Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

İhlâs sûresi ve tevhid mertebeleri- 1



Yaşar Bey: “1- İhlâs Sûresinin fazileti ve nüzul sebebi nedir? Yirmi Sekizinci Lem’a’da yapılan İhlâs Sûresinin üçüncü âyetinin tefsirini izah eder misiniz? 2-Sözlerde İhlas Sûresinin ispat ettiği altı tevhid mertebeleri nelerdir?”

Kur’ân-ı Kerim’in 112. Sûresi olan İhlâs Sûresi, Allah’ın birliğini, eşi ve benzeri olmadığını ve hiçbir şeye benzemediğini konu alır, tevhidi en halis biçimde ilân eder ve vahdaniyeti en güzel sûrette beyan eder. Sûrenin meâli şöyledir: “De ki: O Allah birdir. Allah Sameddir. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”1

Peygamber Efendimiz (asm), İhlâs Sûresinin Kur’ân’ın üçte birine denk olduğunu müjdelemiştir. Nitekim Ebû Saîd el-Hudrî (ra) bildirmiştir ki: Resûlullah Efendimiz (asm): “Hayatım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, İhlâs Sûresini okumak Kur’ân’ın üçte birine denktir”2 buyurmuştur.

Yine Ebû Saîd el-Hudrî (ra) bildirmiştir: Resûlullah Efendimiz (asm):

“Ashabım, Kur’ân’ın üçte birisini bir gecede okumak size güçlük verir mi?” buyurdu. Bu teklif ashaba güç gelmişti.

“Ya Resûlallah! Bizim hangimizin buna gücü yetişir?” dediler.

Peygamber Efendimiz (asm):

“Allahü’l-Vâhidü’s-Samed Sûresi Kur’ân’ın üçte biridir” buyurdu.3

Bu hadislerin tefsirini yapan Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Kur’ân’ın her bir harfinin bir çekirdek hükmünde bir hasene olduğunu; İhlâs Sûresinin Besmele ile beraber altmış dokuz harfinin her birisinin ise katlamalı sevabıyla birlikte bin beş yüz sevap değerinde bulunduğundan, Kur’ân-ı Hakîm’in üç yüz bin altı yüz yirmi harfinin üçte birisine denk bir sevap kazandırdığını kaydeder. Üstad Hazretleri bu sırrı şöyle açıklar: İçine bin tane mısır ekilmiş bir tarla farz ediyoruz. Hasat zamanında, sünbül başına yüzer mısır tanesi veren yedi sünbüllü bir mısır bitkisi, neticede yedi yüz mısır tanesini ürün olarak vermiş olmaktadır. Oysa kökte tek bir çekirdek bulunmaktaydı. İşte bir tek mısırın, yedi yüz mısırı netice verdiğini gördükten sonra; kökteki tek çekirdek için, bütün tarlaya atılan mısır çekirdeklerinin üçte birine denk bir berekete sahip olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. Demek, İhlâs Sûresindeki sevap ve feyiz bereketini müjdeleyen hadis-i şerif—hâşâ—hiç mübalağa içermediği gibi, gayet makul, mânâlı ve hakikatlı bir esasa işaret buyurmuş bulunmaktadır.4

Bu sûrenin nüzûl sebebine gelince; bilindiği gibi, Hazret-i İsa’nın (as) tevhid dînini bozan Hıristiyanlar Hazret-i İsâ’ya (as) Ulûhiyet izâfe etmişlerdi. Rivayete göre bu sûre, bir grup Hıristiyan’ın, Yahudi’nin ve şirk ehlinin gelerek Resûlullah Efendimiz’e (asm): “Rabb’ini bize tarif et; hangi şeydendir? Cevheri nedir? Mahiyeti nasıldır? Mahlûkatı O yarattı; Peki O’nu kim yarattı?” gibi, Ulûhiyet sıfatları hakkında muhtelif sorular sormaları üzerine, onlara bir cevap olarak nazil olmuştur. Resûlullah Efendimiz (asm), onlara: “Rabb’im eşyanın Hâlık’ıdır” buyurdu. Bunun üzerine: “Kul Hüve’llahü Ehad” (De ki: O Allah birdir) Sûresi indi. Onlar: “O bir, sen de birsin!” dediler. Peygamber Efendimiz (asm): “O hiçbir şeye benzemez” buyurdu. Onlar: “Bize sıfatını artır” dediler. Peygamber Efendimiz (asm): “Allahü’s-Samed.” (Allah Sameddir) buyurdu. Onlar: “Samed nedir?” dediler. Peygamber Efendimiz (asm): “Hiçbir şeye muhtaç olmayan, her yaratığın Kendisine muhtaç olduğu Zât” buyurdu. Onlar: “Artır” dediler. Allah Resûlü (asm): “Lem yelid ve lem yûled” (Yani, Meryem gibi doğurmuş olmadığı gibi, İsa (asm) gibi doğurulmuş da değil) buyurdu.5

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, bu sûrede geçen “O doğurmamıştır ve doğrulmamıştır” âyetinin gayet açık bir üslûpta gelişinin mânâsının, Hıristiyanlığın teslis inancına bir reddiye olarak, “Doğuran ve doğurulmuş olanların” ilâh olamayacağını beyan etmek, Hazret-i İsa’ya (as), Hazret-i Üzeyir’e (as), Melâikeye, Yıldızlara ve hak olmayan mabudlara ibadet etmekten sakındırmak ve Cenâb-ı Hakk’ın “Ezelî ve Ebedî” olduğunu zihinlere nakşetmek olduğunu kaydeder. Yine Bedîüzzaman’a göre, mânâsı gayet açık olan, “Ben onlardan bir rızk istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum”6 âyeti de “Rızka muhtaç olan ve yedirilen mahlûkat, mabudiyete lâyık değildirler” mânâsındadır.7

Doğan, doğurulan, yiyen, yedirilen, rızka muhtaç olan ve ihtiyaçlara mahkûm olan nice aciz varlıkların “mabut” haline getirilmesi, ilâhlaştırılması ve putlaştırılması üzerine, insan dimağına inen bir Allah kelâmı olan Kur’ân’ın, Allah’ın sıfatlarından bahsederken, insanların anlayacağı biçimde, Allah’ın doğurmadığını, doğurulmadığını, rızka muhtaç olmadığını, yemeye mahkûm bulunmadığını nazara vermesi, “veciz ve anlaşılır” üslûbuna yakıştığı gibi, insanların zihinlerine tenezzül açısından da bir rahmet tecellîsi mahiyetindedir.

Dipnotlar: 1- İhlâs Sûresi, 112/1-4 2- Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 1770 3- a.g.e., 1771 4- Sözler, s. 312 5- H.D. Kur’ân Dili, 9/6272 6- Zâriyât Sûresi, 51/57 7- Lem’alar, s. 364

24.02.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.02.2007) - BİR KISSA, BİN HİSSE

  (23.02.2007) - Namaz derdini önemseyelim

  (22.02.2007) - Allah'ın büyüklüğünü kavramak

  (21.02.2007) - Bir çizgidir Yeni Asya

  (20.02.2007) - Bedduâ etmek faziletli bir iş değildir

  (18.02.2007) - Dünya bizi sıkıyor

  (17.02.2007) - Hızır Aleyhisselâm-2

  (16.02.2007) - Hızır Aleyhisselâm-1

  (15.02.2007) - Kısa kısa

  (14.02.2007) - Onuncu Söz üzerine

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004