Ecnebileri ürküten mevzûlardan birisi de, Kur’ân’daki savaş âyetleridir.
Avrupa’nın Haçlı seferleri başlattığı ve Ortaçağ’da sürdürdüğü savaş, barbarlık ve vahşet devrini tarihe bırakalım. Bugün dünyanın, 68 bölgesinde sıcak savaş ve çatışma yaşanmaktadır. Bunların hangisini lüks hayat sürmek için Müslümanlar çıkardı, hangisinin silâh ve malzemelerini Müslümanlar üretti, hangisini kasalarını doldurmak için sattı? Mazlûm ve mâsûm yine Müslümanlar!
“Kutsal Savaşlar” ve “Tanrı’nın Tarihi” başlıklı kitapların yazarı, eski bir rahibe olan İngiliz akademisyenlerinden Karen Armstrong, II. Avrupa’nın bu yaklaşımını, Avrupa’daki İslâm düşmanlığının tarihi, Haçlılar dönemine kadar uzandığını söyleler. Dinî bağnazlık her yerde korkunç biçimlere bürünmüştür. Ama eğer şiddetin ölçüsü, derecesi de önemli ise, radikal İslamcıların son yirmi yılda İran’da, Cezayir’de, Mısır’da, Sudan’da, Afganistan’da, Türkiye’de ve başka yerlerde işledikleri cinayetler, tarihte Hıristiyanlık adına yapılan katliamlar, sergilenen vahşet yanında çocuk oyuncağı gibi kalır... Ne din savaşları, ne Protestan katliamları, ne Yahudi kıyımları ve Soykırım’ı, ne de Engizisyon İslam’dan kaynaklandı.1
Savaş sebeplerini ve hukukunu açıklamadan önce, İslâmın kelime mânâsının, “emniyet, teslimiyet ve barış” olduğunu tekrar vurgulayalım. Ve, Şeriat-ı garra zemine nüzûl etti; ta ki, zeminin yüzünü temiz ve insanın yüzünü ak etsin, şu insaniyetten siyah lekesini izale etsin; hem de, izale etti”2 ve emniyet ile barışı getirdi. Yeryüzünü bir mescid, Mekke’yi bir mihrab, Medine’yi bir minber, mü’min ise, bir zakir yaptı. Müslümanları, başta nefisleri, yakınları ile en güzel şekilde cihad etmeyi, yâni kendilerini ıslâh edip mükemmel bir ahlâk kazanmayı, başkalarına da yalnız en güzel şekilde tebliğ etmeyi tavsiye etti. Daha önce bu hususları detaylı olarak ele aldığımızdan burada, bu kadarla iktifa ediyoruz.
Dipnotlar:
1-Şahin Alpay, Milliyet, 3 Şubat 2000;
2-Bediüzzaman, Münâzârât, s. 37;