Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Nazım Hikmet duruşması



Türkiye'de etkili bir kesimin hayranlıkla, bir diğer kesimin şüphe ve şaşkınlıkla, daha başka bir kesimin ise hiddet ve nefretle bakarak andığı Nazım Hikmet, bundan 70 sene kadar evvel bugün (29 Ağustos 1938) yargılanması tamamlanmış ve hapse gönderilmişti.

Devletin Askerî Mahkemesinde (Donanma Kom.) yargılandıktan sonra "askeri isyana teşvik"ten, tam 20 yıl ağır hapse mahkûm edildi.

Nazım'ın, daha evvelden de "askerleri üstlerine karşı isyana teşvik" gerekçesiyle yine bir askerî mahkemenin vermiş olduğu (29 Mart 1938, Ankara Harp Okulu Kom. Askerî Mah.) 15 yıllık bir cezası vardı.

Her iki cezanın toplamı 35 yıldı. Mahkeme, çeşitli gerekçelerle bu cezayı 28 yıl 4 aya indirerek, 29 Ağustos'ta nihaî kararını verdi.

Buna göre, Nazım, o tarihte adeta "vatan haini" muamelesi görmüş ve ihanet cezasına çarptırılmıştı.

Gariptir, 70 yıl önceki "vatan haini", bundan 7 sene evvel yine aynı devletimizin resmî bir başka kurumu tarafından sahiplenildi. TC Kültür Bakanlığı, Nazım'ın kitaplarını satın alıp kütüphanelere göndermekle kalmadı, ondan övgüylse söz eden kitapları da yayınladı. Meselâ bakınız: 2002'de Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan Sevda Şener'in "Nazım Hikmet'in Oyun Yazarlığı" isimli kitabı.

Not: 1990'lı yıllarda Nazım Hikmet ile Said Nursî'ye aynı mesafede durduğu ifade edilen Kültür Bakanlığının, zaman içinde Nursî'yi unutmaya terk ettiğini, buna mukabil Nazım'ı fazlasıyla kayırmaya yöneldiğini hatırlatmış olalım. Bu tarafgir durum, halen değişmiş değil.

Kimdir Nazım?

Nazım Hikmet, Türkiye'de kimliği, kişiliği ve fikriyatı üzerinde en çok tartışılan isimlerden biridir.

20 Kasım 1901 Selanik doğumludur. (Kütükte 15 Ocak 1902 diye yazar.)

Amiyane tâbirle "dönme" bir ailedendir. Babası Hikmet Bey, dedesi ise Nazım Paşadır. Kendisine dedesi ile babasının ortak ismini vermişler.

Dedesinin Mevlevî tarikatından olduğu ifade edilirken, babasının ise sıkı bir İttihatçı olduğu çeşitli kaynaklarda yer alıyor.

İttihatçılar, yıllar sonra (1918) "Kürt Teali Cemiyeti"ni kuracak olan Bedirhanileri vaktiyle İttihat–Terakki Cemiyetine kaydettiği için Hikmet Beyi ödüllendirecek ve Matbuat Umum Müdürlüğü'ne getirecekti. (Musa Anter; Hatıralarım, c. I, s. 105.)

Babası İttihatçı, kendisi ise Kemalizmden komünizme geçiş yapan Nazım Hikmet'in yolu, çeşitli mahkeme ve hapishanelerden geçecekti. Özellikle M. Kemal'in ağır hasta olduğu günlerde, onun hakkında da ağır hapis cezası verilecekti: 1938'in Ağustos ayı sonları...

Nazım'ın Lenin'e, dolayısıyla komünizme olan hayranlığı eski yıllara dayanır. Gençliğinde, muhtelif vesilelerle Rusya'ya (Moskova'ya) gitti. Her gidişinden sonra, komünizme bir kat daha bağlandı. (TKP'ye üye oldu.)

Sevdalandığı bu dünya görüşünü Türkiye'de, üstelik alenî bir şekilde övmeye, hatta savunmaya yöneldi. Bu da, bazı tepkilere ve şimşekleri üzerine çekmeye sebebiyet verdi.

Ancak, onun almış olduğu cezalar bu sebepten dolayı değil. Cezanın temel gerekçesi, "askerlerin kışkırtılması" şeklinde mahkeme kayıtlarına geçti.

Bu yazının bir maksadı da, Nazım'ın adlî duruşumasını tahattur vesilesiyle, onun asıl tarih önündeki duruşmasını, muhakemesini nazara vermektir. Her ne ise...

* * *

29 Ağustos 1938'de 28 yıl hapis cezasına çarptırılan Nazım Hikmet, çeşitli cezaevlerinde (İstanbul, Çankırı, Bursa) 12 yıl yattıktan sonra, 1950 yılında çıkartılan bir af yasasıyla serbest bırakıldı.

Ancak, sürekli takip edildiği ve "çürük raporu" aldığı halde yeniden askere alınacağı korkusuyla, Türkiye'de daha fazla kalmaya dayanamayıp gizlice yurt dışına kaçtı.

Buna mukabil, 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca alınan bir kararla, Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

Bundan sonraki hayatını Bulgaristan, Rusya, Polonya'da yaşadı. Muhtelif evlilikler yaptı. Nihayet, 3 Haziran 1963'te Moskova'da öldü.

Ölüm sebebinin ise "kalp krizi" olduğu açıklandı. Mezarı halen Moskova'da olup, zaman zaman naaşının Türkiye'ye getirilmesi konusu gündeme gelmektedir.

"Vatan hainliği" meselesi

Nazım Hikmet, bir gazetede çıkan ve kamuoyunda kendisine vurulan "vatan haini" damgasından rahatsızlığını ifade sadedinde, aynı isim ve başlık altında şu şiiri yazar:

Evet, vatan hainiyim,

Siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,

Ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.

Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,

Şose boylarında gebermekse açlıktan,

Vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,

Fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,

Vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

Vatan, mızraklı ilmihalse, vatan, polis copuysa,

Ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,

Vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,

Ben vatan hainiyim.

Yazın! Üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

–1962–

* * *

Biz, derleyip topladığımız bilgileri–fazla yorum katmadan–burada sizlere sunmaya çalıştık.

Önemli olan, doğru bilgilere dayanarak doğru ve isabetli bir fikir ve kanaat sahibi olmaktır.

Bir de şu hususu hatırlamakta fayda var: En bâtıl olan mesleklerde bile, bir dâne–i hakikat bulunabilir.

Bir meslekte hakikat dânelerinin bulunması, o mesleğin hak ve hakikat olduğunu göstermez. Belki o dâneler, bâtıl noktaların kamufle edilmesinde yardımcı birer unsur vazifesi görür.

29.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.08.2007) - Lozan'ın gizli mimarı Haim Naum (2)

  (25.08.2007) - Lozan'ın gizli mimarı Haim Naum (1)

  (23.08.2007) - Gereksiz polemikler

  (22.08.2007) - Gündeme dair

  (21.08.2007) - Köken kurcalama mantığı

  (14.08.2007) - Hayatın değişken seyri

  (11.08.2007) - Yine sigara

  (09.08.2007) - Bediüzzaman Külliyesi'nde yeni gelişmeler

  (07.08.2007) - Su(suzluk) ve ötesi

  (28.07.2007) - Düşündüren manzara

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri