Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Muhtelif cevaplar



Sevilay Hanım:

* “Trafik kazasında ölen ile yatağında ölenin Allah katında bir ayrımcılığı var mıdır? Yani şöyle trafik kazasında ölen kötü, yatağında hastalanarak vs. şekilde ölen iyi bir kul mudur? Ölüm şekilleri kişilerin hayatında yaptıklarıyla alâkalı mıdır?”

Peygamber Efendimiz (asm), “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” buyuruyor. Ölüm şekillerinin hangisinin güzel, hangisinin zor olduğunu dışarıdan anlayamayız. Trafik kazasında ölmek mi zordur, istirahat döşeğinde ölmek mi zordur; bunu dışarıdan kestirmemiz mümkün olmaz. Bu, kişinin ameliyle de ilgili bir olay değildir. Yani nice güzel amel sahibi kimseler vardır ki, en korkunç kazalarda ölmüşlerdir. Nice kötü amel sahibi kimseler vardır ki, yatakta can vermişlerdir. Ve bilemeyiz ki, beriki yatakta can verirken belki çok acı çekebilir; öteki korkunç görüntülü bir kazada çok rahat can vermiş olabilir.

İmam-ı Azam’ın talebelerinden büyük âlim ve fakih İmam Muhammed ölünce kendisini rüyada görmüşler ve “Nasıl vefat ettin?” diye sormuşlar. İmam demiş ki: “İlimle meşguldüm. Nasıl can verdiğimin farkında olmadım. Bir de baktım ki kabirdeyim!”

Bediüzzaman Hazretleri gönüllü milis güçleriyle Bitlis’i Ruslara karşı savunurken, şiddetli çatışma sırasında yeğeni ve talebesi Ubeyd (r.aleyh) şehid düşüyor. Daha sonra kendisi Ubeyd’i rüya-yı sadıkada görüyor ki, Ubeyd kendisinin ölmüş olduğunun farkında değil. Üstadı olan Bediüzzaman’ı ölmüş biliyor ve onun için çok ağlıyor. Kendisini ise hayatta biliyor, fakat Rusun istilâsından çekindiği için yeraltında kendisine güzel bir menzil yapıp içine girdiğini sanıyor.1 Oysa Ubeyd, Rus’un yağlı kurşunlarına hedef olarak can vermiştir. Rahmetullahi aleyh.

Anlatılır ki, yatakta sekerâta giren dinden diyanetten uzak bir müteahhit, yanındakiler “eşhedü en lâ ilahe illallah” dedikçe, “Kum getir… Çakıl getir… Kireç getir… Demir getir…” demeye başlamış, başka bir şeye dili dönmemiş, nihayet can vermiştir.

Evet; güzel ölüm vardır şüphesiz. Zor ölüm de vardır. Fakat ölümün dış şekli, bize, güzel mi, zor mu olduğu konusunda pek fazla fikir vermez. Biz, güzel amel işleyelim, güzel amelde niyetimiz Allah’ın rızasını kazanmak olsun ve Allah’tan güzel ölüm isteyelim. İnşallah güzel ölümle Allah’ın huzuruna gidenlerden oluruz.

***

Zeynep Nurgül Sarpoğlu:

“Safer ayı ne zaman başlayıp ne zaman bitiyor ve son Çarşamba günü hangi tarihe denk geliyor, bahsetmiş olduğunuz duâyı yapmak istiyorum beni bilgilendirirseniz şimdiden teşekkür ederim.”

Safer ayı hicrî ayların ikincisidir. Muharrem ayından sonra başlar, Rebiülevvel ayı ile biter. Şimdi Rebiülâhir ayının sonu olduğuna göre yaklaşık iki ay önce bitmiştir.

Safer ayının son Çarşambasında yapılması tavsiye edilen bir duâ vardır. Günü geçmiş olmakla beraber, her zaman Allah’a şer ve musibetlerden sığınılacağında yapılabilen bu duâ şöyledir:

“Bismillâhirrahmânirrahîm: Allah’ım; hamd ve şükür Sana mahsustur! Minnetim Sana’dır! Ben Senin kulunum ve ben bundan dolayı huzurluyum! Nefsimi, dinimi, dünyamı, âhiretimi, işlerimin sonunu ve amelimi Sana emanet ediyorum. Bütün Muhammed (asm) ümmetini Senin gücünün, havlinin, kudretinin ve kuvvetinin şiddetinden, Sana emanet ediyorum! Muhakkak Sen, emaneti koruyansın; hükmü nâfiz olansın; kazası gâlib olansın! Ya Ahkeme’l-Hâkimîn ve yâ Esra’el-Hâsibîn ve ya Ekrame me’mûlin ve ecvede mes’ûlin yâ Hayyu, yâ Kayyûmu, yâ Kadîmü, yâ Ferdu, yâ Vitru, yâ Ehadu, yâ Samedu, yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû küfüven ehad! Yâ Azîzu, Yâ Vehhâbu, Salla’llâhu alâ hayr-i halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn! Âmin!”

***

Atilla Caner:

*“Vacipleri yapmak mecburi midir? Meselâ vitir namazını kılmak gibi. Eğer mecbursa neden farzdan ayrı tutuluyor?”

Şafiîlerin sünnet-i müekkede, Hanefilerin vacip dediği kimi ibadetler vardır ki, hüküm olarak sünnet ile farz arasında bulunmaktadırlar. Yani vacipleri yapmak farz derecesinde mecburî değildir. Fakat hüküm ve kuvvet değeri sünnetten ileridir. Bu durumda şöyle söylenebilir: Vacipleri terk etmek, büyük sevaptan mahrum olmak demektir.

Vacip ibadetlerin hüküm olarak farz derecesinde olmayışı, sırf Allah’ın şefkati ve merhameti gereğidir. Bilindiği gibi, farz ibadetler yapılmadığında cezayı gerektirirler ve bunların sayısı, oldukça azdır. Beş vakit namazın, bir günde yirmi dörtte birlik bir zaman diliminde kılınabilmesi gibi.

Duâ

Ey farzları az kılan Rahman-ı Rahîm! Ey emirleri şefkatli Rahman-ı Zülkemal! Ey eksikliklerimizi yok sayan Rahim-i Zülcelâl! Bizi güzel emirlerine duyarlı kıl! Bizi güzel emirlerine itaatkâr kıl! Bizi güzel emirlerini yapmada muvaffak kıl! Amellerimizi güzel emirlerinle süsle! Hayatımızı güzel emirlerinle taçlandır! Bize rahmetinle şükür içinde güzel hayat, güzel ölüm ve güzel diriliş ver! Âmin.

Dipnotlar:

1- Mektubat, s. 17

15.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.05.2007) - Kul hakkı nedir?

  (13.05.2007) - Cennet-mekân annelerimize...

  (12.05.2007) - Muhtelif sorular

  (11.05.2007) - Büyük duruşmada kul hakkı

  (10.05.2007) - Kısa kısa

  (09.05.2007) - Tesbihatta “sâdıkîn” ifadesi

  (08.05.2007) - Kısa... Kısa...

  (07.05.2007) - Muhtelif sorular

  (06.05.2007) - Sekine duâsı

  (05.05.2007) - Evlât kokusu, Cennet kokusundandır

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004