AKP’nin kapatma dâvâsını hızlandırmasındaki en önemli amaç Türkiye’nin önünü tıkayan belirsizliğin bir an önce ortadan kalkmasını sağlamaktı. Öyle de oldu. Kapatma dâvâsı rekor bir hızla sonuçlandı. Belirsizlik ortadan kalktı. Şimdi gözler Anayasa Mahkemesinin Eylül ayında tamamlayacağı gerekçede. Gerekçenin muhtevası etrafında dile getirilen endişelerin haklılığını görmek için bir ay daha bekleyeceğiz.
Bekleme safhası tembelliği gerektirmiyor. Artık bahane kalmadı. Kamuoyunda hükümetin demokratik ve ekonomik atılımları yapması hususunda büyük bir beklenti var. Birbiri ardına gelen ve gelmeye devam eden zamlar ekonomideki umutları azalttı. Ancak iktidardan gelen mesajlar en azından demokratik atılım beklentilerinin karşılanacağı yönünde.
**
Demokratik atılımların başında Avrupa Birliği süreci geliyor. Demokrasinin Türkiye’de ayakta kalması ve kök salması için AB süreci önemli bir dayanak noktasını oluşturuyor. Yakın geçmişte yaşadığımız gerginliklerde bile AB’nin olumlu etkisini hep birlikte gözlemledik.
İstisnai birkaç olayı nazara vererek kuru bir milliyetçi söylemle değerlendirenler hem kendini, hem kamuoyunu kandırıyor. AB’nin Türkiye açısından taşıdığı önemi anlamak için fotoğrafın tamamını görmek lâzım.
**
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AB süreci için “düğmeye basmanın an meselesi olduğunu” açıkladı. Bu konuda daha kararlı oldukları izlenimi veren Babacan’ın “Türkiye’nin özel şartları var’ deme lüksümüz yok. Demokrasimizi AB standartlarına yükseltinceye kadar uğraşacağız” sözleri de dikkate değer.
Bu mesajdan “Ankara Kriterleri” söylemine son verildiği anlamını çıkarmak mümkün.
Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan, “AB’nin Ergenekoncuları”ndan Sarkozy gibi Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan birkaç kişinin sözlerine karşılık “Kopenhag Kriterleri’ni Ankara Kriterleri yapar ve yolumuza devam ederiz” karşılığını veriyordu.
**
AKP, kapatma sürecinde yaşanan olaylardan sonra Ankara Kriterlerinin ne anlama geldiğini yaşayarak öğrendi.
Duygusal bir tepki ile Kopenhag Kriterleri’ni Ankara olarak değiştirmeye niyetlenen Erdoğan, kapatma dâvâsında AB’nin parti kapatmayı zorlaştıran “Venedik Kriterleri”ne sarılmıştı.
AB’nin bugün sahip olduğu demokratik değerler evrensel değerlerdir. Hiç kimsenin tekelinde de değildir. Dolayısıyla bu değerlere ulaşmada komplekse girmeye gerek yok.
Dün Avrupa’ya insanlık dersi veren ecdadımızdı. Kendi hatamızla bu konumdan uzaklaştık. Avrupa bu değerlere sahip çıktı. Şimdi o değerlerle tekrar buluşmak zamanı. AB süreci bu bakımdan büyük önem taşıyor.
08.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|