Ülkemi soruyorsan… Şiir…
Dağları, denizleri, ovaları…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Sevmek mi; âşığım âşık…
Havası, suyu bir başka…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Nere gitsem; hah, buldum, diyorum.
Burda eyleşirim bir ömür.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Derdime derman oluyor; Üsküdar’a varsam.
Mihrimah ve Valide Sultan’dan ezanlar…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Sorup durma; yok işte; nicedir yok!
Açsam bile tok gibi gezerim de…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Gel binelim seninle Fenerbahçe vapuruna.
Hayran olalım İstanbul’un mütevazı gururuna.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Haybatçı martılara simitler fırlatalım.
Bir çocuk gibi unutalım zamanları.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Galata Kulesi dersen; Kız Kulesi’ne âşık…
Kız Kulesi’nin saçları âşıklarına dolaşık…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Gözlerime bak; anlarsın.
Bir burukluk var üstümde.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Sıcak ekmeğin içine sadeyağ…
Pastırma, sucuk mu dedin?
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Kışı var; ya derviş ya gelin kız…
Gel seni Erciyes’e götüreyim.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Onu sen de biliyorsun.
Yutkunduğundan anlıyorum; gizleme.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Uludağ’a gidelim istersen.
Bolu Dağlarında çamları dinle.
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Köyleri unutulsa da yolları pırıl pırıl…
Çocuklarının gözleri ateş yankısı…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
Dedim ya ülkem şiir ve masal diyarı…
Koca âşıkları var: Yunus, karac’oğlan, Mevlana…
Yalnız… Bir şey var; o yok!
O yok nedir; bildin mi?
Doyasıya güldün mü bu topraklarda?
O yok; gelecek yakında.
Pencerelerde, kapılarda bekle.
Güzel şeyler olacak…
İğdeler bu bahar da çiçekte…