02 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

“Sanki yedim”i düstur etmek


A+ | A-

Muharrem Okur: “Hacca bir defa gitmek farz olduğu halde, farz olarak hacca gidenlerin daha sonra yeniden mükerrer hacca veya umreye gittiklerine çok şahit olmaktayız. Bunun dinimizdeki yeri nedir? Daha önemli sarf veya tasadduk yerleri varken, birikimini mükerrer hacca veya umreye kullanmak ne derece doğrudur?”

ıslâmıyet ölçü ve denge dinidir. Aşırılıklardan uzaktır ve ibadette, taatte, zikirde, evradda, amelde ve davranışların tamamında itidalde olmayı ve itidalde kalmayı emreder.

Peygamber Efendimiz’in (asm) gecenin üçte ikisi geçince kalkıp teheccüt namazı kılmasını, Ramazan ayı dışında bazen oruç tutup bazen tutmamasını ve gecenin bir miktarını ezvâc-ı tâhirâta ve hâne-i mübareğine ayırmasını az bularak:

“O Peygamberdir. Bizim gibi günahkâr değildir. Ben geceleri hep namaz kılacağım ve hiç uyumayacağım” diyen; “Ben bayram günlerinden başka bütün seneyi oruçlu geçireceğim ve hiç ara vermeyeceğim” diyen ve “Ben kadınlardan ayrı bir mağaraya çekileceğim ve hiç evlenmeyeceğim” diyen sahabelerini tek tek çağırıp karşısına alarak şöyle buyurması hâlâ kulaklarımızda çınlamaktadır: “Allah’a and olsun ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınızım ve en takvalı olanınızım. Fakat ben bazen oruç tutar, bazen ara veririm. Geceleri namaz da kılarım, istirahat için uyurum da. Kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetim budur. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” 1

Kezâ Peygamber Efendimiz (asm) yine bir gün mescide girdiğinde iki direk arasında gerilmiş bir ip gördü. “Bu ip nedir?” diye sordu. Ashab-ı Kiram: “O ip, Zeynep bint-i Cahş’ındır ya Resûlallah. Yorulduğu zaman ona tutunur” dediler.

Resûl-i Kibriya Efendimiz (asm):

“Onu çözünüz. Namazı zevkle kılınız. Yorulduğunuz zaman da yatıp uyuyunuz” buyurdu. 2

Keza Hazret-i Aişe Validemiz (ra) anlatıyor: Yanımda sohbet ettiğim bir kadın vardı. Resûlullah (asm) odama girince;

“Bu kimdir?” buyurdu. Ben: “Falan kadındır” dedim ve kadının namazlarından överek bahsetmeye başladım. Nihayet Resûl-i Ekrem (asm):

“Yeter!” dedi. “Güç yetirebildiğiniz kadar yapın. Allah’a and olsun ki, Cenâb-ı Hak sevap vermekten usanmaz; ama siz usanırsınız.” 3

Sünnet olan; hayatta her şeyde olduğu gibi, ibadette de itidal içinde olmak ve aşırılıklardan uzak durmaktır.

Hac ve umre hususunda da durum böyledir. Farz olan, gidip gelebilecek yol ve imkân bulanlar için ömürde bir hactır. İki değildir. Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) sahabelerine: “Allah, size haccı farz kıldı” buyurunca, Ashab-ı Kiramdan birisi:

“Her sene mi ya Resûlallah?” diye sordu.

Resûlullah (asm) cevap vermedi. Adam tekrar sordu. Resûlullah (asm) yine cevap vermedi. Adam sorusunu üçüncü defa tekrar edince, Peygamber Efendimiz (asm): “Eğer ‘evet!’ deseydim hac her sene farz olurdu. Her sene farz olsaydı, siz onu yapamazdınız. Söylediğim gibi bırakın. Çünkü sizden öncekiler peygamberlerine çok soru sordukları ve onlar üzerine ihtilâfa düştükleri için helâk oldular. Size emrettiğim şeyi gücünüz yettiği kadar yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınınız. Farz olan hac bir defadır” buyurdu. 4

Şüphesiz diğer ibadetlerde olduğu gibi, hac ve umre ibadetinde de doyulmaz bir lezzet vardır ve o mukaddes topraklar oraya giden / gitmeyen insanın gözünde tüter durur. Fakat biz zayıf omuzlarımızdaki iman hizmetini daha sıhhatli kaldırabilmek için gerekirse maddî ve manevî lezzetlerimizden, şahsî kemâlâtımızdan ferâgat etmekle yükümlü olduğumuzu unutmamalıyız. Farz haccımızı ve umremizi yaptıktan sonra, daha sonraki yıllarda içimizde tütüp durduğu halde, artık sünnet mesabesinde bulunan bir hac veya umre ibadeti yerine aynı para ile iman hizmetinin bir büyük eksiğini giderebilir, birkaç öğrenciye burs verebilir, iman hizmeti için oluşturulan şahs-ı mânevî havuzuna daha güçlü katkılar sağlayabiliriz. Ki, böylece paramızı vacip mesabesinde değerlendirmiş ve daha çok sevaba çevirmiş oluruz. Mukaddes topraklar gözümüzde tüttükçe de “Sanki gittim!” dememiz yeterli olur. Nasıl ki, eskiden İstanbul’da bir adam, canı bir şey yemek istediğinde yemeyip “sanki yedim” der ve parayı biriktirirmiş. Böylece hevesinden kurtardığı paralarla, kıyamete kadar içinde namaz kılınacak bir mescit yaptırmış. Bediüzzaman Hazretleri bu adamı takdir eder ve der ki: “Lezâiz çağırdıkça, ‘sanki yedim’ demeli. ‘Sanki yedim’i düstur eden, bir mescidi yemedi.” 5

Kim bilir bu usûlle kaç kişi, mukaddes topraklar gözünde tüttükçe “sanki gittim” diyerek, orada harcayacağı para ile iman hizmetinin bir büyük açığını kapasa ve eksiğini tamamlasa, kıyamete kadar baki olacak nice hizmetlerin de temeline harç koymuş olacaktır. Böylece parasını da sünnet olarak değil; farz veya vacip mesabesinde değerlendirmiş olacaktır.

Dipnotlar: 1- Nevevî, R. Sâlihîn, 143; 2- Nevevî, R. Sâlihîn, 146. 3- Nevevî, R. Sâlihîn, 142. 4- Nesâî, Hac, 1 5- Sözler, s. 633; Mektubat, s. 461; Hutbe-i Şamiye, s. 133.

02.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.07.2009) - Kur’ân öğrenme

  (30.06.2009) - İman ve amel örtüşmezse

  (29.06.2009) - Musibete sabır

  (28.06.2009) - Doğruluk ve namaz

  (27.06.2009) - İçimizdeki riskli inci: Nefis-2

  (26.06.2009) - İçimizdeki riskli inci: Nefis (1)

  (25.06.2009) - Bu gece Regâib gecesi

  (24.06.2009) - Hoş gelen aylar: Üç aylar

  (23.06.2009) - Eşler arası iletişimin püf noktaları

  (22.06.2009) - Dünya malına bedel olan şey

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.