"Gerçekten" haber verir 16 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Çetecilik, profesyonel işi



Devletin birimleri içinde vaktiyle yuvalanmış "Susurluk Çetesi" çökertildikten sonra, "Hizbullahçılar" diye bilinen vahşî örgüt de çöküş sürecini yaşamaya başladı.

Bu her iki illegal örgütün parlama ve sönme süreci arasında muazzam bir paralellik var.

Taraflar arasındaki münasebetlerin perde altında ve gayet profesyonelce yürütüldüğünde ise şüphe yok.

Ancak, ne zaman ki meşhûr "Susurluk kazası" (3 Kasım 1996) ile bu perde yırtıldı, kirli ve karanlık ilişkiler ağının da—hiç olmasa bir kısmı—ortalığa saçılıverdi.

Bundan anlaşıldı ki, iki taraf arasında taktik ve stratejik boyuta bir işbirliği söz konusudur.

Yargılanmalar, yargısız infazlar, peşpeşe patlayan skandallar ve özellikle medya kanallarıyla zihinleri bulandırma çabaları birbirini takip etti.

Bu hadiselerin asıl failleri ve organizatörleri bir türlü anlaşılamadı, gitti. Zira, işin tepe noktasındaki kilit şahsiyetler hakkında ciddî bir yargı süreci işletilemedi, dolayısıyla mesele aydınlatılamadı. Hizbullahçı lider kadrosunun "yargısız infaz operasyonu" ile bertaraf edilmiş olması, resmî çetecilerin üzerindeki perdeyi daha da kalınlaştırmış oldu.

Neticede, çetecilik işini profesyonelce yapanlar kendilerini bir cihette kurtarmış oldular. Taşeronluk yapan adamlarla tetikçilik yapan zavallı ahmaklar ise, bu ağır okkanın altında kaldı. Onlardan tesbit edilenlerin çoğu "taammüden katil" damgasını yedikleri için ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar.

Zıtlaşma numarası

Susurlukçuların taşeron olarak eski (sâbıkalı) bazı ülkücüler ile Hizbullahçıları tetikçi ve taşeron olarak kullanmalarına mukabil, yargılanmalarına halen devam edilen Ergenekoncuların ise, tetikçi ve taşeron olarak daha ziyade PKK'cıları kullandığı anlaşılıyor.

Zahiren, bu iki odak arasında bir zıtlaşma varmış gibi anlaşılıyor. Ne var ki, işin aldatma noktası da işte bu "zıtlaşma numarası"nda yatıyor.

Ergenekoncular "ulusalcı" yahut "Türk milliyetçisi" rolünde görünürken, PKK'cılar ise en ateşli "Kürt milliyetçisi" diye lanse ediliyor.

Ancak, bu görüntü tamamıyla bir "zıtlaşma numarası"ndan ibarettir. Aralarında, insanı hayretler içinde bırakan bir "stratejik işbirliği" var. İkisi de birbirinin "velinimeti" gibidir. Biribirisiz yaşayamaz olmuşlar.

Gariptir ki, Ergenekoncuların kirli ilişkiler ağı medyanın gündemine geldikçe ve bu örgütün elemanları mahkemelerde yargılandıkça, PKK'cılar da kudurma, çıldırma noktasına geliyor.

Halbuki, bunların bu gidişattan memnun olmaları gerekmez miydi? Ama yok. Ergenekoncular sıkıştıkça, PKK'cılar da oraya buraya bomba atarak, karakollar basarak, katliâmlar yaparak ortalığı iyice bulandırmaya çalışıyorlar.

Demek ki, bunlar birbirinin koruyucusu ve kollayıcısı durumundalar. Zıtlaşma numarasını da, sırf kendilerini kamufle etmek ve tabandan taraftar kazanmak maksadıyla yapıyorlar.

Yani, profesyonelce çalışıyorlar...

Ne var ki, işledikleri cinayetler, yaptıkları zalimlikler öylesine çoğaldı ve menfaatlerin bölüşmesinde öylesine çok eller uzandı ki, artık işi kapalıdevre metoduyla yürütmenin imkânı kalmadı. Kurdukları sistem, orasından burasından sökülüp patlamaya başladı. Bir yandan da mazlûmların âhı arşa dayandığı için, işler tersine döndü ve yanma sırası bu kez zalimlere geldi.

Zira, küfür devam etse bile, zulüm devam etmezdi.

Ergenekoncuların zulüm ve cinayet çetelesine, son günlerde Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Üzeyir Garih cinayeti ile 1993'te Bingöl karayolunda 33 erin katledilmesi hadisesi de eklenmiş oldu.

Umarız, karanlıkta kalan bu ve benzeri cinayetler de aydınlatılarak, Türkiye'deki âdil mahkemelerin, örgüt ve çetecilerden çok daha kararlı, dirayetli ve profesyonelce işlediği gerçeği, bütün dünya âleme ispat edilir. İlk matbaanın ilk meyvesi Osmanlı Devletinin matbaacılık tekniğine işlerlik kazandırması, ancak 1727 yılında mümkün olabilmiştir. İbrahim Müteferrika yönetiminde 16 Aralık'ta çalışmaya başlayan matbaada, ilk olarak "Vankulu Lûgatı" basıldı. Bu lûgat, daha önce var olan Sihâh isimli Arapça sözlüğün bir nevî tercümesi veyahut Türkçe versiyonu idi. Osmanlı'da matbaanın kurulması ve çalıştırılması, hiç de kolay olmadı. Şeyhülislâmlıktan fetvâ alınmasına rağmen, bu sisteme muhalefet edenler oldu. Bilhassa, geçimini hattatlıktan sağlayan kimseler, matbaanın varlığına dahi tahammül edemiyorlardı. Ne var ki, bu teknolojik imkândan yararlanmak, artık kaçınılmaz olmuştu. Avrupa, matbaacılık tekniğine çoktan başlamış ve yaklaşık iki asırlık bir zamandır önde gidiyordu. Geri kalmak hataydı, bir eksiklikti. Nihayet, geç de olsa bu eksiklik giderilmeye çalışıldı.

16.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.12.2008) - Kıbrıs'ta diplomatik zafer

  (12.12.2008) - Siyasi değişimlerde iç ve dış faktörler

  (11.12.2008) - Gurbette bayram

  (10.12.2008) - Barış insanı, sûikast kurbanı

  (08.12.2008) - Dostça, kardeşçe bayramlaşma

  (06.12.2008) - Yakın tarih mahkemesi (8)

  (05.12.2008) - Yakın tarih mahkemesi (7)

  (04.12.2008) - Yakın tarih mahkemesi (6)

  (03.12.2008) - Yakın tarih mahkemesi (5)

  (02.12.2008) - Yakın tarih mahkemesi (4)

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır