Mizahın merkezine, Çedile Haber Merkezi’ne hoş geldiniz. Bugün de asparagas olduğundan şüphelenilen bazı haberleri, elde edilen bir şey var mı, renk değişimi var mı diye bakmak için çamaşır suyunun içerisine bastıracağız. Bu yöntemi sayın Tarım ve Orman Bakanımız Pakdemirli’den öğrendik. Kendisi de tavuk etlerine aynı yöntemi uygulayarak bazı hain ve inatçı lekeleri söküp attı. Sahte gıda söz konusu bile değil arkadaşlar. Dilerseniz siz de etrafınızda sahte olduğundan şüphelendiğiniz ne kadar şey varsa çamaşır suyuna bandırın ve farkı gözlerinizle görün. Ben derhal dostlarımı daldırıp çıkartarak başlayacağım deneye. Kim dostmuş kim düşmanmış bilelim değil mi? Sararma bozarma yapanlar hooop direk kapı dışarı. Ay bu saatten sonra vallahi kimseye yalandan gülemem. 

TUTTURACAK USTA VARSA BRAVO

Şurada üniversitede 4. yılımın son dönemine başlamış bulunuyorum. Bir tane bile arkadaşım olmadan bitiriyorum bu okulu. Öyle ki “Aman şimdi bu yazımı okurlar, ayıp olur, alınırlar” diyeceğim bir kişi bile yok. Kimsenin yüzüne çıkarlarımız doğrultusunda gülmedik. Bize gülenler çok oldu, ama notlarımızı verip “başımın gözümün sadâkası olsun” dedik. İşte biz de böyle bir Sivaslıyız. Gerekirse teneffüslerde tek başımıza koridorda oturup kendi kendimize konuşur deli damgası yeriz. Neyse biz haberimize geri dönelim, Sn.  Pakdemirli sahte gıdalara ilişkin çıkan haberlerin çoğunun yalan olduğunu şu sözleriyle ifade etti; “Çayda boya, kaşar peynirde patates, dönerde çamaşır suyu... Bunların yüzde 90’ı yalan. Kaşar peynirinin içerisine patatesi tutturamazsınız. Tutturacak usta varsa bravo.”

Demek ki bir noktada peynire patates karıştırmak denenmiş ki tutmadığı anlaşılmış. Valla benim açımdan bir sakıncası yok. Ben patatesin her türlüsünü çok severim. Karşınızda kumpirine patates salatası koyduran bir patates hastası var. Yapılabiliyorsa cidden yapılsın böyle bir şey, ben alırım. 100 % kaşar peyniri olmadığı için fiyatı da daha ucuz olur. Oooh harika. Da bu çamaşır sulu tavuk meselesini ben de anlamadım. Gelin haberin devamını okuyalım sizlerle. Pakdemirli çamaşır suyuyla yıkanan dönerlerle ilgili yapılan habere ilişkin “Geçen gün bir haber çıktı. ‘Dönerde çamaşır suyu’ diye. Cumhurbaşkanımız da beni aradı. ‘Bu ne?’ dedi. ‘Benim bildiğim kadarıyla dönerde çamaşır suyundan bir şey elde edilmez ama ben yine de bakayım’ dedim. Gıda Kontrol Genel Müdürümüz, bu haberi yapan arkadaşı aradı. Adam özür diledi. ‘Sen Türkiye’de bu haberi yaydın. Yaydığına göre bildiğin, neresi varsa söyle, ekiplerimiz hazır. Baskın düzenleyeceğiz’ dedik. ‘Yok hayır’ dedi. Bir yandan da ben, makamda tavuk etlerini çamaşır suyunun içerisine bastırdım, ne olacak diye deniyorum. Elde edilen bir şey var mı, renk değişimi var mı diye baktık. Söz konusu değil. Bu haberi, yayanlar rulo döner üreticileri. Bunlar hazır döner üretiyorlar. İsteniyor ki Türkiye’de bütün döner büfeleri, hazır döner satın alsınlar, yerinden hazırlama yapmasınlar.” ifadelerini kullandı. 

MÜGE ANLI

Şimdi bu haberin satır aralarını okumak bence çok önemli. Müge Anlı izleye izleye iyice her olaya şüpheli yaklaşmaya başladım. Bir anlamda bana sorgulayıcı bir bakış açısı kattı diyebiliriz. Meselâ gelin, rulo döner üreticilerinin bu haberi yerinde döner hazırlayan döner büfelerine karşı yaydığı kısmını ele alalım. Bu çok bilindik bir suçlu bulma metodudur. Ortada bir fiil varsa ilk önce bu fiilin kimlerin işine yarayacağına bakılır. Sarı taksi-Uber meselesini de örnek olarak kullanabiliriz. Uber’lerin yaygın olarak kullanılması kimlerin işine gelmemişti, sarı taksilerin. Ve ne yapıp edip Uber’i kapattırdılar. Bu süreçte ortaya atılan iddiaların ve karalamaların haddi hesabı yok. Valla Uber benim babamın oğlu değil, kimsenin tarafını tutmuyorum. Ama olup bitenler ortada. Zaten ben tavuk döner de sevmem, yine benimle bir alâkası yok. Ama ortada tavuklara atılan bir iftira varsa, hemen hemen herkes, Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere ‘Bu ne?’ diyor ve gözler rulo döner üreticilerine dönüyor. Ayrıca buradan şunu da anlayabiliriz ki, Cumhurbaşkanımız basında yer alan tüm haberlerin yakından takipçisi. Rabia Naz cinayetiyle ilgili gelişmeler oldukça da Adalet Bakanı’nı arayıp ‘Bu ne?’ dediğini buradan anlamış oluyoruz. 

MAHİR KAYNAK METODU

Neticede, araştırma ve geliştirme çalışmalarını bu “kimin işine gelir” ya da “kimin işine gelmez” metoduyla yürütebileceğimizi anladık bence. Hepimizin malûmu ki bir sacın dengede durabilmesi için üç ayak gerekir. Bu sac ayaklarından biri bile yoksa, denge kurulamaz ve yufkalar pişemez. Yufkaların selameti için sac ayağının araştırılması ve bulunması gerekiyor, ama birileri buna engel oluyorsa, diyebiliriz ki üçüncü sac ayağının araştırılması hazır yufkacıların işine gelmiyordur. Bir zamanlar el açması yufkaları kendi raflarında satan marketler, şimdi bu ayağın araştırılmasını bile istemiyorsa, polis önce markete baskın yapar ben size söyleyeyim. Yayın yasağı kalktıktan hemen sonra da haftaiçi her sabah Müge Anlı’da izleriz. Haftaya da et dönerleri ve çiftlik ineklerini çamaşır suyuna batıracağız. O zamana kadar, esen kalın!