Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Yan etkiler



Adına ister "Yargı Darbesi", ister "14 Mart Muhtırası" denilsin, ne denirse denilsin, Türkiye, siyaseten yeni bir dönemece daha girmiş oldu.

Dolayısıyla, neticesi ve dalgaboyu henüz kestirilemeyen yeni bir süreç başlamış oldu.

Evet, iktidar partisi aleyhine açılmış bulunan kapatma dâvâsının seyri ve neticesi hakkında şimdiden kesin hükümlü ifadeleri kullanmanın bir mantığı yok.

Önümüzdeki günlerde ve aylarda neler olacağını, hadiselerin nasıl bir seyir takip edeceğini kimse bilemez... Ancak, yeni başlayan bu sürecin ne gibi "yan etkileri" olacağını şimdiden kestirmek münkün görünüyor.

Zaten, muhtemel bazı gelişmelerin uçları göründü bile...

* * *

Piyasalarda haftanın ilk gününde yaşanan şiddetli dalgalanma, siyasete müdahalenin ötesinde, yakın ve orta vâdede yaşanması muhtemel "siyasî belirsizlik"ten duyulan kaygının bir ifadesi olsa gerek.

Dalgalanan borsa ve döviz piyasasının bankalara ve iktisadî hayatın diğer ünitelerine nasıl tesir edeceği henüz tam olarak bilinemiyor.

Ancak, bazı temel gıda maddelerinin etiketlerine yansıtılan âni zamlar, bize fırsatçılara gün doğduğunu fısıldıyor gibi...

* * *

Yeni başlayan sürecin, eğitim ve çalışma hayatını da yakından etkileyeceği muhakkak gibi görünüyor.

Bilhassa üniversite öğrencileri ile ataması yeni yapılan veya hükümet yanlısı gibi görünen bürokratların, önümüzdeki süreci ciddi bir endişe ile takip ettiklerini ifade edebiliriz.

Zaten fazlasıyla mağdur edilen bu kesim, şimdi daha da mağdur edilme riskiyle karşı karşıya.

Esasında, biz tâ iki–üç hafta öncesinden öğrenci kardeşlerimizi uyarmış ve iktidar partisinin siyasî manevralarına güvenerek hareket etmemeleri gerektiği yönünde tavsiyelerde bulunmuştuk. (Bkz: 26 Şubat 2008 tarihli "Zıtlaşmaya, restleşmeye âlet olmayın" başlıklı yazı.)

Belki de bir "hiss–i kable'l–vukû" ile yazdık bu tür yazıları. Tam olarak ifade edememekle beraber, yakında sürpriz bazı gelişmelerin olabileceğine işaretle, değerli okuyucularımızı daha bir dikkatli, ihtiyatlı ve müteyakkız davranmaya çağırdık.

Zira, ciddî endişeler taşıyorduk. Ve, tahakkukunu asla temenni etmediğimiz o endişeleri duymakta ne derece haklı olduğumuzu zaman gösterdi.

Eğitim ve çalışma hayatının, henüz yeni başlayan siyasî çalkantılarla dolu bu süreçten nasıl ve ne ölçüde etkileneceğini kestirmek, önümüzdeki günlerde biraz daha mümkün hale gelecek.

* * *

Siyasete yönelik askerî veya mülkî odaklı müdahaleler, Türkiye'nin demokrasi itibarına gölge düşürüyor. Siyaseti de rayından saptırıyor... Bu tarz müdahalelerin, Türkiye'yi genel olarak ve her yönüyle ileriye değil, geriye doğru götürdüğü, yaşanan tecrübelerle âdeta tescillendi.

Bu tescile rağmen, benzer hataların tekrarlanmaya devam etmesi, korkarız ki, insanlarımızın bir kısmını radikalleşmeye ve bir kısmını da depolitize ederek nemelâzımcılığa sevk eder.

Halihazırda görünen bütün yan etkilerine ve menfî belirtilerine rağmen, yeni başlayan kritik sürecin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı neticeler doğurmasını Cenâb–ı Hak'tan niyaz ediyoruz.

Tarihin Yorumu 17 Mart 1944

Varlık Vergisi kasırgası (2)

Şeflik devrinde uygulamaya konulan ve 1944 yılı Mart ayı ortalarında tarihe karışan Varlık Vergisi konusunu çeşitli yönleriyle anlatmaya bugün de devam ediyoruz.

* * *

Varlık Vergisinin bir maksadının da, Türkleştirme politikaları olduğu görülüyor. Ama, biz bunu "Türk'e düşman kazandırma politikası" olarak da yorumlayabiliriz.

Zira, o yılların genel bütçesine yakın miktarda tahsil edilen bu haksız vergiler sebebiyle, Rum, Ermeni ve Yahudî asıllı vatandaşlar, Türk'e ve Türkiye'ye adeta düşman kesildiler. Hatta, önemli bir kısmı yurdu terk ederek başka ülkelere gittiler ve Türkiye aleyhindeki yıkıcı propagandalara destek vermeye yöneldiler.

Bu arada, dönmeler hakkında fazla birşey yapılamadı. Zira, onların kimliğinde yazılı isimleri Türk, din ise İslâm yazıyordu. Bunların hakiki Türklerden ayırd edilmesi, bugün gibi o gün de imkânsız gibiydi.

Neticede olan, kendi din ve etnik hüviyetiyle yaşayan azınlıklara oldu.

* * *

Varlık Vergisini vermek istemeyenlerin mallarına el konulurken, vergi veremeyenler ise, bedenen çalışmak mecburiyetinde bırakıldı.

İlk etapta Erzurum'un Aşkale ilçesinde kurulan çalışma kamplarına gönderilen borçluların bir kısmı, daha sonra Ankara'nın Sivrihisar kampına sürüldüler.

* * *

Bu olağan dışı vergi sisteminin resmî gerekçesi şuydu: "Savaş gibi olağanüstü şartlarda elde edilen yüksek kazancın vergilendirilmesi."

Ne var ki, basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında Başbakan Saracoğlu'nun vurguladığı gerekçe, yukarıda ifade edilenden farklıdır: "Bu kànun, aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsattır. Bu kànunla, piyasamıza hakim olan yabancılar (azınlıklar) ortadan kaldırılacak ve piyasa hakimiyeti Türklerin eline geçmiş olacak."

Esasen, o günlerinde resmî ağızlı gazetelerinde de, aynı yönde yayınlar yapılıyor ve Türk olmayanların aleyhinde şiddetli kampanyalar yürütülüyordu.

Bu tazyiklere daha fazla dayanamayan Rum, Ermeni, Yahudi ve Süryani asıllı vatandaşlar, mal–mülklerini haraç–mezat satmaya yöneldiler. Sat(a)mayanların ise, malları haczedilerek, vergi mukabilinde ellerinden alınmış oldu.

* * *

1942'de yüzde 70'i İstanbul'dan olmak üzere toplanan vergi miktarının 314.900.000 TL olduğu tesbit edildi. Bu rakamın da, o senenin toplam devlet bütçesine yakın bir miktar olduğu anlaşılıyor.

ABD başta olmak üzere, yabancı ülkelerin tepki göstermesi sebebiyle, Varlık Vergisi kasırgası da 1944 Mart'ında dinmeye başladı ve nihayet tarihe karışmış oldu. Ne var ki, bu tarz bir uygulamanın ardından, dış dünyada Türk'e ve Türkiye'ye olan düşmanlık hisleri daha da kabardı.

Yakın tarihimizde kara bir leke olarak yer alan bu uygulamanın, aleyhimizdeki propagandalar için de iyi malzeme teşkil ettiği söylenebilir.

(Daha geniş bilgi için: Varlık Vergisi Fâciası; Faik Ökte, Nebioğlu Yay., İstanbul 1951)

18.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.03.2008) - İktidar–muktedir eksenli çekişme

  (15.03.2008) - Fatihlerin, Âkiflerin heykeli

  (14.03.2008) - Dinden soğuma gerekçesi

  (13.03.2008) - Yanlışa "Taraf" olmayalım

  (12.03.2008) - Son Şeyhülislâm'a organize iftira

  (11.03.2008) - Sıcak bölgeden

  (07.03.2008) - Demokratlar'ın gelişi

  (06.03.2008) - Bazı ilkler yaşanıyor

  (05.03.2008) - Hıristiyana saldırı Yahudilere yarar

  (04.03.2008) - Yahudiler'in 500. yılı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri