ÖNSÖZ: Temel insan haklarıyla ilgili ilk metin, Hz. Muhammed’in (asm) bundan bin dört yüz küsûr sene evvel sahabe topluluğuna hitaben ifade etmiş olduğu Vedâ Hutbesidir. O tarihten bin üç yüz küsûr sene sonra (10 Aralık 1948) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirisini kabul edilen metin, Vedâ Hutbesi ile bazı benzerlikler gösteriyor. Bu noktadan bakıldığında, Vedâ Hutbesinin ilk insan hakları beyannâmesi olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Şimdi, günün tarihi itibariyle asıl konuya dönüyoruz.
*
Kâinatın Efendisi Resûl-i Ekrem (asm), Milâdî takvime göre 23 Şubat 632 senesindeki Vedâ Haccı esnasında meşhûr Vedâ Hutbesi’ni de irad etti.
Büyük kısmı Arafat düzlüğünde, bir kısmı da Mina ve Akabe gibi yerlerde gerçekleşen Vedâ Hutbesi’nin Hicrî tarihe göre karşılığı şöyledir: 9 Zilhicce, 10. sene, Cuma günü.
Peygamberimizin (asm) bu hutbesi son hac ziyaretinde vuku bulduğu için, bu hadise aynı zamanda “Vedâ Haccı” olarak da isimlendirilmiştir.
*
Her insanın, bilhassa her Müslümanın her an için ulaşıp okuyabileceği yerde bulundurması gereken “Vedâ Hutbesi”nin metni, hakikaten mükemmel mânada ortaya konulmuş bir “temel insan hakları beyannâmesi” hüviyetini taşıyor.
Bilvesile bu tarihî hadiseyi hatırlatmaya çalışırken, burada biraz da hutbenin muhtevasından söz etmek istiyoruz.
İşte, Vedâ Hutbesi’nde yer alan ve her insanın bilmesi, mümkün mertebe hayatına tatbik etmesi gereken birleştirici, kavuşturucu, kucaklayıcı, o kudsî ve bâkî hakikatlerden bir demet:
- İnsanların canları, malları ve ırz ve nâmusları mukaddes olup dokunulmazdır.
- Cahiliye adeti olan kan dâvâları tamamen kaldırılmıştır.
- Hiç kimse diğerinden üstün değildir. İslâm, ırkçılığı yasaklamıştır.
- Kimseye haksızlık yapmayın, zulme de boyun eğmeyin.
- Hiç kimse başkasının suçundan dolayı mes’ul tutulamaz.
Ve, bugün bütün insanlığın bir meselesi haline gelen “kadın hakları” ile ilgili tafsilli bölümden bir kesit:
- Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet edin. Bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin: Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, geleneklere uygun bir şekilde yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. Kadın hakları hususunda Allah’tan korkun ve onlara iyi davranın.
*
Hz. Muhammed (asm), Vedâ Hutbesinde ayrı çok mühim bir mesaj daha ileterek, bilhassa “iki şeyi emânet” olarak bıraktığını ifade etmiştir.
Bu emanetlerden biri Kitabullah olan Kur’ân-ı Azimüşşâdır. Diğer emanet ise, Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt’ten murad ise, Sünnet-i Seniyyedir.
Hutbe’de, bu iki emanete sahip çıkıldığı ve hayata tatbik edilmesi halinde, neticesinin kurtuluş, yani necat olacağı müjdesi veriliyor.
Evet, Kitabullah ve Sünnet-i Seniyye, her biri birer mukaddes emanet olduğu gibi, aynı zamanda şaşmaz ve şaşırtmaz bir pusula mahiyetini taşımakta, vazifesini görmektedir.