"Gerçekten" haber verir 31 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Kur’ân’da bazı kavramlar



Mehmet Bey: “1-Kur’ân’da geçen

‘ebnâeküm’ kelimesinin tam karşılığı oğullar mı, çocuklar mı? Yani bu kelime cinsiyet ifade ediyor mu? Yoksa ‘zürriyet’ anlamında mıdır? 2-Yine Bakara Sûresi 25. âyette geçen ‘ezvacün’ kelimesinin anlamı eş mi, kadın mı? Eğer kadınsa, kadınların Cennette eş seçme hakkı var mıdır diye bir soru akla geliyor.”

1-TARİH boyunca insanlar bir servet gibi, bir zenginlik gibi, bir güç kaynağı gibi oğullarıyla övünmüşler, oğulu bir itibar ve şeref meselesi yapmışlardır. Oğlu çok olanlar güçlü ve şerefli bilinmiş, oğulsuz olanlar da yerilmiş, kınanmış, ezilmiş, nesli kesik mânâsına gelen lâkaplarla anılmışlardır. Meselâ, Peygamber Efendimiz’in (asm) üç oğlu olmuş, üçü de küçük yaşta vefat etmişti. Başka da oğlu olmadı. Oysa muhterem kızları vardı ve pak nesli kızı Fâtımatü’z-Zehrâ anamızla devam ediyordu. Fakat kavmi oğulu itibar kaynağı saydığı için, oğlu olmadığı mânâsında Sevgili Peygamberimiz’e (asm) “ebter” (nesli kesik) diye lâkap taktılar ve rencide ettiler. Kur’ân ona “ebter” diyenlere şöyle cevap veriyor: “Ebter olan sana düşmanlık edenin ta kendisidir.”1

İnsanoğlunun oğullarla övünmesi şüphesiz kabaca bir zevktir ve Kur’ân bunu tasvip etmez. Bahsettiğiniz âyetlerin bir kısmında insanoğlunun bu kabalığı nazara verilir ve kınanır. Meselâ: “Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Baki kalan sâlih işler ise, Rabb’inin katında sevapça daha hayırlıdır, ümit bağlamaya da daha lâyıktır”2 âyetinde Kur’ân, mal ve oğula güvenenleri kınar, bunun yerine insanlığı sâlih ameller ve hayırlı işler yapmaya davet eder.

Keza, “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, durgunlaşmasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah’tan, Resûlünden ve Onun yolunda cihaddan daha sevgili ise, o zaman Allah’ın azabı gelinceye kadar bekleyin. Allah, kendisine itaatten çıkmış fâsıklar topluluğuna yol göstermez”3 âyeti de dünyanın her türlü itibar verici unsurlarının geçici, fânî ve değersiz; Allah ve Resûlallah sevgisinin ise, bâkî, Allah katında değerli ve ulvî olduğunu bildirir.

Ebnâeküm, oğullarınız demektir. Bu kelime zürriyeti devam ettiren bir unsur olarak erkek evlâdı ifade ediyor. Nitekim şu âyette bu mânâda kullanıldığı gayet açıktır: “Sizi Fir’avun kavminin zulmünden kurtardığımızı da hatırlayın ki, onlar sizi azabın en kötüsüne uğratıyorlar, kızlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı kesiyorlardı.”4 Bu âyette kızlarınız “nisâeküm” kelimesiyle, oğullarınız da “ebnâeküm” kelimesiyle ifade edilmiştir. Kur’ân, böylece kendi kendisini tefsir etmiş, “ebnâeküm” kelimesini açıklamıştır.

2- “İMAN eden ve salih amel işleyenleri müjdele: Altlarından ırmaklar akan Cennetler onlarındır. O Cennetlerden rızık olarak bir meyve yediklerinde. ‘Bu daha önce yediğimiz rızıktandır’ derler. Rızıkları dünyadakine benzer şekilde kendilerine sunulur. Orada onlar için ter temiz eşler vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”5 Bu âyette geçen “ezvâc” kelimesinden maksat kadın veya erkek eştir. Burada geçen “lehüm” zamiri erkek cinsine ait bir zamirdir, fakat burada, âyetin başında Cennetle müjdelenen mü’minler ve salihler topluluğunu kadın erkek ayırt etmeden topluca ve hep beraber ifade etmektedir. Nitekim Arapça’da “hüm” (onlar) zamiri erkekleri ifade ettiği gibi, erkek ve kadınlardan müteşekkil bir topluluğu da ifade eder. “Hünne” zamiri ise yalnız kadınlar içindir. Bu âyette “hüm” zamiri ortak kullanılmıştır. Yani Cennette mü’min ve sâlihlerden erkek olanlara kadın eşler verileceği gibi, kadın olanlara da erkek eşler verileceğini bu âyet müjdelemektedir. Cennet nimetlerinde kadın erkek ayırımı yoktur. Her mü’min, ameli ve Allah’ın lütfu derecesinde Cennet nimetlerinden istifade eder.

Dipnotlar:

1-Kevser Sûresi: 3

2-Kehf Sûresi: 46

3-Tevbe Sûresi: 24

4-Bakara Sûresi: 49

5-Bakara Sûresi: 25

31.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.10.2008) - Günah ve tövbe

  (29.10.2008) - Tercihlerimiz ve kaderin hükmü

  (28.10.2008) - Kısa kısa

  (25.10.2008) - Namaz borcu

  (24.10.2008) - Ecel ve sebepler

  (23.10.2008) - Dâbbetü'l-arz üzerine-3

  (22.10.2008) - Dâbbetü'l-arz üzerine-2

  (21.10.2008) - Dâbbetü'l-arz üzerine-1

  (20.10.2008) - Vahdetü'l-Vücud mesleği üzerine

  (19.10.2008) - Zemahşerî üzerine

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır