Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Sevginin böylesi



Sevginin en yücesi Allah sevgisidir. Sonra da Peygamber sevgisi.

İnsan önce her şeyini borçlu olduğu Allah’ı, sonra da Onun adına Resûlünü sevecektir.

Bu, imanın da gereğidir.

Allah ve Resûlullah (asm) sevgisinin yerini hiçbir sevgi tutamaz. Ve kalbe bu sevgilerin yerini tutabilecek bir sevgi konulamaz.

Allah Resûlünü (asm) sevme söz konusu olunca, bu sevgi ancak onu her şeyden; maldan, mülkten, çoluk çocuktan, candan çok sevmekle gerçekleşir. Nitekim bir hadis-i şerifte, “Hiçbiriniz beni malından, mülkünden, çoluğundan çocuğundan çok sevmedikçe tam inanmış olamaz” buyurulmuştur.

Sahabenin Resûlullaha (asm) olan sevgileri; o kadar yüceydi ki saygılarından yüzüne bakamaz, başlarına kuş konmuş da uçacakmış gibi susar, konuştuklarında seslerini yükseltmez, onun için her türlü sıkıntıyı göğüsler, canlarını dahi fedâ etmekten çekinmezlerdi.

Zeyd bin Desine’yi müşrikler öldürmek için getirdiklerinde “İster misin şu anda senin yerinde Muhammed olsun. Seni de ailenin yanına gönderelim” demişlerdi. “Hayır, vallahi” dedi, “Değil benim yerime onun öldürülmesini istemek, onun ayağına bir dikenin batmasına bile razı olamam.”

Bu sevgiye hayranlığını dile getiren, o gün için henüz Müslüman olmamış olan Ebu Süfyan şöyle demekten kendini alamayacaktı: “Şimdiye kadar Ashabının Muhammed’i sevdiği kadar, başka birinin sevildiğini görmedim.”

Evet, sevgi fedakârlığı da beraberinde getiriyordu. Sevip de sevdiği uğruna çile, ıztırabı üstlenmemek olamazdı.

Birgün Allah Resûlü (asm), Hz. Ali'ye şöyle diyecekti:

“Allah ve Resûlünü sevip de fakirliğe, sıkıntıya katlanmayan yok gibidir.”

Bu sevgi, Resûlullah’ın (asm) sevgilerini kendi sevgilerine tercihe kadar götürecektir onları. Hz. Ebû Bekir Mekke’nin fethinde babası Ebu Kuhafe’nin Müslüman oluşu karşısında gözyaşlarını tutamamış, ağlamaya başlamıştı. Peygamberimiz (asm) sorduğunda da sebebini şöyle açıklamıştı: “Şu anda babamın yerinde amcanız Ebû Talib’in Müslüman olmasını ne kadar arzu ederdim. Çünkü siz amcanızın Müslüman olmasını çok istemiştiniz.”

Onlardaki Peygamber sevgisi böyleydi.

08.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.07.2007) - Daha üstünü düşünülemeyen bir nimet

  (06.07.2007) - Azrail'i karşılamak

  (05.07.2007) - Îmanla ölmek için

  (04.07.2007) - Büyüklerin son anları

  (03.07.2007) - Kabre iman ve ümitle girme

  (02.07.2007) - Dünyaya geri dönmek

  (01.07.2007) - Kabirdeki mutluluk veya mutsuzluk

  (30.06.2007) - Kabir nimetleri

  (29.06.2007) - Eşsiz bir ödül

  (28.06.2007) - Ömrümüz ne kadar?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004