Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Piton firarda



Ankara Atatürk Orman Çiftliği, tam bir çiftlik. Ne ararsan var. Buraya, Türk Traktör Fabrikası kurulmuş. Makine Kimya Endüstri Kurumunun bazı tesis ve fabrikaları da burada. Kokoreççiden içki fabrikasına kadar bir çok işletme mevzi almış bu çiftlikte. Ayrıca AOÇ markalı dondurma, süt ve yoğurt üretimi var. Bunların dışında kendi haline terk edilmiş arazi.

Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı bu çiftlik arazisinin içinden demiryolu geçiyor. Kısmen korunmuş orman var. Yürüyüş bantları yapılmış. Hazineden tarım Bakanlığı devralmış. Ankara’nın merkezinde görünen yapılanma dağınıklığı ve kısmen kapatılmış alanlar, tam bir “çiftlik.” Yağma Hasan’ın böreği gibi fırsatını bulan nasibini almış.

Devlet Üretme Çiftliği genel müdürlüğünün tesisleri de aynı bölgede. Bu çiftlikte herkesin ürettiği/tükettiği/kullandığı farklı ve çok taraflı işleyişler var. Ortada adı orman çiftliği olan büyük bir arazi var. Bakımsız, inisiyatifi dağınık ve koordine edilmeyen bir yeşil alan bölgesi.

Bu çeşitliliğe bir de hayvanat bahçesi eklemişler. Yine etrafında içkili restoranlar, değerlendirilemeyen arazi ve metruk alanlar mevcut. Gelişmiş ülkelerin hayvanat bahçeleri ile kıyaslanamayacak kadar iptidaî ve bakımsız bir tesis. Buna rağmen halkımıza gezme ortamı sağlaması açısından ziyaretçi trafiği işliyor. Bu sayede, sunulan sosyal alanların düşünce ve yaklaşım kalitesi hakkında kanaatler oluşuyor.

Yıllar önce bende birkaç defa değişik vesilelerle hayvanat bahçesini görmüştüm. Fazla bir enteresanlığı yok. İtina gösterilmeyen,yenilenmeyen, bütçe yetersizliği ile kendi haline terk edilmiş, bu sözde “sembol” çiftlik, Mehmet ağanın çiftliği gibi keyfi ve sorumsuz bir işletmecilik örneği sergiliyor.

Bu arazi, keşke başından beri—yeşil alan özelliği korunmak şartıyla—özel sektöre devredilseydi. Sağlam bir protokolle ailelerin rahatlıkla gidebileceği açık alanlarda; botanik müzesi, piknik mekânları ve kültür sanat ağırlıklı dinlendirici ve eğitici ortamlara tahsis edilseydi.

Bu düzenlemelerin teknik detaylarına ve imar mevzuatına ait kısımlarına girmeden, son yasal teklifle Atatürk Orman Çiftliği Ankara Büyük Şehir Belediyesine devredileceğini belirtelim. Yeni kanunla AOÇ arazileri içerisinde kalan alanlarda; metro inşaatı, alt geçit ve köprülü kavşaklar inşa edilecek. Bu arada Safari park yapılacak.

Hayvanat bahçesinde birde firar yaşandı. Piton yılanı, tutulduğu yerden kaçmış. Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker’e göre yılan kafesten kaçmış. İki haftadır bulunamıyor. Geçici olarak, hayvanat bahçesi ziyaretlere kapatılmış. 6 metre uzunluğunda,60-70 kilo ağırlığında piton yılanın izine de rastlanamamış.

Klasik deyimle “arama ve tarama” devam ediyor. Olay savcılığa intikal etmiş. Üç özel güvenlik görevlisi göz altına alınmış,sonradan serbest bırakılmış.

Çevre ve Orman Bakanı, “Bu günlerde kebap yemeyin” esprisi yapmış. Piton kayıp diye. Pitonun kayboluş biçimi tam bir yılan hikâyesi. Piton yılanı, kaçmayı başarmış, izini kaybettirmesini de. Yakında bir piton çetesi ortaya çıkarsa şaşmayın. Bir de demeç patlatır ve yeni yürüyüş bantlarında tezahüratlar görürseniz ona da karışmayın.

Acaba piton nerede? Bence her yerde. Belki de diğer yılanları örgütlüyor. Kafeste tutulan nice yılanlar zehirlerini nasıl akıtıyorlarsa ve kendi çevresini örgütlüyorlarsa, pitonlar bundan geri durur mu?

Şimdi gerçek bir yılan hikâyesi var, Ankara gündeminde. İyi bir ara konu. Mizahı, siyaseti rahatlatan bir magazin konusu. Ancak hâlâ bulunamadı. Bulunursa ne değişecek? Firar süresince yılanın ne yaptığı öğrenilebilecek mi?

Acaba uluslar arası bir organizasyonun piton üzerinden bir hesabı(!) mı var? Sürüngen piton, zehir piton, uzun piton, kayıp piton, kaçak piton,derin piton neredeysen çık artık? Senin gibi çıkmayı bekleyen pitonlara örnek ol.

Evet bir yılan hikâyesi bu. Başı sonu bir piton yılanı. Ancak kafesten nasıl kaçtı? Kim kaçırdı? Bunun arkasında komplo var mı? Yeni bir örgütle karşı karşıya mıyız?

Doğrusu piton meselesi çözülürse, pitonlar meselesi de anlaşılacak. Masum tavşanların kaçamadığı, maymunların yerinde durduğu, sadık köpeklerin korunduğu bir hayvanat bahçesinde, piton yılanı nasıl kaçıyor? Bu da cevabı aranacak sorular dizisinden biri.

Sahi, piton nasıl kaçtı? Nasıl kayboldu?

Cevabını bilemiyoruz. Bildiğimiz,kayıplar listesine birde pitonun girdiği.

27.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.06.2006) - Yüksek öğretim özelleşmeli

  (25.06.2006) - Çocukken büyümek

  (22.06.2006) - Yitik hafıza

  (21.06.2006) - AB ile geçinmek

  (20.06.2006) - Kayseri’de Sinan olmak

  (18.06.2006) - Babaaaaa...

  (15.06.2006) - AB’de yeni adım

  (14.06.2006) - Fiilen müzakere

  (13.06.2006) - Düşünce ormanında okumak

  (08.06.2006) - DYP, siyaset ve sonrası

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004