Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Ölür müsün, öldürür müsün?



Geçenlerde pek inancı olmayan birisiyle tartıştık. O, ‘İslâm hırsızlığa kol kesme gibi ağır bir ceza veriyor. Bu devirde böyle cezâ olur mu?’ diye itiraz etti.

Şüphesiz ki, başkalarının emeğini, malını, değerli eşyasını çalmak kötü ve çirkin bir fiildir. Bu hususta, tarih boyu, bütün insanlık ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla, “hırsızlık” fiiline, çeşitli hukuklarda, çeşitli cezalar verilmiş ve halen de verilmektedir.

Kur’ân’da, “Yol kesip mal gasbedenin cezası, sağ el ve sol ayağının çaprazlama kesilmesidir.”1 Aynı sûrenin 38. âyeti de meâlen şöyle: “Hırsız erkeğin ve hırsız kadının da, işlediklerinin karşılığı ve Allah tarafından ibret verici bir ceza olmak üzere, elini kesin. Allah azizdir, dilediğini yapmakta herkese galiptir ve hâkimdir. Onun her işi hikmet iledir.”

Bu cezâyı ağır bulanlar, hiç şüphesiz ki, hissî düşünüyorlar! Hırsızlık olayını ve İslâmın ceza sistemini tartışırken, şu soruyu yöneltin:

“Siz senelerce çalışsanız, emek verseniz, bir miktar düğün parası, ev parası biriktirseniz veya hayatî meseleler, muhtemel kaza ve musîbetler için bir miktar parayı saklasanız; sonra birisi gelip çalsa; ona ne ceza verirsiniz?” Hiç tereddüt etmeden: “Öldürürüm!” diyecektir. Öyle demişlerdi… Şüphesiz ki, bu da hissî olarak verilmiş bir karardır. Ona, “Vay gaddar, vahşî, İslâmiyet hiç olmazsa kolunu kesiyor, siz ise öldürdünüz!” denir.

Aslında hırsızlara verilen “kol kesme” cezâsının (her hırsıza ve her hırsızlık olayına değil) çok hikmetleri vardır. Zaten, yukarıda zikrettiğimiz âyet, “ibret verici cezâ” diyerek buna işâret etmektedir. İslâmiyet, ferdin hak ve hukukunu koruduğu gibi, cemiyet hayatı için de her türlü hukukî müeyyideyi ve tedbiri alır. İnsanları eğitir, bilgilendirir, terbiye eder. İmân, ibâdetlerle takviye eder. Kardeşlik tesis eder. Sosyal tedbirleri alır. Zekât, sadaka, karz-ı hasen, hayır gibi sosyal müesseseler ile fakirleri korur, zorda kalanların, borçluların imdadına yetişir.

Buna rağmen hırsızlık yapan olursa… Ki, bu artık kleptomani hastalığına girer. Hastalığın tedâvisi yoksa, ancak kol keserek ve “ibret verici bir cezâ” verir. Çünkü; “kleptomani hastalığını” başka bir cezâ ile iyileştirmenin mümkünü yoktur! Artık “hırsızlık kangrenine” yakalanılmıştır! Anadolu Ajansı, 19.4.1995 tarihinde bütün gazete ve ajanslara İngiltere’den şöyle bir haber geçmiştir:

“İngiltere’nin Leeds kentindeki bir mahallede Graham Atherton isimli bir rahibin evi, 13 sefer soyulunca, rahip ‘pes’ ederek, mahalleden taşınmaya karar verir. 6 yıldır yaşadığı mahallede, evinin en az 13 sefer soyulduğunu söyleyen rahip, gerçek rakamlarda şaşırdığını söylüyor. Rahip, kilise dergisine, aldığı tedbirler; taktırdığı alarm ve anahtarlara rağmen, soyguncularla baş edemediğini de yazmış.

“Rahip, soygunların, kendisini yıprattığını, işini yapamaz hâle getirdiğini belirtirken, kentin polisi de, rahibin görev bölgesinin 17 mahallelik suç tablosunda, 11. olduğunu bildirmiş...”

“Amerika’da, bir adet pizza çalan zenciye, 25 yıl ağır hapis cezası verilmiştir.”2

Bugün, çeşitli hapisler, cezalar, teknolojik tedbirlere rağmen hırsızlık önlenememektedir. Oysa İslâm tarihinde, kol kesme hâdisesi çok yaygın değildir. Asr-ı Saadette, asırlara ders olarak tek örnek vardır. Osmanlı devletinde, 5 kol kesme hâdisesi tesbit edilebilmiştir. İslâm hukukunda, insanın hayatı, nâmusu, emniyeti gibi, malının da dokunulmazlığı vardır. “Kol kesme” cezâsının, muhtemel tecavüzleri, cinayetleri bitirmesi, “caydırıcı” olması için verildiği açık değil mi? Ölür müsün, öldürür müsün, kolun kesilmesine mi razı olursun? Konuyu müzakereye devam edelim.

Dipnotlar: 1. Kur’ân, Maide, 33.; 2. Zafer, Nisan 1995, s. 7.

19.12.2006

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.12.2006) - Tefekkürle tedâvi

  (16.12.2006) - Sağlıklı hayat ve iman

  (15.12.2006) - İsrafın ilâcı, kalkınmanın lokomotifi: İman

  (14.12.2006) - İsraf eden, iflâs eder

  (13.12.2006) - Kalp imansız olursa..

  (12.12.2006) - Hürriyet imanın özelliğidir

  (09.12.2006) - Hazcılık ve ideolojik saplantılar ahlâkî çöküntüye itiyor

  (08.12.2006) - Toplumumuzu doğru tanıyalım

  (07.12.2006) - Faiz, teşebbüs ruhunu kırar

  (06.12.2006) - İman, tevekkül ve terakkî

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004