"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cenâb-ı Hakk’ın isim, sıfat, fiil ve şuunatı

Şeyma TÜRKAN
08 Eylül 2016, Perşembe
Rahmaniyet, rahîmiyet, hakimiyet, âdiliyet gibi tabirler, Cenâb-ı Hakk’ın hem isim, hem fiil, hem sıfat, hem şe’nlerine işaret ederler.” 4. Şuâ’da yer alan bu tabirleri nasıl anlamalıyız.

İnsan, Rabbini tanımak ve O’na kul olmak için yaratıldığından; mahiyetindeki teçhizat, Allah’ı tanımasına yardımcı olacak nevde yaratılmıştır. İnsan kendisindeki sıfat ve fiillerle Rabbinin kâinatta cereyan eden şen, sıfat, fiil ve esmalarını bir derece fehmedebilir.

Meselâ, insandaki merhamet duygusu; evlâdına, kardeşine şefkat kanadıyla yaklaşmasına, iyilik yapmasına vesile oluyor. Kişi yaptığı iyilik ve ihsanlarla merhametli sıfatına haiz olduğu gibi bu sıfatla yaklaştığı olaylarda yaptığı yardımlarla ortaya koyduğu güzellikler o sıfatın fiile dönüşmüş halini meydana getiriyor. Veya ikram etmek fiilini ele alalım, ikram fiilini gerçekleştiren mükrim ismini alması gibi, ikram edici olma hali ise sıfat, kişinin ikram etme hali ise şendir denilebilir. Bu örneklerden yola çıkarak Rabbimizin rahmaniyeti, rahimiyeti (merhamet edici) veya rezzakkiyatını (rızık verici) ele alırsak bunları onun mukaddes şuunatı olarak değerlendirebiliriz. Cenâb-ı Hak bu şuunatıyla mahlûkata rızık veren sıfatını gösterdiği gibi dilediğinde bu sıfatı icra etmesiyle de Rezzak esmasının fiiliyat halinde tecellisini göstermektedir. Rabbimizin adiliyeti üzerine konuştuğumuzda ise adil olma hali şuunatının, adaletini göstermesi fiiliyatının, bu fiilin kâinatta cereyanı ise Adil esmasının tecellisidir diyebiliriz. 

Evet, şu kâinattaki bütün eserler, mahlûklar varlıklarıyla Rabbimizin isim, sıfat, fiil ve şuunatını haber veriyor. Hem kâinattaki bütün varlıklarda görülen ayrı ayrı güzellik ve kemalat ve yine kâinat çapında görülen o düzenli sistemli işleyiş bu kâinat sahibinin esma, sıfat ve şenlerini bildirirken Sani’-i Zülcelâl’in kendine has kudsî ve fevkalâde olan cemal, kemal ve ihsanına delâlet ediyor. Ve hallâkıyetine şehadet ediyor.

Netice-i kelâm; kâinat kitabının manasından idrak ettiği tefekküri mahsulat ile bu eserlerin kâtibinin eserdeki tecellisini fark edebilen insan, eserden müessire geçerek Kur’ân’dan tereşşuh eden yüksek manalara haiz olabilmekte ve de kalbinde hasıl olan imanî şuurla ulvî lezzetlerle kendindeki hakikat-i insanın manasına ve umum ahval, ef’al ve amaldeki gölgelerden sıyrılıp hâkimiyetin sırrında yatan rububiyetin anlamlarına idrak boyutunda terakki edebilir.

Okunma Sayısı: 2447
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı

    En Çok Okunanlar