Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Anketler ve gerçekler



Seçim günü yaklaştıkça, anket tartışmaları da alevlendi. Kamuoyu araştırması yapan şirketlerin geçmişte ortaya koydukları ‘neticeler’ de çok tartışılmıştı. Bugün de benzer tartışmalar yapılıyor. Aynı partinin oyu için bir araştırma şirketi ‘barajı aşar’ derken, diğeri tam aksini söylüyor. Bu durum, anket şirketleri hakkında soru işaretleri belirmesine sebep oluyor.

Yapılan anketleri tamamen gözardı etmek elbette mümkün değildir. Ancak bunları ‘kesin bilgi’ olarak kabul etmek ve ona göre yorumlar yapmak da yanıltıcı olur. Aslında iyi niyetle yapılsa, kamuoyu araştırmaları siyasetçiye ve Türkiye’yi ‘idare edenlere’ yol gösterici olabilir. Bütün kamuoyu araştırma şirketlerini itham etmek de haksızlık olur. Ama umumiyetle, anketi yaptıran parti ya da kuruluşun hoşuna gidecek şekilde neticeler çıkması şüpheleri arttırıyor.

Tabii ki itiraz edilen ‘anket’ler, sadece siyasî partiler ve seçim tahminleriyle ilgili anketlerle sınırlı değil. Meselâ zaman zaman manşetlere taşınan ‘güvenilir kurumlar’ anketi de benzer şekilde itirazları hak ediyor. Vatandaşın itiraz ettiği icraatlara imza atan bazı kurum ve kuruluşlar, yapılan anketler neticesinde ‘en güvenilir kurum’ listesinde en üst sıraya yerleştiriliyor. Bu durum karşısında “Acaba bu anketler nerede yapılıyor?” sorusu geliyor. Meselâ, Türkiye’de yaşanan bir başörtüsü yasağı var. Vatandaşın büyük ekseriyeti bu yasağı haklı bulmuyor. Üstelik, yasağı haklı bulmayıp itiraz edenlerin arasında çok sayıda başörtülü olmayanlar da var. Buna rağmen, yasakları savunanlar güya ‘en güvenilir’ olabiliyor. Böyle bir ankete ne derece güvenebilirsiniz?

Anketler ve meydanlar tek başına ölçü olmaz. Geçmişte yaşanan bazı siyasî hadiseler de bunun delili. Türkiye’de siyaset yapan herkesin bildiği gibi, meydanları dolduran siyasetçilerin başında Osman Bölükbaşı gelirmiş. Ama o da bilirmiş ki, meydanları dolduranlar, seçim sandıklarını doldurmazmış. Her konuşmasında biraz da üzüntü ile, “Meydanları dolduruyorsunuz, ama yine de bana oy vermiyorsunuz. Bu ne biçim iş?” diye yakınırmış...

Anket yapan kuruluşların büyük bir sorumluluğu vardır. Anketler de netice itibarıyla belli bir disiplin ve kurala göre yapılır ve yapılmalıdır. Neticeler doğru-dürüst yorumlanmış olsa, gerçeğe yakın neticeler elde edilebilir. Ama hedef milleti yanıltmak ve gerçekleri ters-yüz etmek olursa doğru neticelere ulaşmak mümkün değildir. Elbette bütün araştırma firmalarını suçluyor değiliz. İşini ciddiyetle yapan ve doğruya yakın neticelere ulaşan firmalar vardır. Tam aksine, kamuoyunu yönlendirmeye matuf gayret sarfedenler de olunca, işini doğru yapanlar da töhmet altında kalıyor.

Anketlerde en kolay olan “büyük parti”lerin oyunu tahmin etmektir. Zor olan ise, ‘baraj sınırında’ gezdiği kabul edilen partilerdir. Zaten tartışma da bu noktada başlıyor. Hangi parti barajı aşacak, hangi parti aşamayacak? İnsanları yanıltan bir nokta da, bir önceki seçimde ortaya çıkan tablodur. Bazıları, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi kurulan ve kısa sürede sürpriz yapan bir partinin bu seçimlerde de sürpriz yapacağını düşünüyor. Delilimiz yok, ama biz böyle düşünmüyoruz. Çünkü o seçim döneminde ‘ilk’ olması sebebiyle ve elinde bulunan maddî imkân ve medya gücüyle insanları hipnotize etme imkânı olmuştu. Peki, bu seçimde aynı şeyi yapması mümkün mü? Bir parti ki, düzenlediği bir ilk mitinginde 150 (yüz elli) kişiye hitap ederse, o partinin bütün Türkiye’de taban bulması ve barajı aşması mümkün olabilir mi? Bu gerçeğin yanında yeterli olmasa da aynı meydanlarda 3 bin, 5 bin kişi toplayan başka bir parti için ‘barajı aşamaz’ denilebilir mi? Yoksa, meydanlara daha az insan toplayan parti mi barajı aşar?

Son günlerde, tahmin edilemeyen sürpriz siyasî gelişmeler yaşanmazsa bugünkü anketlerin yanıldığını göreceğiz. Evet, seçimler her türlü sürprize gebe... Neticesi hayrolsun inşallah...

27.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.07.2007) - ‘Suç patlaması’na çare

  (01.07.2007) - Cami duvarını kirletmek

  (30.06.2007) - Medyanın yürüdüğü cehalet yolu

  (29.06.2007) - ‘Çöp ev’lerden ‘bomba ev’lere

  (28.06.2007) - Terörle ‘eğitimli’ mücadele

  (27.06.2007) - Anketler ve gerçekler

  (26.06.2007) - Daha ne istiyorsunuz?

  (25.06.2007) - Bu çekingenlik niye?

  (24.06.2007) - Kur'ân öğrenilmesinden korkmayalımn

  (23.06.2007) - Alkol batağını kurutalım

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004