"Gerçekten" haber verir 05 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Dünya ve ahiret dostlukları ayırmaz



K.Y. rumuzlu okuyucumuz: “Değerli bir yakınım kalp ameliyatı oldu. Ölümden döndü. Ameliyattan bir gün önce rüyasında altı ay önce ölen yeğenini görüyor. Yeğeni, ‘Teyze ben senin yerine ameliyat oldum’ diyor. Beş vakit abdestli-namazlı olan hanım teyze bana soruyor. ‘Acaba ben ölecektim de benim yerime o mu öldü?’ diyor. Üstad Bediüzzaman Hazretleri de, yeğeni için, ‘Benim yerime şehid oldu’ diyordu. Bu ne demektir? Bir insan başkasının yerine nasıl şehid olur veya ölür?”

Duâyı, sevgiyi, saygıyı, hürmeti, muhabbeti, bağlılığı, şefkati, sadakati ifade eden bir takım gönül sözcükleri vardır. Mecâzî olarak söylenirler. Söylendikleri sözcükleri değil; kendilerini ifade ederler, kendi mânâlarını gösterirler.

Hayatta yakın olduğumuz, yakınlık hissettiğimiz ve yakınlık kurduğumuz kimselerle öldükten sonra da ilgimiz ve iletişimimiz devam eder. Bilhassa bu yakınlık Allah için kurulmuşsa, sevgi ve saygı Allah içinse, muhabbet ve hürmet Allah içinse, şefkat ve sadakat Allah içinse öldükten sonra daha sıkı bir birliktelik ve beraberlik ağı kurulur, bağlılık ipi kopmaz derece sağlamlaşır. Peygamber Efendimiz (asm), “Dost, dostuyla beraberdir” 1 buyurmaz mı? Nitekim bu hadisin tefsiri sadedinde Risâle-i Nur’da geçen, “Birimiz şarkta, bizimiz garbda, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz” 2 hakikati böyle bir mânevî birlikteliği açıklamaktadır.

Sağken iletişim köprümüz nasıl hava, gözlerimiz, şuurumuz, ellerimiz, beden ve ruh dilimiz idiyse, öldükten sonra da mânevî bir hava ve mânevî araç-gereçler biz bilmesek de, biz farkında olmasak da bize iletişim köprüsü olurlar. Bizim duâmız, gayretimiz, endişemiz, sevincimiz, korkumuz onlara gider; onlar bizi, endişelerimizi ve içinde bulunduğumuz telâşı hissederler. Onların feyzi, bereketi, himmeti ve tasarrufu bizlere gelir; bizler bunları hissederiz.

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri dünya ile âhiret arasındaki bu güçlü mânevî köprüyü şöyle açıklar: “Fâtır-ı Hakîm nasıl ki unsur-u havayı kelimelerin berk gibi intişarlarına ve tekessürlerine bir mezraa ve bir vasıta yapmış. Ve radyo vasıtasıyla bir minarede okunan ezan-ı Muhammedî (asm) umum yerlerde ve umum insanlara aynı anda yetiştirmek gibi; öyle de, okunan bir Fatiha dahi, meselâ umum ehl-i iman emvâtına aynı anda yetiştirmek için hadsiz kudret ve nihayetsiz hikmetiyle mânevî âlemde, mânevî havada çok mânevî elektrikleri, manevî radyoları sermiş, serpmiş, fıtrî telsiz telefonlarda istihdam ediyor, çalıştırıyor. Hem nasıl ki bir lâmba yansa, mukabilindeki binler aynaya, her birine tam bir lâmba girer. Aynen öyle de, bir Yasin-i Şerif okunsa, milyonlar ruhlara hediye edilse, her birine tam bir Yasin-i Şerif düşer.” 3

Demek eğer onlar bize gerçekten dost iseler, bize Allah için yakınlık hissetmişlerse, bizim meselâ hastalık, ameliyat ve bıçak altına yatmak gibi bir endişemizi hissetmeleri, bizimle ilgilenmeleri ve meselâ bize duâ etmeleri mümkündür. Bunu bize rüyada hissettirebilirler. Rüyalarımız bir haberleşme vasıtamız olur ve onlarla görüşmekten haz alırız, huzur buluruz. Onların hâl ve sıkıntılarını veya mutluluklarını da biz rüyalarımızda görebilir ve onlara duâ gönderebiliriz. Duâlarımız onlara ulaşır. Nitekim Bedîüzzaman, kabirdeki yakınlarımızın gerek uyanık iken, gerekse uykuda ve rüya halinde bizlerle münasebetlerinin ve gerçek biçimde bizlerle haberleşmelerinin mümkün ve vaki olduğunu beyan eder. 4

Bedîüzzaman, çok sevdiği yeğeni ve talebesi Ubeyd ile şehid olduktan sonra yaptığı bir haberleşmeyi şöyle zikreder: “Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rüya-yı sâdıkada, tahte’l-arz bir menzil sûretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor; fakat Rus’un istilâsından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış.” 5

Bedîüzzaman Hazretlerinin bu hatırası, bize kuvvetli mânevî bağlılığın ve kuvvetli irtibatın ölümle kesilmediğini haber verir. Yoksa ölüm ve ecel kişiye özeldir, müstakildir; Cenâb-ı Hakkın hususî takdiridir.

Dipnotlar:

1- Müslim, Birr, 165

2- Şuâlar, s. 470

3- Şuâlar, s. 589

4- Mektûbât, s. 13

5- Mektûbât, s. 12

05.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.11.2008) - Muhtelif konular

  (02.11.2008) - Uğursuzluk mu, hatalarımızı görmek mi?

  (01.11.2008) - Makarr-ı saltanat neresidir?

  (31.10.2008) - Kur’ân’da bazı kavramlar

  (30.10.2008) - Günah ve tövbe

  (29.10.2008) - Tercihlerimiz ve kaderin hükmü

  (28.10.2008) - Kısa kısa

  (25.10.2008) - Namaz borcu

  (24.10.2008) - Ecel ve sebepler

  (23.10.2008) - Dâbbetü'l-arz üzerine-3

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır