Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Demokratlar'ın gelişi



ABD'de 4 Kasım 2008'de yapılacak olan başkanlık seçimlerinin, bu kez Demokratlar'ın galibiyeti, dolayısıyla Cumhuriyetçiler'in hezimetiyle neticeleneceği yönünde kuvvetli deliller var.

Evvelâ, kànunî süresini dolduran Bush gidiyor ve yerine de bir 3. Bush gelmiyor.

İkincisi, Bush'un başında bulunduğu Cumhuriyetçi hükûmetin kan dökmeye endeksli dış politikaları, dünyada olduğu gibi Amerikalılar nezdinde de nefret uyandırarak iflâs etti.

Bir diğer husus, Bush hükümetinin yıllardır sürdürmekte olduğu "silâha yatırım" ağırlık politikaları, ülkedeki iktisadî dengeyi bozmuş ve millî ekonomiyi zaafa uğratmış durumda.

Amerikan halkı ise, ekseriyetle savaş istemediği gibi, paraya ve kendi menfaatine de bir hayli düşkündür.

Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında, Cumhuriyetçiler'in 4 Kasım seçimlerini kaybedeceğine ve Demokratların iktidara geleceğine kesin gözüyle bakılabilir.

Zaten, şu anki çekişme Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında değil, Demokrat adaylardan Bayan Clinton ile Kenyalı Obama arasında görülüyor. Tablo bu derece açık ve kesin...

* * *

İyi bir hazırlık içinde oldukları anlaşılan Demokratların iktidara gelmesiyle, öncelikle Amerika kazanacak ve bir derece rahatlayacak.

Yaşanacak böylesi bir iktidar değişikliğinin, şüphesiz dış dünyaya yansımaları da görülecektir.

Bu değişiklikten, Türkiye'nin yanı sıra, Irak'tan Afganistan'a, Filistin'den Kosovaya birçok İslâm ülkesinin de müsbet mânâda etkileneceği açıktır.

Nitekim, daha evvelki dönemlerde böyle oldu.

Meselâ, Bill Clinton'ın başkanlığı zamanında Filistinliler İsrail'in ağır baskılarından kurtuldu ve nisbeten rahat bir nefes aldı.

Kezâ, Afganistan, Bosna, hatta Kosova için de benzer şeyleri söylemek mümkün.

Irak ve Ortadoğu'da ise, yaklaşık on yıllık bir huzur ve barış dönemine şahit olundu.

Ama, ne zaman ki iktidara Cumhuriyetçiler geldi ve baba Bush'un yerine oğlu geldi, tekrar on sene öncesine dönüldü ve aynı kanlı senaryolar yeniden sahneye konuldu.

Ümit ve temenni edelim ki, hemen her defasında dünyanın ve bilhassa İslâm âleminin huzurunu kaçıran şu sâbıkası kabarık Cumhuriyetçiler iktidardan düşsünler ve bir daha gelmemek üzere uzaklaşıp gitsinler.

Tarihin Yorumu 7 Mart 1927

İstiklâl Mahkemelerinin idam gerekçesi

1920'de İstiklâl Harbi esnasında kurulan ve sayısız idam kararı veren İstiklâl Mahkemeleri, Meclis kararıyla nihayet kapatıldı.

Bu imtiyazlı mahkeme, vermiş olduğu dehşetli idam kararları yanı sıra, ayrıca merkezde görev yapan "Aliler"i ile de meşhûrdur: Ali Çetinkaya, Kılıç Ali ve Necip Ali.

İstiklâl Mahkemelerinin merkezi Ankara'daydı. Ancak zaman içinde başka vilayetlerde de şubeleri kuruldu ve bu mahkemelerin toplam sayısı on beşi buldu.

1920'de kurulan ve özellikle 1924'ten itibaren mahiyet değiştirerek tâ 1927'ye kadar icraatını bilfiil sürdüren İstiklâl Mahkemelerinin bilineni kadar bilinmeyen yönleri de var.

Daha çok teknik mahiyetteki bazı bilinenleri yukarıda sıraladık. Bunlar o kadar da önemli değil aslında.

Bu mahkemelerle ilgili asıl mühim mesele, karar ve infazların bilânçosunu gösterecek olan sayım döküm rakamları ve bunların delili mahiyetindeki resmî belgelerdir.

Aradan 80 yıllık bir süre geçmiş olmasına rağmen, bunlara bir türlü ulaşılamıyor. Bilhassa 1924'ten sonrakilere...

Tamam da, yakın tarihimizin bu önemli safhası neden aydınlatılamıyor, neden karanlıkta bırakılmaya ısrar ve inatla devam ediliyor acaba?

Bu mahkemelerin İstiklâl Harbi esnasındaki tutumunu vermiş olduğu kararların mantığını az–çok anlamak mümkün: Asker kaçaklarını tedip etmek, elverişli olanları düzenli orduya katmak, vatana–millete ihanet edenleri cezalandırmak, vesaire...

1923'e kadar süren bu safhayı anlamak kolay. Peki, ya ondan sonrası için ne demeli?

İşgal bitmiş, düşman gitmiş, tehlike bertaraf edilmişken, kendi öz vatandaşımız neden hâlâ hain muamelesi görüyor ki, idam gibi en ağır cezalara çarptırılıyor.

Bu mahkemelerin idam gerekçesine bakıldığında ise, "devrimlere karşı gelmek" suçunun (!) ön plana çıktığı görülüyor.

Meselâ, şapka/sarık gibi kılık–kıyafetle ilgili bir meselede, insanlarımızın bu mahkemelere sevk edildiğine ve en ağır cezalara çarptırıldığına dair inkâr edilmez bilgiler, belgeler var. İskilipli Atıf Hoca ile arkadaşları 1925'te, 1926'da bu gerekçeyle idam edildiler.

Bunlar gibi hemen herkesin mâlumu olan idamların yanında, bir de hiç bilinmeyen idamlar yaşanmış, yakın tarihimizde.

Hatta, idamların ötesinde, ayrıca toplu halde kurşuna dizilme ve katliâm yapma hadiseleri yaşanmış. Meselâ, 1925'te Muş'ta ve Erzurum'da camiye sığınanların üzerine yaylım ateşinin açılması gibi. (Daha sonraki yıllarda, benzer uygulamalar Dersim Hadisesi hengâmesinde de yaşandı.)

Ne yazık ki, bu hadiselerin cereyan şekli ve kronolojik periyodu az–çok bilindiği halde, bütün bu cinayetlerin temel de hangi gerekçe ile ve hangi akla hizmet için yapıldığı bilinemiyor; bilinenler de anlatılamıyor, izah edilemiyor.

Hâsılı, 1918–22 yıllarında yaşanmış olan İstiklâl Harbini en ince detayına varıncaya kadar bilen, hiç olmazsa bilmek için resmî engellere takılmayan insanlarımız, her nedense 1924–27 yıllarına damgasını vurmuş İstiklâl Mahkemelerinin cahili mahkûm edilmiş durumda. Bu bir handikaptır, bir tenakuzdur ve yeni nesillerin bu tuhaf vaziyetten mutlaka kurtarılması gerekir.

07.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.03.2008) - Bazı ilkler yaşanıyor

  (05.03.2008) - Hıristiyana saldırı Yahudilere yarar

  (04.03.2008) - Yahudiler'in 500. yılı

  (03.03.2008) - Kıyafetten Hilâfete 3 Mart inkılâpları

  (01.03.2008) - Şark'ın ihyâsı

  (29.02.2008) - "Allah, bir daha yazdırmasın"

  (27.02.2008) - Rusya'dan dünyaya yayılan 'şimâl cereyanı'

  (26.02.2008) - Zıtlaşmaya, restleşmeye âlet olmadan

  (25.02.2008) - Unutma sevgili; korkarım zehirli

  (23.02.2008) - Terörü sindirme harekâtı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri