Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Gökçe OK

Papa’nın, Tanrı’sına şekva; Bediüzzamanın, Allah’ına iltica



Önceki hafta önce ajanslara aşağıda özetini aktaracağım haber düştü, ardından internetteki posta kutuma dostumuz Ömer Peker’in imzasını taşıyan bir mektup ve uzun süredir çözümlemeye çalıştığım Müslüman-Hıristiyan diyaloğu ve İslâm-İsevî ittifakının ayrışma noktalarının nasıl kotarılacağı ile ilgili yeni zihnî açılımlar yakaladım. Türkiye’de her şey tartışılıyor ve son on yılda bu müthiş hızlandı. Bilişimin ve iletişimin meyvelerinden insanımız bol bol nemalanıyor. Ama haramı-helâli ayırt eden de yok, ağzı olan konuşuyor. Gerek yazılı ve görsel gerekse sanal medya da öyle yorumlar yapılıyor ki akla zarar. Papa’nın zihnî karışıklığını fırsat bilen din karşıtları mal bulmuş mağribi gibi bu olaya yüklenerek Tanrı-Allah kavramlarının varlığını sorgularken, sözde din taraftarları da, ‘dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan’ hakikatini teyid edercesine ‘bre kâfir’ çığlıkları atıyorlar. Bütün bunlar yaşanırken bu toz duman arasında bir kez daha Risâle-i Nur gibi bir temel referansa sahip olduğumuzun haklı sevincini yaşadık, zihnimiz berraklaştı.

Peki, bu berraklaşmaya hizmet eden Nurlu satırlarda ne diyor? Öncelikle bahsi geçen haberi hatırlayalım:

“Papa 16. Benediktus, 2. Dünya Savaşı sırasında yüz binlerce Yahudi’nin öldürüldüğü Polonya’daki Nazi kampı Auschwitz’i ziyaret etti. Yahudilerin gaz odalarına gönderilmek ve yakılmak için trenlere bindirildiği yerin yakınındaki Birkenau’da konuşan Papa, özellikle bir Alman olarak bu dehşet yerinde konuşmanın çok zor olduğunu ifade etti. 4 günlük Polonya ziyaretinin sonunda gezdiği ve Alman halkının bir evlâdı olarak geldiğini belirten Papa 16. Benediktus, ‘Böyle bir yerde kelimeler yetersiz kalıyor. Sonunda sadece korkunç bir sessizlik olabilir. Tanrıya yürekten bir çığlık atan sessizlik: Neden Tanrım sessiz kaldın? Bütün bunlara nasıl müsamaha gösterdin? Sessizliğimiz bağışlama ve barışma için yalvarışa dönüyor. Tanrıya bunun bir daha olmasına izin vermemesi için bir yalvarış’ diye konuştu.”

Bu haberle ilgili beyin jimnastiği yapan Sayın Peker ise mesajında şu fikirleri paylaşıyordu dostlarıyla: “Burada Papanın, Alman Nazi Kampında 1,5 milyon insanın öldürülmesine Allah’ın nasıl müsaade ettiği noktasında fikrî bir karmaşa yaşadığı anlaşılıyor. Malûmunuz Bediüzzaman 2. Dünya Savaşı sırasında içlerinde masumların da bulunduğu milyonlarca insanın öldürülmesi karşısında duyduğu ıztırap karşısında Kur’ân ve Sünnet ışığında olayı değerlendirdiği Kastamonu Lâhikasına konan bir mektubu ve eserlerin değişik yerlerinde vefatlarla ilgili bilgiler var. İşte bu meseleyi bu bilgiler ışığında değerlendirerek, hiçbir şeyin Allah’ın ilmi, iradesi, kudreti dışında cereyan edemeyeceği, beşerin zulmüne karşı Allah’ın rahmet ve adaletinin her şeyi kapladığı hususlarını da nazara vermek gerekir. Hatta bu haber karşısında Bediüzzaman Hazretlerinin bu güzel yorumlarından derlenen bilgiler Papaya güzel bir üslûpla kaleme alınan bir mektupla gönderilebilir bilvesile selâmlar.”

Önce biraz Papa’nın şekvasının psikolojik alt yapısını eşelemek gerekiyor bence; malûm şu an ki Hıristiyanlık akidesi teslis dediğimiz bir üçlemenin üzerine kurulu ve Hz. İsa Efendimizin, kendi ifadeleriyle Tanrı’nın oğlu olduğunu önceliyorlar. Bütün inanç-iman ve akideleri bu fenomen üzerine kurgulanmış bir büyük Hıristiyanlık dünyasını hele hele Papalık gibi ruhbanlık atfedilen bir makamı kendi iç dinamikleri içinde tutarlı görmek gerekiyor. Dile kolay, yanlış da olsa iki bin yıllık bir öncelemeden, bilgi birikiminden, yazılı-sözlü-görsel ve etkileşimli kültürden, genetik alt yapıdan ve psikolojiden bahsediyoruz. Üçe bölüştürülmüş bir Rab inancına sahip bir duruştan her şeyin taht-ı tasarrufunda olana sığınmayı, iltica etmeyi beklemek herhalde en açık anlatımıyla safdillik olur. Bence, Müslüman-Hıristiyan diyaloğu ve İslâm-İsevî ittifakının ayrışma noktası işte bu teolojik tutarsızlıkta başlıyor. Teslis ve tevhid kavramlarının ortak platformlarda sabırla ve cüretkâr bir biçimde tartışılması gerekir diye düşünüyorum. Bu gereklilikle ilgili güzel bir çalışma olarak Köprü dergisinin, ‘İsevîlik: Hz. İsa İslâmı’ konulu Kış/2006 sayısını incelemenizi tavsiye ederim.

Yine ana konumuza dönecek olursak; ehil olanlar bu iki dinin temel kavramları üzerinde çalışırken bizim onlara tavsiye edebileceğimiz kaynak, en önemli bir referans ve asra bakan Kur’ânî yorum olarak Risâle-i Nur Külliyatı’dır. Eserlerin birçok yerinde ehemmiyetle vurgulanan, bu asrın dinsizlik cereyanına, Deccal ve Süfyan fitnesine ve zındıka komitelerine karşı durabilmek için ehl-i kitap semavî dinlerin ittifak yapması gereğidir. Bununla birlikte çok defalar tekrarlanan ahirzaman olaylarına, ahirzamana dair hadislere, Hz. İsa’nın nüzûlüne ve İslâm akidesi ile amel etmesine, Hıristiyanların dindar ruhanilerine, imanı takviye etmenin ve inançsızlıkla mücadele etmenin önemine dair yorumları okuruz. Hele bir de sayın Peker’in mektubunda da bahsettiği gibi Kastamonu Lâhikası isimli eserde görülür ki, hemen ilk sayfalardan itibaren Hz. İsâ’nın (as) temsil ettiği özel bir misyondan ve bunun bu zamandaki, bu medeniyetteki iman-küfür mücadelesine etkilerinden bahsedilir. Beşerin zulmüne mukabil kaderin adaleti örgülenir ve müjdeli haberler verilir.

Papa’nın ve akl-ı selimin kalbini dağlayan dehşetli zulümlerle ilgili; “Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlûmları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevî şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenâb-ı Erhamürrâhîmin’e hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten tesellî buldum” isabetli ve katışıksız yorumları bulmak mümkündür.

Netice itibariyle, Papa’nın teslis inancının tezahürü olan Tanrı’sına şekvâsını, Kur’ân gözlüğüyle bakabilince Bediüzzaman’ın Allah’ına bir ilticaya dönüştürmek mümkündür. Gelecek günlerin ittifak ve diyaloğu için ve dehşetli dinsizlik cereyanlarına karşı çözüm ortaklığı yapabilmek için teslis ve tevhid akideleri üzerinde kafa yormaya değer diye düşünüyorum. Papa’ya bir mektup yazılacaksa bunun ön sözü Üstad’ın şu çağrısı da olabilir: “Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı, Risâle-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle, neşrettiği nur olduğuna kırk bin şahit vardır.”

19.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.05.2006) - Saykalü’l-zaman geliyor

  (19.05.2006) - Ne ile memuruz?

  (15.05.2006) - İnsanın vazifesi

  (29.04.2006) - Bahar gelmiş, selâm getirmiş

  (21.04.2006) - “Niye ben?” diyen herkes için

  (15.04.2006) - Kardelen sahneyi bahara bırakıyor

  (09.04.2006) - Evrensel barışın formülü: Nebevî ahlâk

  (01.04.2006) - Zübeyir gibi hissetmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004