Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Ümmetini düşünen peygamber



“Sen olmasaydın yerleri, gökleri yaratmazdım” hitabına mahzar olan Kâinatın Efendisi (asm), insanlık için, dünyevî ve uhrevî kurtuluşları için gece ve gündüz didinmişti. Kendisine gönül verenlerin mutlulukları için ise özel bir gayret sarf etmişti. Daha doğduğu zaman “ümmetî, ümmetî” demiş, ömrü boyunca da onlar için çırpınmıştı. Kur’ân onun bu şefkatli halini Tevbe Sûresi’nde şöyle anlatır: “Ey insanlar, size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona pek ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Tevbe Sûresi: 128)

Evet, Kâinatın Efendisi (asm) ümmetine o kadar düşkündü ki, birgün, “Şüphesiz ki o putlar insanlardan pek çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse, şüphesiz ki Sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin.” (İbrahim Sûresi: 36) şeklindeki Hz. İbrahim’in sözleriyle, Hz. İsa’nın “Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin ve her şeyi hikmetle yaparsın.” (Mâide Sûresi, 118) meâlindeki sözlerini okuduktan sonra ellerini kaldırıp şöyle duâ etti: “Allah’ım, ümmetimi koru! Allah’ım, ümmetimi koru! Allah’ım, ümmetimi koru!” Bir taraftan yalvarıyor, bir taraftan gözyaşlarına gömülüyordu.

Cenâb-ı Hak, Cebrail’i gönderip, “Ey Cebrail! Muhammed’e (asm) git. Niçin ağladığını sor” dedi. Cebrail hemen gelip Efendimize (asm) niçin ağladığının sebebini sordu. Efendimiz (asm) ümmeti için ağladığını belirtince Cenâb-ı Hak, Cebrail’e şöyle demesini emretti: “Muhammed’e (asm) git. Ümmetin konusunda seni razı edeceğiz. Seni bu konuda üzmeyeceğiz” (Tefsiru İbni Kesir, 2: 540)

Bütün bu çırpınışlar ümmetini dünyada günahlarının sıkıntı, çile ve ıztıraplarından kurtarmak, ahirette de cehennem ateşinden korumak içindi. Şefaat-i kübrasıyla da ümmeti o dehşetli ateşten kurtarmak için çırpınan o şefkatli nebî, bütün ümmetinin er veya geç Cennete gireceklerini müjdelerken, direnen, yani emirlerini dinlememekte inat edenlerin ise Cennete giremeyeceklerini bildirmiştir. Bizim için kendini fedâ eden bir Peygamberin sünnetine sarılmak, gösterdiği yoldan gitmek, onu model edinmek aklın olduğu kadar, saygının da gereğidir.

29.08.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.08.2007) - İdeale doğru

  (27.08.2007) - Beratın beratı

  (26.08.2007) - İmtihan dünyası!

  (25.08.2007) - Teslimiyet olmayınca

  (24.08.2007) - Kur'ân'a muhatap olmak

  (22.08.2007) - Şükür mü, şikâyet mi?

  (21.08.2007) - Sözlerin en doğrusu

  (20.08.2007) - Yaşanan İslâm

  (19.08.2007) - İlim uğruna

  (18.08.2007) - Beş cümle

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri