Çocuk istismarıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Konuyla ilgili görüş beyan eden uzmanlar, genel hatlarıyla bilinen ve makul ‘çözüm önerileri’ni de dile getiriyorlar. Ancak bu tesbitlerin uygulanması konusunda sıkıntılar var. Çocukları mağdur eden ‘cinsel istismar’ vak'alarında ‘saldırgan’ı uzakta değil, ‘yakında’ aramak gerektiğine de özellikle dikkat çekiliyor.
Adli Tıp Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Birol Demirel, bu konuya dikkat çekip, şöyle demiş: “Aslına bakarsanız saldırganların çoğu yabancılar değil, çocuğun zaten en yakınındakiler. En azından aynı mahalleyi paylaştığı, daha önce tanıdığı kimseler. Kaldı ki, bu çevre faktörünü her zaman kontrol etmeye olanak yok. O yüzden yapacak en doğru şey çocuğu bilinçlendirmek; ona ‘Hayır’ demesini öğretmek.” (Vatan, 7 Kasım 2006)
Bir de şu beyanlara bakalım:
* Çocukların cinsellikle ilgili sorularına kapımızın hep açık olması lâzım. Ama yanıtlarımız her çocuğun kapasitesine göre farklı olabilir.
* Bazı aileler çocukları cinselliği tanısın diye yanında çıplak olmayı bile bir yöntem olarak görür. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Çünkü aşırıya gittiğimiz zaman bu kez de duygusal istismara sebep oluyoruz.
* Çocukları istemedikleri zaman, ısrarla öpmemek gerekiyor. İlla ki amcanı öp, dedeni öp demeyin.
* Çocukların anne-babayla yatmamaları gerekiyor. Pek çok istismar vak'ası bu anda meydana geliyor.
* Çocukların cinsel içerikli filmlere, sohbetlere tanık olmamaları lâzım. Tabu olmamalı, ama ihtiyacından fazla bilgi de çok zararlı.
* Çocuklarımızı ne çok kadınsı ne de erkeksi giydirmeli. Bu onların doğal gelişimlerini engelliyor. (Vatan, 7 Kasım 2006)
Şimdi, bu tesbitleri “Sarıklı Müftü Hasan Efendi” yapmış olsa, ‘bir kısım medya’ ya da bazı yazarlar nasıl değerlendirirdi? “Vay, hocaya bak! Bunlar çağdışı!” demezler miydi? Oysa bu tesbitleri yapan; “Sarıklı Müftü, Hasan Efendi” ya da “Gözlüklü Gezen Hoca” değil. Bu beyanların altındaki imzanın sahibi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatristi Doç. Dr. Elvan İşeri!
Aslında bu tesbitlerin bir çoğu, sünnetin özüne uygun tesbitlerdir. Meselâ, cinsel bilgileri öğrenmek ‘ayıp’ değil, aksine sünnete uygundur. Anne babanın, çocukları yanında dahi olsa belli bir ‘tesettür’e uyması da aynı şekilde İslâmın tavsiyesidir. Müstehcen film ve sözlerin zararlı zaten malûm. Çocukların giyimlerinde de ‘kız’ ve ‘erkek’lerin ayrı olması da aynı şekilde Peygamberimizin tavsiyesidir. Tabiî bu sadece çocuklar için değil, büyükler için de geçerlidir: Erkeğe benzeyen kadın ve kadına benzeyen erkek lânetlenmemiş midir?
Aynı şekilde çocukların yataklarının ayrılması, imkânsızlık sebebiyle yataklar ayrılamıyorsa ‘yorgan’ların ayrılması emredilmiştir.
Bir örnek: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Çocuklarınızın yataklarını ayırın.” (Ebû Dâvud, Salat 25, [495, 496])
İnsanlık, her konuda İslâma teslim olmak durumunda. Aksi halde istismarların önü alınamaz...
11.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|