Her şeyi ellerinden alınıp bir kış günü sokağa atılan bir avuç insan...
Çizgisinden asla taviz vermeden Nur’un hizmetine devam etmek isteyen bu bir avuç insan yeniden toparlanıp kısa bir zamanda yeni bir hamle ile işe koyularak Yeni Asya bayrağını göndere dikti.
Çünkü onlar reaksiyoner değil, aksiyonerdiler. Fakat çok sıkıntı çektiler, çok ağır bedeller ödediler. Onlar ümmet-i Muhammed’i (asm) darüsselâma çıkaran geminin hademeleriydiler.
Yasaklanan gölün suyundan içmediler. Haydar Ağa demediler, kimsenin elini öpmediler. Haydo da demediler ve kimseyi haksız yere kötülemediler. İfrat ve tefritten içtinap edip ‘Haydar’ dediler ve vasatı tercih ettiler.
Müteahhit olmadılar, “herşeye müsait” de olmadılar. Onların holdingleri, fabrikaları, kanalları yok ve kimsenin çanağını temizlemiyorlar. Onlar Üstadın “Dahilde kılıç kullanılmaz” ikazına uyup müsbet hareketi hep tavsiye ettiler. Din adına siyaset yapmanın zararları için uyardılar.
Onlar Demokrattır, hürriyet ve adaletten yanadır. Tek adam sultasına karşı istişareyi ve ortak aklı savunurlar. Halkın iradesiyle gelen hükümetlerin müsbet icraatlarını destekler, yanlışları için ikaz ederler. Kimseye dalkavukluk etmezler.
İstiğna düsturunu uygular, kimsenin gölgesi altına girmeden hizmet ederler. Oraya buraya sapmadan, dosdoğru sırat-ı müstakimde emin adımlarla yollarına devam ederler.
Onlarda ‘ben’ yok ‘biz’ var. Şahsı değil şahs-ı manevîyi esas alırlar. Onlarda meşveret hakimdir. Onlara kimse hükmedemez, diz çöktüremez. Onlar inayet altındadırlar.
Onların üzerinde Allah’ın (cc) inayeti, Resulullah’ın (asm) şefaati var. Onların modeli Sahabeler. Onlarda Hz. Ebubekir’in sadâkati, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın takvası, Hz. Ali’nin şecaati, Hz. Hasan’ın feragatı, Hz. Hüseyin’in metaneti var. Aka kara, karaya ak demezler. Haram lokma yemezler.
Onlar gönüldaşlarını hayal kırıklığına uğratmadılar. Üstadlarının çizgisinden sapmadılar, savrulmadılar, ihtiras ateşinde kavrulmadılar. Yılmadılar, yorulmadılar. Bir an bile boş durmadılar. Vazifemiz hizmettir dediler.
Onlar aldatmazlar, aldanmazlar, aldatılmazlar. Onlar kemiyette değil, keyfiyettedirler. Nazda değil, niyazdadırlar. Nur’un penceresinden hikmetle bakarlar. Kızgın çöllerde susamış gönüllere ırmaklar gibi akarlar.
Onlar bir dane-i hakikatle harmanlar dolusu yalanları yakarlar. Mü’mine karşı müşfiktirler, zalime ise asla boyun eğmezler. Onlar muhabbet fedaileridir. Kimseye kötülük etmez, kin gütmezler. İşte bunun için herkes Yeni Asya okusun diyoruz.
Yeni Asya’m! Elimsin, dilimsin, gözümsün, gözümün nuru, gönlümün sürurusun. Onurumsun.
52. yılına girmeye hazırlanırken bu çizgide yolun açık olsun.