"Gerçekten" haber verir 24 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Nimetullah AKAY

Güzel görelim, güzel düşünelim



İnsanlar ne kadar tahripkâr olurlarsa olsunlar, asıl olan Allah’ın rahmetinden ümit kesmemektir. Ancak ne var ki, bizleri afakî olaylara çeken, zihnimizde fırtınalar meydana getiren sebepler zamanımızda fazla olduğu için, zaman zaman ümitsizliğe düşmekten kendimizi kurtaramıyoruz. Böyle olunca da muhtaç olduğumuz güzellikler yerine, çirkinliklerin etrafımızda cirit attığı zehabına kapılırız.

Hiç şüphesiz biliyoruz ki, Kâinatın Yüce Yaratıcısı her şeyi bilerek irade ediyor, hikmetsiz hiçbir şey yaratmıyor. Meydana gelen her hadisenin perde arkasında Rabbimizin, aklımızın ermediği birçok hikmeti bulunmaktadır. Bizleri yanıltan durum, kendi aslî görevlerimizi ihmal edip, üzerimize vazife olmayan işlerle fazla uğraşmamızdır.

Halbuki insanlar dışındaki varlıklar, sadece görevlerini yapmaktadır. Onlar imtihana tabi tutulmamış, sadece imtihana tabi tutulmuş insanların hayatını şenlendirmek için görevlendirilmişlerdir.

Varlıkların Rabbi, yaratılanların en şereflisi olan insanları imtihana tabi tutmuş ve kendileri için yaratmış olduğu binbir türlü nimetlere istihkak kesb etmelerini istemiştir. Çünkü hazırlanan ebedî saadet ülkesini kazanmak ucuz değildir.

En mükemmel akıl sahibi olan biz insanların bile düşünmekten âciz olduğu güzellikler için bu dünya hayatında bazı fedakârlıklarda bulunmak gerekir. Bunun için biz şuurlu mahlûkların karşısına şeytanlar ve nefis çıkarılmıştır. Bunlar insanlık cevherimizin daha da parlaması için bizlere musallat edilmişlerdir. Şeytanî tasallutlara karşı elimiz kolumuz bağlanmamış, üstelik çok güzel ve yüce duygularla bezenilmişizdir.

Kâinattaki sayısız delillerle, gönderilen Resûllerle ve hakikatlerin menbaı İlâhî kelâmdan ibaret olan kitaplarla yönümüz gerçeklere çevrilmeye çalışılmıştır. Işık her tarafta vardır. Bu ışıkları görecek göz bize verilmiş, ışıkların mahiyetini kavramamız için akıl ve şuurla donatılmışızdır. Ama ışıkların bize ulaşmaması için gayret eden şeytanlar da var güçleriyle çalışmaktadırlar.

Allah’a iman etmenin, İslâm nurunu benimsemenin önüne geçemeyen şeytanlar elbette boş durmayacaklardır. Çünkü ölüm gelip çatana kadar karanlık mihraklar bizden ümit kesmeyecektir. İmanî ve İslâmî görünüşümüze engel olamayan şeytanî gölgeler, kalbimiz üzerinde hâkimiyet kurmak, aklımıza şüpheler atmak için daha çok mesai sarf etmektedirler.

İnsanı kurtaracak olan sağlam bir imandır. İmanı da kurtaracak olan sarsılmayan bir ihlâstır. Bütün hareketlerimizde Allah’ın rızasını esas alarak kendimizi kurtarabiliriz. Hislerimize güvenmek gibi bir yanlışın içine girmek bizleri yanlış mecrâlara sürükler. Aklımıza da güvenemeyiz. Asıl güvenmemiz gereken, Allah’ın lütfu ve inâyetidir. O’nun emirlerini samimiyetle hayatımıza geçirerek, sadece O’nun rızasını gözeterek lütuf ve inayetine mazhar olabiliriz..

Unutmayalım ki aklımız da, duygularımız da yanılabilir. Şeytanlar bizim yanıldığımızı, bize hissettirmemeye çalışmaktadırlar. Yanılmamak için Allah’ın hükümlerinden, Habibullah’ın (asm) sünnetlerinden enerji almamız gerekir. Hayatımızın tek rehberi Kur’ân-ı Azimüşşan olmalıdır. Önder olarak Muhammedü’l-Emin’den başkasını tanımamamız gerekir.

Düzelteyim diyerek bozmayalım. Kaş yapayım diyerek göz çıkarmayalım. Fitneyi ortadan kaldırayım derken fitneyi yaygın bir hale getirmeyelim. Batılı tasvir ederek safi zihinleri dalâlete sürüklemeyelim. Yangını söndürmenin yolu ateşe körükle gitmek değildir. Güzelliklere kavuşmanın, güzellikleri hakim kılmanın yolu güzel görmek ve güzel düşünmektir.

Fitne ateşinin üzerine muhabbetle gitmek gerektir. “Husûmet vardır, muhabbet kalmadı” demek yerine, fiillerimizle husûmetin olmadığını, muhabbetin devam ettiğini göstermemiz gerekir. Madem Allah vardır. Madem O’nun lütfu ve ihsanının sınırı yoktur. O halde O’ndan gelen her şey güzeldir. Yeter ki nefsimizden ve şeytanlardan gelenlere itibar etmeyelim...

24.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.02.2009) - Gerçekler gizlenmez

  (09.02.2009) - Yolların en güzeli

  (02.02.2009) - Dünyevîleşmek

  (19.01.2009) - İnsanlık ailemiz için üzülüyoruz

  (12.01.2009) - Filistin üzülmesin!

  (06.01.2009) - Gerçeklere uzanmak zamanıdır

  (31.12.2008) - Mazeretlerimiz geçerli olmayacak

  (22.12.2008) - Muhammedî ahlâka muhtacız

  (15.12.2008) - İnsan, nasıl insan olur?

  (08.12.2008) - Kurban olmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır