"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kızım Talât!

03 Kasım 2019, Pazar 00:39
Hepinize merhabalar çok sevgili Pazarola okurları!

Bir vize haftasında daha sizlerle beraberim! Benimle birlikle vizelerine ve sınavlarına çalışan bütün okurlarıma Allah zihin açıklığı versin diyorum. Sınavı olmayanlara da Allah zihin açıklığı versin. Keşke bu zihin açıklığı lavabo aç gibi bir şey olsa, önce paketi boşaltsak kulaklardan sonra da kaynar su ve bir anda pırıl pırıl olsak. Büyük resmi çok iyi görebilmeye başlasak hemen. Ya da büyük resmi oluşturan küçük resimleri fark etsek. Meselâ ben size hemen bir tane örnek vereyim. Yerli ve Millî üretime en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, müthiş bir haber Kars’ın Kağızman ilçesinden geldi. Bir elma üreticisi 7 bin adet ay yıldızlı elma üretmiş. Evet evet, yanlış duymadınız. Baya bildiğin üzerinde ay yıldız olan elmalar. Şimdi baktığın zaman size ufak bir ayrıntı gibi gelebilir, ama zihni yeterince açık olan insanlar için bu en büyük resme kadar giden bir ipucu. Elma İngilizce ne demek? Apple. Apple ise Amerikan menşeli bir marka değil mi? Evet öyle. İşte vatandaşımızın “Eeeey Trump! Sen kimsin? Bizim senin elmalarına ihtiyacımız yok! Biz kendi ay yıldızlı elmalarımızı kendimiz yetiştiririz!” deme şekli... 

Derhal elmalarınızı piyasadan geri çekin!

Tabi şimdi bu elmaların bir yetişme süreci var. Vatandaşımız üretime Trump’la aramızın limoni olduğu bir zamanda başlamış olabilir. Vermek istediği mesaj da çok kuvvetli hep birlikte gördük. Ama Trump’la bir dargın bir barışık durumumuzdan ötürü hafiften tedirgin edici bir yanı da var şimdi ne yalan söyleyeyim. Tam barışmışken bu haberi alıp şöyle bir tweet atabilir, “Derhal elmalarınızı piyasadan geri çekin, aptallık etmeyin, yoksa hepsini kurtlandırırım, daha önce yaptım.” Allah muhafaza... 

Bir başka “Allah muhafaza” dedirten açıklama da İyİ Parti Sözcüsü Sn. Ağıroğlu’ndan geldi. ABD Temsilciler Meclisi, Ermeni soykırımının yapıldığına dair bir takım tezleri kabul etmiş. Açıkçası bu haberin detaylarına çok da hakim değilim, başlı başına büyük bir akıl tutulması. Ve elbette asla kabul edilemez. İşte Sn. Ağıroğlu da tam bu noktaya parmak basmış ve çok çarpıcı bazı açıklamalarda bulunmuş. “Çocuklarımıza Enver, Cemal ve Talat ismini verme kararımızla buna mukabele ediyoruz. Eğer bu münasebetsizlik devam ederse tüm cihan bilsin ki kız çocuklarımızda dahil herkese Talat ismini veririz” demiş. Buradan ABD temsilciler heyetine sesleniyorum. Kork ve titre! 

Amerikan tarihi

Doğrusunu söylemek gerekirse ben kızımın adını Talat koyduğumu bir an için düşündüm ve korkudan tir tir titriyorum. Tarihteki en iyi pasip direniş olabilir. ABD’ye doğrudan ya da dolaylı ne gibi bir yaptırımı olabilir bu konuda pek bir fikrim yok maalesef. Ama gayet korkutucu bir tehdit olduğunda hemfikiriz bence. ABD ile bu “ne kavgam bitti ne sevdam” şeklinde ilerleyen ilişkilerimiz nereye varacak hiç bilmiyorum. İleri görüşlü bir insanımdır, ama o kadar ilerisini göremiyorum malesef. Siz görüyorsanız elden ele görüşlerimizi iletelim de herkes bilinçlensin. Geriye doğru gittiğimizde çok da eski bir ortak tarihimizin olmadığını görüyorum. Çekya’da iken Amerikan Kültür ve Tarihi dersi alıyordum. Çok sevdiğim bir hocası vardı. Derse terlikle gelirdi. Kış günü. Her neyse konumuz bu değil. Üstelik terlikler plastik tuvalet terliğiydi. Neyse herkesin kıyafet seçimlerine biz karışamayız, saygı duyuyorum. Kendisi ilk hafta derse başlarken şöyle söylemişti. “Arkadaşlar burada sizinle 10 hafta boyunca Amerikan Kültür ve Tarihini inceleyeceğiz. Tam bu noktada ‘hangi tarih?’ diyebilirsiniz. Katılıyorum. Ortada incelenecek bir tarih yok” demişti. Dersimiz de 10 hafta civarı sürmüştü. Hatta ben Amerika’nın çökmeye başlayan sosyal hayatını konu alan bir kitap incelemesi yazıp A almıştım. Ah ne günlerdi... Her neyse, yanlış anlaşılmasın burada Amerika’nın tarihini yok saymıyorum. Sadece yeri gelmişken hocamın bir sözünü ilettim o kadar. 

HAMZA NE DER?

Hazır yeri gelmişken son bir anımı paylaşmak istiyorum sizinle. Günlerden bir gün erkek kardeşim Hamza henüz 3 ya da 4 yaşlarındayken (tam olarak emin değilim, çok hızlı büyüyorlar hiç anlayamıyor insan) Dünya’nın ne kadar büyük olduğu hakkında hasbihal ediyorduk. Konu döndü dolaştı Amerika kıt’asının nerede olduğuna geldi. Hamza da dedi ki “Türkiye’de” Yok, olur mu? Yapma, etme! Ankara’yla karıştırıyorsundur sen! Ne dedimse dinletemedim. Bir türlü kabul etmiyor, inatla Amerika Türkiye’nin içinde diyor. Daha sonra ağlamaya da başladı üstelik. Ben biraz daha üsteleyince fark ettik ki Hamza dünyayı Türkiye’den ibaret sanıyormuş. Dünyadaki bütün kıt’alar Türkiye, diğer bütün ülkeleri de kapsıyor, böylece Amerika da Türkiye’nin içinde oluyor. Müthiş orijinal bir Türk bakış açısı yakalamış doğrusu. Bu vesileyle buradan Hamza’ya selâm yollamak istiyorum. Yazılarımda ondan bahsettiğim zaman artık ünlü olduğunu düşünerek çok seviniyor da, yavrum. Kendisinin henüz bir sosyal medya hesabı olmadığı için reklâm veremiyorum... 

Bir sonraki hafta görüşmek üzere, hoşçakalın! 

Okunma Sayısı: 1202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı