04 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

İsm-i Vehhab üzerine


A+ | A-

İzmir’den okuyucumuz: “Vehhab ismini kısaca tanıtır mısınız?”

Cenâb-ı Allah, Vehhab’dır. Yani kullarına cömertçe veren, mahlûkatının her ihtiyacını umulmadık yerlerden bedelsiz ihsan eden, her isteyene karşılıksız, bol, bereketle ve cömertçe ikram edendir. Cenâb-ı Hak hastaya şifa, dertliye devâ verir, musîbete düşene âfiyet hibe eder, dalâlette olana hidayet lütfeder, her duâ edenin dileklerini, hikmeti mucibince yerine getirir.

Cenâb-ı Hak, Kur’ân’da: “Yoksa Aziz ve Vehhâb olan Rabb’inin rahmet hazîneleri onların yanında mıdır?”1 buyurur. Bir diğer âyette Hazret-i Süleyman’ın (as) şu dileği nakledilir: “Rabb’im, bana mağfiret et. Bana benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümrânlık hîbe et (ver). Şüphesiz Sen Vehhâb’sın’ demişti”.2 Şu âyette, duâ lâfzı içinde Vehhâb ismi de zikredilir: “Rabbimiz! Bize hidâyet lütfettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Katından bize rahmet hîbe et (ver). Muhakkak Sen Vehhâb’sın.”3

Üstad Bedîüzzaman Hazretlerine göre, insan kendisine hayatı veren Allah’ı tanımalı, O’nun bütün kâinatın hâkimi olduğunu bilmeli, varlığına ve birliğine şehâdette bulunmalı, isimlerinin bütün kâinattaki cilvelerini tefekkür etmeli, ubûdiyetini hiçbir zaman eksik etmemelidir. Bunlar insan hayatının en mühim gayeleridir. Bu gayeleri insan, kendi hayatına verilen cüz’î ilim, küçücük kudret ve azıcık irade gibi mikro ölçüdeki sıfat ve hallerini, Cenâb-ı Hakk’ın mutlak, nihayetsiz ve kâmil sıfatlarına ve mukaddes şuûnâtına birebir ölçü ve mukayese yapmak sûretiyle kavrayabilir. Meselâ küçücük gücüyle, iradesiyle ve bilgisiyle evini bina eden adam, kâinatı halk eden Cenâb-ı Allah’ın nihayetsiz kudretini, küllî iradesini ve sonsuz ilmini kolaylıkla idrak eder. Başkalarına cömertçe vermeyi ve ihsan etmeyi seven insan, Cenâb-ı Hakk’ın bütün kâinatın üstündeki Vehhâb ismini anlamakta güçlük çekmez.4

Üstad Saîd Nursî’ye göre, maddî-manevî leziz nimetlerini ihsan eden, her istediğini ikram eden, her dilediğini hîbe eden Cenâb-ı Hakk’a karşı insan; fiiliyle, hâliyle, sözüyle ve hattâ bütün duygularıyla şükür ve hamd ü senâsını eksik etmemelidir. Gani-i Mutlak olan Cenâb-ı Allah’ın, sonsuz bir cömertlikle nihâyetsiz servetini ve hazînelerini insanın önüne serdiğinde şüphe yoktur. Öyleyse insan tazim ve senâ içinde, fakrını ve aczini tam hissederek Cenâb-ı Hak’tan hem istemeli, hem de O’na şükretmelidir.5

Yeryüzünün bütün sâkinleriyle, Hâlık’ının Vâcib’ül-Vücud ve Vehhâb-ı Rezzâk olduğuna şehâdet ettiğini beyan eden Üstad Hazretleri, dört yüz bin muhtelif bitki ve hayvan türlerine hayatî önemi haiz bulunan ayrı ayrı cihazların ve duyguların verilmesinin ve hiçbirinin hiçbir zaman ihmâl edilmemesinin, Cenâb-ı Hakk’ın Rubûbiyetinin haşmetine ve kudretinin her şeye yetiştiğine delâlet ettiğini kaydeder.

Bedîüzzaman’a göre, hadsiz canlıların rızıklarının, vakti vaktine kuru ve basit bir topraktan rahîmâne ve kerimane verilmesi, Allah Teâlâ’nın rahmetinin her şeye şümulünü ve hâkimiyetinin her şeye ihatasını gösterir.6 Öyle ki, biz fakîriz, Cenâb-ı Hak ise Ganî-i Mutlak’tır. Fakrımızın eline, elimizin yetişmediği bir gınâ ve zenginlik verilmektedir. Veren, Ganî olan, sonsuz zengin olan Cenâb-ı Hak’tan başkası değildir. Nimetlerini ihsan eden, arzu ettiklerimizi hîbe eden ve dualarımıza cevap veren Cenâb-ı Hak’tır. Çünkü biz istiyoruz; istedikçe arzularımızın yerine geldiğini görüyoruz.7 Biz dua ediyoruz, mağfiret talep ediyoruz; Vehhâb olan Cenâb-ı Hak günahlarımızı bağışlıyor; günahlarımızın yerine bize hidâyet, sevap, fazîlet ve feyiz lütfediyor.8

Dipnotlar:

1- Sâd Sûresi: 9.

2- Sâd Sûresi: 35.

3- Âl-i İmrân Sûresi: 8.

4- Sözler, s. 118.

5- Sözler, s. 298.

6- Lem’alar, s. 353.

7- Mektûbât, s. 234.

8- Mesnevî-i Nûriye, s. 113.

04.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (03.02.2010) - Asâ-yı Mûsâ üzerine

  (02.02.2010) - Kâinatı kuşatan kanunlarSÜLEYMAN KÖSMENE

  (01.02.2010) - Levh-i Mahv ve Levh-i Mahfuz

  (31.01.2010) - Otuzuncu Söz üzerine-3

  (30.01.2010) - Otuzuncu Söz üzerine - 2

  (28.01.2010) - Ateşin mertebeleri

  (27.01.2010) - Bir beka penceresi: “Yirmi Altıncı Pencere”

  (26.01.2010) - İnsanlığın imtihanı: Haiti Depremi

  (25.01.2010) - Mânâ ile bütünleşen kelimeler

  (24.01.2010) - Tasarrufun devam etmesi üzerine (2)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl