Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

İhlâs ve siyaset



Mübalağa gibi görünebilir, ama Bediüzzaman İhlâs Risâlesi’nde de ayrıca siyasî ölçü, ders ve prensipler verir. Şöyle ki:

Bu dünyada, özelikle âhirete yönelik hizmetlerde en mühim bir esas, ihlâstır. En büyük bir kuvvet, ihlâstır. En makbul bir şefaatçi, ihlâstır. En metin/sağlam bir istinat noktası, ihlâstır. En kısa hakikat yolu, ihlâstır. En makbul manevî bir duâ, ihlastır. Maksatlara ulaşmada en kerâmetli (harika) vesile, ihlastır. En yüksek bir haslet, ihlâstır. En sâfî kulluk, ihlâstır.1

Dikkat edilirse, burada ihlâsın dokuz boyutu dikkate sunulurken, dokuz psikolojik yapıda, farklı karakterde/mizaçta, kişilikteki fıtratlara hitap edilir. Bunlar, “esas, kuvvet, şefaatçi, istinat noktası, hakikat, duâ, kerâmet/harika hâl, haslet, ubudiyet/kulluktur.”

“Bu dünyada” derken, siyasete bakan boyutu da nazara verilir. Şimdi ihlâs gücüyle, dünya işlerine, dolayısıyla siyasete nasıl yaklaşmamız gerektiğinin psiko-sosyal boyutlarını incelemeye çalışalım:

• En mühim bir esas: “Esas”a önem veren karakterler, mükemmeliyetçi, titiz, prensiplere bağlı, tenkitçi, detaylara dikkatlidirler. Bu motiflere vurgu yapanlar için ihlâsın en büyük faydası ve kuvveti, “esaslar, kurallar” çerçevesinde Allah rızasını kazanmayı ön plana çıkarmaktır. Yani ihlâs, kural için kuralcılığı engeller. Mükemmeliyetçiliği değil, mükemmelliği esas alır. Kuralcılığı değil, Allah rızasını esas maksat yapmak gerektiği dersini verir.

• Kuvvet: Bazı insanlar da yaradılışları gereği aksiyon merkezli olduklarından hareket ve faaliyet en büyük gıdalarıdır. Onlara göre “güç-iktidar ve kontrol” olmaksızın inandıkları değerler ve güzellikleri hayata taşımak imkânsızdır. Hayat bir mücadeledir ve bu, “güç, kontrol ve iktidarı” elinde tutanlarla tutmak isteyenler arasında geçmektedir.

İşte bu anlayış, siyasetle hizmeti esas alır. Ne var ki; “iktidar, güç ve kontrol” bir araç olmaktan çıkıp gaye/amaç olur. Bu anlayış da gide gide istibdada, haksızlığa, zulme dayanabilir.

“Güç, iktidar ve kontrol”e öncelik tanıyıp buna karşı iştah duyanlara karşı ihlâs en büyük bir ilaç ve denge unsurudur. Çünkü “en büyük kuvvet, en büyük bir haslet, vasıf ve fazilet” ihlâstır. Yani, hakiki güç, iktidar ve kontrol ihlâs olunca, artık iktidar mücadelesi ve siyasete harcanacak olan enerji ve imkânlar ona yönelecektir.

Başta, şaheser örnek Asr-ı Saadet olmak üzere İslâm tarihi boyunca birinci planda “güç, iktidar ve kontrol”ün değil, yalnızca ihlâsın önemli olduğu fiilen de görülür. Cehalet ve karanlık çağlarından mutluluk devrine geçişte yalnızca, Yüce Yaratıcı’nın emirlerini ihlâsla yerine getirmek ve iman esaslarına yapışmak vardır. Peygamberimiz (asm) yalnız başınadır. Herhangi bir hanedana mensup değildir. Yetimdir, yalnız başınadır. Askeri, hazinesi, iktidarı yoktur. Hatta teklif edilen “reisliği/iktidarı, malı mülkü” reddetmiştir.

Mücedditler halkası, müçtehitler kervanı da aynı metodu izlemişlerdir. Asla “güç, iktidar ve kontrol” endeksli hizmet yürütmemişlerdir. Bilakis reddetmiş, ellerinin tersiyle itmişlerdir. İmam-ı A’zam’ın kadılığı, Bediüzzaman’ın genel vaizliği, milletvekilliğini, milyarlarca lira maaşı ve köşkü reddetmesi gibi... Hatta Bediüzzaman, iktidarın bir aracı olan siyaseti, “İslâmiyet’in yüzde biri siyasete bakar! Siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınırım!” diyerek en geri plana itmiştir.

“Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır, elbette en bahtiyar odur ki, dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyevîye için bozmasın, malayânî şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin…”2

Bu nefis yorumda yer alan “dünya için ahiret” yerine, “siyaset için Kur’ân’ı” veya “siyaset için ahireti feda etmesin” kelimelerini koyabiliriz.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 163.; 2- Şuâlar, s. 406.

28.07.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.07.2007) - Hepimiz dikkat kesilmeli değil miyiz?

  (25.07.2007) - Olumsuz tepki için acele etmeyin!

  (24.07.2007) - Sözümüzün arkasındayız!

  (23.07.2007) - Siyaset, hizmet, çalışma ve sonuç

  (21.07.2007) - Demokrat hukukçuların gayri demokratik tarafgirliği

  (20.07.2007) - 22 Temmuz tuzaklarını bozmanın yolu

  (19.07.2007) - AKP’ye verilen oylar boşa gitmedi mi?

  (17.07.2007) - Bediüzzaman açıkça demokratları zikrettiğine göre...

  (16.07.2007) - Meselemiz şahıslar değil, misyondur

  (14.07.2007) - Tepkiler, eleştiriler, cevaplar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004