Haziran, herhalde yıllarca bu ayda karne alarak büyüdüğümüzden olsa gerek, ‘tatil’ ile en çok özdeşleştirdiğimiz biricik ayımız. Hem de bu sefer bütün o karne, final, staj telaşlarına bir de Bayramın denk gelmesinin kombine sevincini yaşıyoruz.
Genç Yorum Dergisi'nin internet sitesini incelemek için tıklayınız
Bizim Aile Dergisi'nin internet sitesini incelemek için tıklayınız
Köprü Dergisi'nin internet sitesini incelemek için tıklayınız
Can Kardeş Dergisi'nin internet sitesini incelemek için tıklayınız
Yazın, sıcakların da kendini iyiden iyiye hissettirdiği; gafletin, genişleyen damarlarımızda kol gezdiği ve boş vaktin kıymetinin genelde bilinmediği bir mevsim olması itibarıyla bu sayımız, lisan-ı haliyle ‘Aman dikkat!’’ diyerekten sizlerle buluşuyor.
Tatili, âtıl geçirip geçirmemek ise birazcık bizim tercihimiz. Elbette bütün o stresli okul döneminin ardından ‘’Bana karışmayın, ben bu yaz yatacağım kardeşim!’’ diyorsanız, evet haklısınız. Ama okul angaryasını, hiç olmazsa birkaç aylığına geride bıraktığımız bu vakti, ‘’hafta sonları erken kalkmak’’ nev’inden değerlendirmek isterseniz de her ay olduğu gibi bu ay da Genç Yorum ekibi, ılık esen bir yaz rüzgârı gibi sizleri karşılamaya hazır efendim:
• Editör yazısında Osman Yiğit; ‘Düşmanla tanışmak’ diyerek, küçükken herkesin aklına hutur eden bir sorudan yola çıkıp onu, yani şeytanı ve icraatlarını tanımanın lüzumundan bahsediyor.
• Hümeyra Titer ise ‘Kayan yıldızlar, taşlanan şeytanlar’ yazısında, iyilerle kötülerin mücadelesinin ‘’büyük resimdeki’’ karşılığından söz ediyor. Kalpteki ilhamla vesvesenin karşılaşmasından ta gökyüzündeki şerlerle hayırların çarpışmasına...
• Şebnem Zengin ‘Modern cahiliyede remy-i cimar motifleri’ başlığında, şeytan mitolojisinin derinliklerine iniyor. Şeytan taşlamanın, İslam öncesi ve farklı kültürlerdeki yerlerine değindiği kısımlar ise oldukça ilgi çekici.
• Metin Şencan’ın kaleminden ‘Şeytanların atası iblis ve modern satanizm’ yazısı ise yapılan tesbitler açısından dikkate değer: ‘’Satanizm; reaksiyoner, egoist ve hedonist bir hareket tarzını benimser.’’
• ‘Zayıf hileler’ yazısında Nurenda Yaşar Çoşkun; şeytanın, günümüzde nasıl daha donanımlı hale geldiğinden ve agnostizmin, aslında objektif bir bakış açısı değil cerbeze ile batıl tarafının nazarı olduğundan bahsediyor.
• ‘Pusudaki düşman, masal değil damarlarında geziyor’ ise İsmail Tezer’in kalemine ait. Yazının başında aktardığı hadis şeytanın mahiyetini anlamamıza yardımcı olurken devamı ise külliyattaki pasajların bağlamıyla, adeta ‘şeytan bahsi’ denecek kadar detaylı yazılmış.
• Adnan Nacır ‘Şeytan işin neresinde?’ diyerek bir fıkraya atıf yapıyor. Fiziksel olarak işin tanımını yaptıktan sonra, şeytanın işini zihinlere tam oturtacak bir ‘domino taşı’ metaforuyla günah psikolojisini ve işleyişini irdeliyor.
• Ayşenur Sözeri’nin ‘İçimizdeki şeytan’ yazısı ise ‘ene, nefis ve şeytan’ üçgenini işliyor.
• Edebi Yorum sayfası ise bu ay Fatma Nur Öztürk’ün. XVIII. Risale-i Nur Kongresi’nden derlenen metinlerle, şeytanın tuzağı olan ‘sınırsız hürriyet’ tanımından söz ediyor.
• Şeyda Sultan Zengin ise Seans Arası sayfasında, kimyadaki kristal elde etme yöntemi ‘billurlaşmayı’ zihin dünyasına uyarlıyor. Bu işlemi bozan durumları ele alıyor ve Zübeyir Gündüzalp’in notlarından tavsiyeler çıkartıyor.
• Abdullah Özgün ise Sinema Yorum’da bu ay, A Bronx Tale filmini konuk ediyor. Vesvese ile ilham mücadelesi üzerinden filmi okuyan yazarımız, iyi bir münekkitlik örneği ortaya koyuyor.
• Bu ayın rutin dışı yazısı Halenur Kurun’dan, ‘Asya mutfağı esintileri’. Tarifini verdiği ‘kimbab’, yazın iyi gidecek bir tarife benziyor... Deneyeceklere şimdiden afiyet olsun!
• ‘Ekibimizin favorileri’ni ise bu ay Muhammed Okur teşrif ediyor.
• Geldik ‘Anlamlı Yorum’ sayfamıza. Mesut Fırat, şeytanın en büyük oyununun, aile üzerinde olduğunu anlatan ‘Şeytanın kahkahası’ yazısında; dijital çağda aile mefhumunu hedef alan tehlikelere dikkat çekiyor.
• Okuryazar’da Feyzanur Elif Okur, ‘Ben neden göremedim dinozorları?’ yazısında, yetişemediği dinozorlar çağı üzerinden bir tefekkür betimlemesi yapıyor ve küçüklükte öğrenilen bilgilerin devamlılığından bahsediyor.
• Farklı Yorum’da Levent Bilgi; şeytanın, imtihan sırrındaki rolünü işliyor.
• Keçeli’nin Kitaplığı’nda ise bu ay Franz Kafka’dan ‘Dava’ var. Sinemadan arttırdığı vakitte kitap okumayı da ihmal etmeyen yazarımız Abdullah Özgün, aynı titizlikle kitabı da ele alıyor. Ve bu sefer vesvese ile ilham mücadelesini mahkeme koridorlarına taşıyan bir romandan bizleri vuruyor.
• Dergimiz bu ay nihayete ererken Keyf’ince Lûgat’te Ali Hakkoymaz, yine daldan dala, sözcüklerle atlıyor. Caner Kut ise, Zihnin Çarkları’nı, bu sefer 2. beyinle çalıştırıyor.
• Bu ayın şiirleri ise Aynur Kılınç’tan ‘Özgür Filistin’ ve Mesut Köseoğlu’ndan ‘Rıza’. Şiir seven damaklarda güzel bir tat bırakacak cinsten...
• Ömer Şenöz’den Haber Yorum ve M. Said Zeki’den Fikir Bahçesi ise her zamanki dinamizmini koruyor.
Eğer size de -benim gibi- her gün bayram değilse, bu bayramınızı en klişe cümlelerle tebrik eder ve Arefe günü 1000 ihlas-ı şerif okumayı unutmamanızı hatırlatmak isterim efendim.
Tüm yazınızın ılık, gölgeli bir yaz olması duasıyla...!
Ekrem DONBALOĞLU