Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Muhtelif sorular



E.Y. Rumuzlu okuyucumuz:

* “Ben gerek gusül, gerekse abdest alırken şüphe ve vesvese sonucu bol su kullanıyorum. İsraf etmiş olur muyum? Bu vesvese ve şüpheleri gidermenin çaresi nedir? Yirmi Birinci Söz İkinci Makamdaki vesvese bahsini hayata nasıl aktarabiliriz?”

Gusül veya abdest alırken azalarımızı birer defa yıkamak farz; üçer defa yıkamak Sünnet-i Seniyyedir. Yıkarken suyu israf etmemek; azalarımızı yıkamaya yetecek ölçüde su kullanmak da sünnettir. Ayrıca yıkanılan azaları güzelce ovmak da sünnettir.

Gusülde ve abdestte bu sünnet-i seniyyeleri icrâ ve ihyâ etmeye kifâyet edecek ölçüde su kullanmak israf değildir; ancak suyu daha fazla kullanmayı isrâf kabul etmek ve bu isrâfa yol açan evhamı da “vesvese” olarak değerlendirmek lâzımdır. Bu durumda azalarımızı, her yanına su gelecek şekilde üçer defa yıkadıktan sonra, aldığımız gusül veya abdestin artık tam olduğunu kabul etmeli; içimize daha fazla şüpheler atan vesveselere artık aldırmamalıyız, ehemmiyet vermemeliyiz.

Yirmi Birinci Sözün İkinci Makamındaki vesvese bahsi, şeytanın telkinlerini tanıtır ve mahiyetini bildirir. Vesvesenin, bütün davranışlarımıza ve ibadetlerimize hâkim olmamak şartıyla teyakkuza ve uyanık olmaya sebep olduğunu; ifrata kaçtığında ise hastalık halinde bütün davranışlarımıza bulaştığını; bu durumun da bilhassa ibadetlerimizde sıkıntı kaynağı teşkil ettiğini misalleriyle bildirir. Dinde zorluk bulunmadığını ispat eder.

Bu durumda, gusül veya abdest alırken su kullanımında Sünnet-i Seniyye ölçülerinin dışına taşmamak ve aşırı gitmemek gerekiyor. Yani iğne ucu kadar kuru yer kalmamasını yeterli görmelidir. Bunun için de bütün azalarımızı yeterli su ile en fazla üç defa ovarak yıkamamız yeterli olacaktır.

***

Kütahya’dan okuyucumuz:

*“Erkekler için bir kıyafetin ne kadarı ipekli olursa kullanımı haram olur? Diğer maddelerden imal edilmiş sun’î ipek de haram mıdır?”

Bera bin Âzib nakleder ki: Allah Resûlüne (asm) ipek bir elbise hediye edilmişti. Elbise çok hoşumuza gitti. Elbiseye dokunuyor ve hayranlığımızı dile getiriyorduk. Resûlullah (asm) bize: “Siz buna güzel mi diyorsunuz? Sa’d bin Muâz’ın cennetteki mendilleri bundan daha hayırlıdır” buyurdu.1

Hazret-i Ali (ra) bir rivayetin de: Allah Resûlü (asm) sol eline bir ipek kumaşı, sağ eline de bir parça altını aldı ve: “Ümmetimin erkeklerine bu iki şey haram, kadınlarına helâldir” buyurdu.2

Kur’ân lüks ve israfı, gösteriş ve böbürlenmeyi yasaklamıştır. İpeğin erkeklere haram kılınmasının bir hikmeti de bu olmalıdır.

Malzemesinin çoğu ipek olan elbiseleri kullanmak erkeklere haramdır. İpeğin oranı, diğer malzemelere göre az ise, lüks ve gösterişe kaçmamak şartıyla; Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre caizdir. İmam-ı Azam’a göre; ipekten elbise olarak giyilmeyen yorgan, yastık yüzü, perde, seccade vs. yapmak ve kullanmak caizdir; bazı fakihlere göre ise caiz değildir. Hanbelî Ulemasından İbn-i Kudâme der ki: “Haram olan, saf ipektir. Başka bir şeyle karışık dokunmuş kumaşta, ipeğin oranı daha az olmak kaydıyla bu kumaştan yapılan elbisenin giyilmesinde bir sakınca yoktur.”3

Bilindiği gibi ipek, elsiz bir böceğin4 marifetidir. Bu yönü tefekkür edilmeye değer olmasına karşılık; elbise olarak kullanılmasında süs ve kibir alâmeti bulunduğundan Resulullah (asm) tarafından yasaklanmıştır. Sun’î ipek ise, başka maddelerden imal edildiğinden aslında saf ipek sayılmamakla beraber; tekebbür, gurur ve gösteriş amacıyla kullanılması caiz değildir.

Duâ

Ey kullarını günahlardan pak eyleyen! Ey kullarının kusurlarını yok eyleyen! Ey yarattıklarını kötülüklerden ve kirlerden uzak eyleyen! Ey gönlümüzü vesveselere tok eyleyen! Ey kullarının kara yüzlerini mahşerde ak eyleyen! Ey Kuddûs! Beni ve bütün ehl-i imanı kötülüklerden pak eyle! İmanımızı ve amellerimizi vesveselerden uzak eyle! Bizi nâ-pak işlerimize bakıp, dünyada ve ahirette utandırma! Hesap gününde beni bağışla! Annemi ve babamı bağışla! Bütün mü’minleri bağışla! Yüzümüzü kara lekelerden pak eyle! Âmin!

Dipnotlar: 1- Buhârî, Kitab-ı Libâs, 26; 2- Buhârî, Libâs, 30; 3- İbn-i Kudâme, El-Mugnî, C.1, 588-590; 4- Şuâlar, s. 192

18.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.05.2007) - Bir lokmada batma!

  (15.05.2007) - Muhtelif cevaplar

  (14.05.2007) - Kul hakkı nedir?

  (13.05.2007) - Cennet-mekân annelerimize...

  (12.05.2007) - Muhtelif sorular

  (11.05.2007) - Büyük duruşmada kul hakkı

  (10.05.2007) - Kısa kısa

  (09.05.2007) - Tesbihatta “sâdıkîn” ifadesi

  (08.05.2007) - Kısa... Kısa...

  (07.05.2007) - Muhtelif sorular

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004