"Gerçekten" haber verir 01 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

40 yaşa enfüsî bakış



Kırk yaş, insan hayatında, kişiliğinin oturduğu, müsbet veya menfî alışkanlıklarının kalıcı şekilde istikrar bulduğu bir dönemin başlangıcı. Olumlu anlamıyla olgunlaşmanın, aksi durumda ise düzelmesi iyice zorlaşan bir kötüye gidişin kritik dönemeci.

Zübeyir Gündüzalp’in “İnsan kırk yaşına kadar neyle meşgul olursa, şahsiyeti ve istidatları o istikamette sübut bulur” anlamındaki tesbiti, bu önemli gerçeğe dikkatimizi çeken bir ifade.

Ömürlerinin 40 yılını Yeni Asya idealine vakfetmiş 40 yıllık okuyucularımız, bu açıdan son derece güzel, yeni nesillerce gıpta edilip örnek alınması gereken bir tablo ortaya koyuyorlar.

Yine Gündüzalp’in “İnsan yaşlandıkça imtihan şiddetlenir” sözü de, “40’tan sonra kabir tarafına nüzul başlar” diyen Üstadın dikkat çektiği yönüyle, yani 40 yaşın orta yaş dönemine ve ardından ihtiyarlığa geçişte bir dönüm noktası olması cihetiyle dikkat çekici ve düşündürücü.

İnsan hayatındaki her yaşın ve her dönemin, kendisine has değişik imtihanları var. 40. yaşla girilen dönemin imtihanları da ona göre oluyor.

Bu imtihanları başarıyla vermenin en önemli şartı ise, dünya hayatının kapanması yönüyle kaçınılmaz bir son, ama berzah ve ahiret âlemlerine geçiş anlamında yeni bir başlangıç olan ölüme yaklaştığımızın idraki içinde olmamız.

Gerçek şu ki, 40’ı devirenler, artık bu dünyadaki zamanı azalanlar grubuna girmiş oluyorlar.

Gerçi ölümün ne zaman geleceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Nitekim 40’a gelmeden de göçen birçok insan var. Hizmet tarihimizden bunun iz bırakan birkaç örneği, 34 yaşındayken terhis belgelerini alıp dünyadan ayrılan saff-ı evvel talebelerden Ceylan Çalışkan’la Atıf Ural, 37 yaşında rahmete kavuşan “Alîl” Ali Osman ve Yeni Asya’nın henüz 28 yaşındayken şehîden giden ilk Genel Yayın Müdürü Mustafa Polat...

40’lı yaşlarını tamamlayamadan göçenlerin başında, 46 yaşında Üstadı namına ruhunu teslim eden Denizli hapsi şehidi Hafız Ali gelirken; 50’yi devirdikten hemen sonra, 51 yaşındayken hizmetini tamamlayan iki isim de Zübeyir Gündüzalp ve Denizli şehitlerinden Hasan Feyzi...

(Ve burada, Mustafa Sungur’un naklettiği bir hatıraya göre, Üstadın Zübeyir ve Ceylan’ı işaret ederek “Şehittirler” dediğini hatırlatalım.)

40 ve üzeri yaş gruplarındaki hizmet erbabı, ömürlerinin bundan sonraki kısmını yaşarken, bilhassa bu örnekleri akıllarından çıkarmamalı.

Madem ki ihlâsı kazanıp muhafaza etmenin müessir bir sebebinin “rabıta-i mevt” olduğu dersine muhatabız; bahsi geçen örnekleri hatırda tutmamız, bunu başarmamızı kolaylaştırır.

Bu dünyadaki zamanı azalanlar olarak vakit geçirmeden gündemimize almamız gereken son derece önemli bir konu daha var; helâlleşme...

Mâlûm; bu da tıpkı ölüm gibi, kimsenin kaçamadığı ve kaçamayacağı bir realite. Hiçbir şey olmasa, tabut içinde musalla taşına konulduğumuzda, imam efendi cemaate o suali soracak:

“Hakkınızı helâl ediyor musunuz?”

Ancak buna helâlleşme demek mümkün değil. Çünkü tek taraflı, dolayısıyla noksan. Oysa helâlleşme denildiği zaman, birbiriyle hukuku olan herkesin, karşılıklı olarak, içtenlikle ve tam bir gönül rızasıyla haklarını helâl etmeleri ve böyle bir sonuca varmak için, gerekiyorsa, yeni kırgınlık ve incinmelere sebebiyet vermeyecek yapıcı bir üslûpla “hesaplaşma”ları icab ediyor.

Nitekim Peygamber Efendimiz veda haccından sonra sahabelerin içinde yaptığı helâlleşme çağrısıyla bunun da en güzel örneğini vermiş ve sonrasında çok göz yaşartıcı tablolar yaşanmış.

Hayatı boyunca en ufak bir hak ihlâline dahi girmemiş olan Peygamberimizin bu örnek davranışı da bizim için rehber olmalı; musalla taşına çıkmayı beklemeden helâlleşmelerimizi yapmalıyız. Aksi halde, öbür taraftaki hesaplaşmalarda beklenmedik zorluklarla karşılaşabiliriz.

Buradaki hesapları oraya taşımayalım...

01.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.02.2009) - 28 Şubat ve AKP

  (27.02.2009) - Kriz, asker, İsrail

  (26.02.2009) - Osmanlı ve İsrail

  (25.02.2009) - Asker ve Ergenekon

  (24.02.2009) - Asker ve Ergenekon

  (24.02.2009) - Asker ne diyor?

  (22.02.2009) - Kahramanlar kafilesi

  (21.02.2009) - 40 yaşın olgunluğu

  (20.02.2009) - CHP ve anayasa

  (19.02.2009) - Anayasa tutukluğu

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır