin var olduğuna inanıyor ve güveniyoruz. Tarihte milletine ters düşen hiçbir kişi ve kuruluş payidar olmamıştır. Millet her kademedeki idarecisine duâ etmelidir ki semavî ve arzî belâlar gelmesin. Bedduâlar olursa bundan hepimiz zarar görürüz. Manevî değerlerimize hep birlikte sahip çıkmalıyız ki bu belâlardan uzak olalım.

Çağdaş, demokrat, modern insanlara yakışan budur. İnanıyorum ki, milletimizin kahir ekseriyeti böyle düşünüyor. Bu tür düşünce, davranış ve birbirimize karşı hoşgörülü olma, hepimizin menfaatinedir.

09.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.12.2006) - Denizli’nin Risâle-i Nur hizmetleri tarihindeki yeri

  (01.12.2006) - Denizli vefa borcunu ödedi

  (25.11.2006) - KEYDP projesine karşı RNYBOBYY projesi

  (11.11.2006) - İman-hayat çizgisi ve merak sahamız

  (28.10.2006) - Bayramla gelen müjdeler

  (21.10.2006) - Duâ etmek ve duâya mazhar olmak

  (14.10.2006) - Kendi kendimizle buluşabilmek

  (07.10.2006) - Kur’ân’a hizmet yolunda ince nükteler

  (05.10.2006) - Hayat tecrübelerinden elde edilen bazı hakikatler

  (30.09.2006) - Altın değerinde prensipler

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004