"Gerçekten" haber verir 28 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

M. Latif SALİHOĞLU

Üniversiteli gençlerle...



Son bir–iki haftalık zamanımızın önemli bir bölümünü, belki de ağırlıklı kısmını üniversitede okuyan genç kardeşlerimizle birlikte geçirdik.

Onlardan dâvet geldi, biz de bu dâvete icabet ettik.

Bu genç kardeşlerimiz, ara tatilde dahi boş durmuyor, vakitlerini faydalı ve hayırlı işlerle doldurmaya gayret ediyor.

İstanbul'daki muhtelif üniversitelerde okuyan gençlerin yanı sıra, fırsat buldukça Anadolu'nun muhtelif merkezlerindeki üniversitelerde okuyan genç kardeşlerimizin de dâvetine icabet ederek yanlarına gittik. Onlarla uzun uzun görüşmelerimiz, sohbetlerimiz oldu; yine onlarla birlikte bazı gezilere ve sâir sosyal–kültürel etkinliklere iştirak ettik.

İstanbul'dan sonra, sırasıyla Bolu, Gemlik ve Kayseri'ye gittik.

Bolu'da İzzet Baysal Üniversitesinde okuyan öğrenci kardeşlerimizin misafiri olduk. Geceli–gündüzlü iki günlük vaktimiz pür–neşe ve dolu dolu geçti. Bu arada, etrafı bütünüyle beyaza bürünmüş olan 950 metre rakımlı Gölcük köyüne gittik. Köyün ismi, burada bulunan ve görüntüsü insanı büyüleyecek kadar güzel ve tatlı olan gölcükten alıyor. Bu gölcük, doğal yapısı itibariyle Abant'a benziyor, ancak ondan daha küçük. Göl, baştan başa buz tuttuğu için, arkadaşlarla birlikte üzerinde çok rahat bir şekilde dolaşarak, o dondurucu soğukta bile son derece sıcak ve samimi sohbetlerde bulunduk.

Bir başka gün, Sakarya Üniversitesinde okuyan bir grup genç kardeşimizin Gemlik (Bursa) seyahatlerine iştirak etmek üzere bu tatlı ve nisbeten ılıman iklimli ilçemize gittik. Burada ise, tam bir bahar havası vardı. Saatler boyu, bu talebe kardeşlerimizin meraklı suâllerine muhatap olduk. Onların ilmî/fikrî konulara olan şedit ve samimî alâkadarlığı bizi mesrûr eyledi. Saatler boyu sürüp giden ilmî sohbetler, onları usandırmadığı gibi, istifadeyi ziyadeleştirmek için, gece uykularından ve istirahatlerinden dahi ferâgatte bulundular.

Son olarak Erciyes Ünivesitesinde okuyan öğrenci kardeşlerimizi ziyaret etmek ve iki günlüğüne de olsa onlarla haşır–neşir olmak üzere Kayseri'ye gittik. Sağolsunlar, onlar da hiçbir fedâkarlıktan kaçınmadılar. Yorulmak, usanmak nedir bilmediler. Bizi memnun etmek, dinlendirmek ve hoş vakitler geçirmek için ellerinden geleni yaptılar; hem de bizi mahçup edecek kadar...

Onlarla da, yine saatler süren uzun uzun ilmî sohbetlerimizin yanı sıra, ayrıca bu antik şehrimizin önemli tarihî ve turistik yerlerini gezip dolaştık. Bilgi alış verişinde bulunduk.

Kayseri'de bulunan Hz. Mevlânâ'nın hocası Seyyid Burhaneddin Hazretlerinin türbesini, Cami–i Kebir'i ve harikulâde kemerler üzerine bina edilmiş Huna Hatun Camiini ziyaret ettik, tarihî çarşılarını gezdik. Ayrıca, orada inşası henüz tamamlanan ve ilk kez çalışacak olan raylı sistem için düzenlenen merasime şahit olduk.

Bu arada, Erciyes Dağına da bir seyahatte bulunduk ki, burada görüp yaşadıklarımızı anlatmaya sütunlar yetmez. Kısaca, bir gün içinde dört mevsim yaşadık diyebilirim. Şehir merkezindeki yaz–bahar havasından, bin metrelik rakıma doğru tırmandıkça yağmurlu bir atmosfere girdik. iki bin rakımlı yamaçlarda ise, öylesine bir fırtına, tipi ve borana tutulduk ki, görmeyen, yaşamayan için cidden inanılır gibi değil...

Ama, her şeye rağmen, yine de memnun ve mesrûr bir şekilde iki günlük Kayseri ziyaretimizi tamamlayarak İstanbul'daki vazifemizin başına döndük.

Bu seyahatlerimizde yardımı dokunan, emeği geçen bütün kardeşlerimizi hürmet ve muhabbetle selâmlıyoruz.

Misak–ı Millî'nin kabulü

İşgal kuvvetlerinin ağır baskısı altında toplanan son Osmanlı Meclis–i Mebûsanı, İstanbul'da ancak iki ay kadar çalışabildi. 12 Ocak 1920'de açılan bu son Meclis, 16 Mart'tan sonra dağıldı ve üyelerin ekseriyeti Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele saflarına katıldı.

Son Osmanlı Meclis–i Mebûsânı, 28 Ocak 1920'de (Çarşamba günü) yapmış olduğu gizli oturumda "Misâk–ı Millî" kararını aldı.

Millî Yemin anlamına gelen Misâk–ı Millî'nin ilk hali "Ahd–i Millî Beyannâmesi" şeklinde idi.

Meclis'te alınan bu karar, Edirne mebusu Şeref Beyin teklifi üzerine bütün dünya parlamentolarına iletildi.

Misâk–ı Millî Beyannâmesinde, büyük kısmı hâlâ işgal altında bulunan Türkiye'nin (Anadolu–Trakya) nihaî sınırları belirleniyordu.

* * *

Türkiye'nin çok ağır şartlar altında bulunduğu o dönemde, hükümet 30 Eylül 1919'da genel seçim kararı aldı.

Kasım ayında gerçekleştirilen seçimde, Türkiye'nin hemen her tarafında bulunan Müdafaa–i Hukuk Cemiyetlerinin belirlediği adaylar seçilmiş oldu.

12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanan ve çalışmalarına başlayan Meclis, işgal kuvvetlerinin ağır baskısı altında faaliyetlerini güçlükle yürütebiliyordu.

Buna rağmen, yine de gizli oturumlar yaparak ve hatta bazı kararları yazılı hale getiremeden 16 Mart 1920'ye kadar çalışmalarına devam etti.

Bu tarihten sonra ise, Meclis ve hükümet binası dahil İstanbul'un tamamı kanlı bir baskınla birlikte fiilen işgal edildi. İşgal konseyine danışmadan ve bilgi vermeden hiçbir kurum ve kuruluş serbestçe çalışamaz bir hale geldi.

Bir taraftan da tevkifler başladı. İngilizlere şikâyet edilen veya bir şekilde akkında ihbar bulunanlar yakalanıp Malta'ya sürgün edildi.

Yakasını işgalcilerden kurtarabilen mebuslar ise, Anadolu'ya geçerek Ankara'da toplandı. 20 Nisan 1920'de burada yeni bir Meclis kuruldu. Aynı seçilmiş mebuslar tarafından kurulan bu meclis, derhal Bakanlar Kurulunu belirledi. Böylelikle, İstanbul ve Ankara'da olmak üzere iki ayrı hükümet kurulmuş oldu: Padişaha bağlı İstanbul hükümeti ve milletin iradesine dayalı Anadolu hükümeti.

Ankara merkezli yeni Meclis, İstanbul'daki Meclis–i Mebusan'ın almış olduğu Misâk–ı Millî kararını aynen kabul ettiğini dünyaya bir kez daha duyurmuş oldu.

28.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.01.2009) - İstiklâl kahramanı, istiskal edildi

  (24.01.2009) - Buzdağı (aysberg)

  (22.01.2009) - Toptancılık tarafgirliktir

  (21.01.2009) - Merkezde bilek güreşi

  (20.01.2009) - Dünyada yeni dönem

  (19.01.2009) - İsrail'in zulmü, insanlığı uyandırdı

  (17.01.2009) - Şirretlik ve sağduyu

  (15.01.2009) - Karanlığı aydınlatma süreci

  (14.01.2009) - Derin kazılar

  (13.01.2009) - Sultanahmet'te direniş mitingi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır