"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla’ya yolculuk

10 Ocak 2016, Pazar
Barla, Isparta ili, Eğirdir ilçesine bağlı, Eğridir’in 25 km kuzeybatısında, Eğirdir Gölü’ne 18 km kıyı şeridi olan, 3.052 nüfuslu bir yerleşim yeri.

Bu kendisi küçük, ama İslâm âleminin imanî dertlerine en güzel dermanları sunan âlimi, sekiz buçuk sene bağrında taşıması ile şereflenen bir kasaba. Bediüzzaman Said Nursî’nin (ra) kendisinden sonra gelenlere gül bahçesi bırakmak için, burada kalemine sarılması, bizim Yalova’dan Isparta’ya yollara düşme sebebimiz oluyor.

Isparta’ya varınca Risale-i Nur’un muhabbeti ile gönlü hemhal olmuş bir dost muhabbeti karşılıyor bizi. Gözlerine, dillerine oturmuş muhabbetin sıcaklığıyla ısınırken içimiz, bize eşlik eden çayla demleniyor sohbetimiz.

Dost muhabbetinden ayrılıp, dağların zirvesine kümelenmiş sis örtüsünü seyrede seyrede Barla’ya varıyoruz. Gece geç saat olmasına rağmen mütebessim çehresine hiçbir gölge düşmeden karşılıyor bizi tesis görevlisi ve geceyi geçireceğimiz odalara yönlendiriyor bizi. 

Göl kenarındaki camide sabah namazına çağıran müezzinin sesiyle uyanıyoruz. Güneş Eğirdir Gölü’nün suları ile vuslatını giderirken, göl kenarında sabah kahvaltısını yapıyoruz. Misafirlerini serin bakışları ile karşılayan göle ve uzaktaki başı sisli dağlara uzun uzun bakıyoruz. 

Bir yanımız yeşil, bir yanımız mavi, bir Allah dostunu sekiz buçuk sene misafir eden Barla’yı gezmeye başlıyoruz. Sakin bir Anadolu kasabası beklerken, karşımıza Anadolu’nun her yanından Üstadlarının yaşadığı yerleri görmek için gelen yüzlerce insanla karşılaşıyoruz. 

Sürgünde gözaltında tutulduğu evine doğru ilerlediğimizde, sokaklar o zamanın dokusuna bürünüyor. Evine varınca; iki katlı, iki odalı mütevazı bir köy odası karşılıyor bizi. Evin önünde bir çınar ağacı, ağacın üzerinde Said Nursî Hazretlerinin zaman zaman çıkıp eserlerini yazdığı sayvanı görüyoruz. 

Çınar ağacının hemen yanında bulunan çeşme mahzun gönülleri ferahlatıyor. Evin çevresinde küçük mekânlara açılmış dükkânlar, Barla’ya gelenlere Barla hatırası eşyalar satıyor. Gül memleketinde gül adına ne varsa bu küçük mekânlarda bulmak mümkün. 

Said Nursi’nin kaldığı bu evde onun adına rastlayacağımız tek şey binlerce insanın imanına vesile olacak Risale-i Nur Külliyatı olarak adlandırılan eserleri.

Said Nursi’nin (ra) Barla’da kaldığı bu evin hemen aşağısında “Cennet Bahçesi” olarak adlandırılan bir bahçe var. Bahçe ülkenin her yöresinden talebelerin getirdiği ağaçlar dikilerek oluşturulmuş. Burada yazılan “Cennet Bahsi’ni” okuyarak yeşilin bir tonunu da biz ekliyoruz bahçeye.

Sürgün; bazıları için hayatın kararması, tükenme, bunalım olurken, Said Nursî Hazretleri için kalemine sarılıp ışığını kaybeden yüreklere nur huzmeleri serptiği bir ilham kaynağı olmuş. Barla’ya gelmişken Üstad’a hizmet etmiş, yanında talebelik yapmış, Üstadın tabiri ile cefakâr, vefakâr dostlarının mezarlarını da ziyaret ediyoruz. 

Uzaktan Eğirdir Gölü’ne bakan Barla Mezarlığı’nda Üstada hizmet etmiş kimseler mezarlığın göle bakan tarafına defnedilmişler. Said Nursî’nin de burada bir yere defnedilmek isteği olmuş ancak mezarının bilinmemesini de vasiyet etmiş. Biz de vasiyetine saygı gösterip, Eğirdir Gölü’ne uzaktan bakıp, ötelere Fatihalar gönderiyoruz. Alabildiğine şaşaalı mezarları içinde kirli günahları ile yatan nice Nemrutları, Firavunları hatırlayıp olmayan bir mezar taşına not düşüyoruz. 

Tefekkür Tepesi; Çam Dağı

Yolumuza devam ediyoruz. Barla’ya yaya yürüyüşüyle dört saat çeken Çam Dağı’nın yolunu tutuyoruz. Bir kısmını yaya yürüdüğümüz bu yol Eğirdir Gölü’nden yaklaşık 13 km. Dağın zirvesine çıkıyoruz. Her tarafta yüzümüzü okşayan ılık bir çam kokusu var. Karşı tepeler hâlâ sisli. Yağmurlu; rahmetli, bereketli bir yolculuk. 

Çam Dağı’nın bu muhteşem seyrini görünce, Üstadın eserlerinde verdiği örnekler yerli yerine oturuyor ve mânası daha bir derine iniyor içlerimizde. Üstad’ın tefekkür ederken üzerine çıktığı meşhur katran ağacını arıyor gözlerimiz. görüyoruz. Bir kış günü bilinmeyen kişiler tarafından özellikle kesilmiş Katran Ağacının hayali ile karşılaşıyor gözlerimiz. O civarda o ağaçtan başka katran ağacı olmaması dikkatimizi çekiyor.

Yeniden Isparta

Bir gece daha gönül dostları ile konakladığımız tesisimizden ayrılıp, Bediüzzaman’ın Isparta’da kaldığı evi de ziyaret edip Allahaısmarladık demek üzere yeniden Isparta yollarına düşüyoruz.

Isparta kaldığı iki katlı evi müze haline getirilmiş. Geride bıraktıklarına baktığımızda Dünya adına hiçbir şeyi olmadığını görüyoruz. Yamalı elbiseler, çaydanlık, ibrik, demir bir somya, çorap, yorgan ve el yazması eserlerinden başka bir şey yok. Hizmet için kullandığı arabası Üstadına duyduğu özlemle büründüğü sessizliğiyle hâlâ garajda bekliyor. 

Sessizce bekleyişinin büyüsünü bozmadan, arka camından bize bakar gibi tahayyül ettiğimiz Üstad’a el salladıktan sonra “Allahaısmarladık” deyip, güller şehrine emanet bırakıp geri dönüş yolculuğuna başlıyoruz.

BURAK KÜÇÜK

Okunma Sayısı: 1067
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı