"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oğlumla konuşmalar (1)

Ali HAKKOYMAZ
23 Ağustos 2020, Pazar
Sevgili Oğlum,

Sabahı es geçmeyesin; koklayasın. Şehrin telâşesine kendini kaptırıp kaybolmayasın. Kumruların sabah seslerine kulak veresin. Bu (serinliğin) serinliğini içine çekesin.

Sabah; kahvaltında mutlaka olsun. 

Sabah, fırından yeni çıkmış çıtır simit gibidir; dikkatini çabuk tut; o çıtırlık geçmeden sabahla haşir neşir ol. Çocukluğa, gençliğe benzer bu, sabah; acelecidir; ne zaman gelir ne zaman gider; bilemezsin; uyanık olmalısın. Kuşların kanatlarına binip birazdan yola çıkacak; ne yapacaksan yap; henüz gözlerin “sabahken.” 

*

Sevgili Oğlum,

Öyle değil mi oğlum! Kendine bile yakın ol(a)mayan... sana yakın olabilir mi?!...

*

Sevgili Oğlum,

Ah, oğlum ah! Yine zor bir soru soruyorsun. Güçsüzlük nedir, diye... Düşündüm de güçlülerin zayıfları ezmesi; güçsüzlüğün, âcizliğin, zavallılığın ta kendisi...

*

NE DERSİN OĞLUM?

Bütün dünya senin...

Denizler, dağlar, yollar...

Dünya tek devlet...

Başkan da sen...

Bütün okullardan diplomalısın.

Şan, şöhret, servet...

Sağlık, saadet, muhabbet...

Ömrün yüz sene, beş yüz sene, bin sene...

Nasıl; beğendin mi?

Emrinde hizmetçiler, ha!

Ne istersen daha, daha...

Ne var ki ölüm bekliyor kapıda.

Mevsimler gibisin sen de...

Rüzgâr gibi uçarı...

Sular gibi duran, çağlayan...

Hem gülen hem ağlayan...

Unutmadan: Ümidin kapısı hep açık...

Zindan geceler sabaha açılır.

Uzaklarda aradığın; içinde...

Kalbinde sonsuzluğun nabzı vurur.

Ölümü demese miydim?

Keyfini kaçırdım durup dururken.

Sevgili Oğlum, insan hırslıdır;

Neylersin ki dünya sınırlıdır.

Tapular yırtılır, kapılar çürür.

Paslanır bir köşede zaman...

Saatler ayrılığa yürür.

Ne dersin oğlum?

*

Sevgili Oğlum,

“Sevdiğimi demez isem;

Sevmek derdi boğar beni.” diyor, Yunus Emre. Ne güzel; diyebilmişsin sen! Ya biz; öylesine çok boğuluyoruz ki! Bu sırrı söyle Yunus; nedir bunun kolayı?!... Önce; sevmek nedir, ha?!... Sevmek baş tacı oğlum!

*

Sevgili Oğlum,

Hak etmediğin paraya el sürme; koltuğa oturma! Aman oğlum!

*

Sevgili Oğlum,

Her köye üniversite açmakla medeniyet gelir zannettik! Medeniyet, üniversiteye gitmeden nasıl Yunus olunur; onu bilmekti.

*

Sevgili Oğlum,

Dünya bir cinnetin eşiğinde...

Bâri bu sabah uyan!

*

Sevgili Oğlum,

Ağlamak... zor iş...

Mevsimler bunca gülerken... 

Gencim; vakit daha erken! 

Zor iş... gün sönerken...

Akşam inerken... 

Apansız yıldız yağmuruna tutulurken... 

Kolay mı ağlamak! 

İstasyondasın, elinde mendil...

Çalar kampana, çalar zil.

Gözyaşları yağmura mukabil;

Kolay mı ağlamak!

Zor iş... unutup kahkahasını dünyanın,

Dünya olmuşken dört yanın...

Ciddiye alıp şakasını dünyanın...

Kolay mı ağla/mak!

*

Sevgili Oğlum,

Sana zor bir soru sorayım da biraz düşün: “İnsanlık kaybederse; ne kazanır?”

Okunma Sayısı: 1762
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı