"Gerçekten" haber verir 13 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Maaşların zekâtı



Dudu Hanım: “Aylık aldığımız maaşa zekât düşer mi? Düşerse nasıl hesaplanır? Vergi zekâttan sayılır mı?”

Ebru Hanım: “Sorum zekât ile ilgili. Kayınvalidemin evlerinden birinde oturuyoruz. Yani kirada oturmuyoruz, herhangi bir mülkiyet sahibi değiliz. Eşim ve ben memuruz, henüz çocuk sahibi değiliz. Allah’a çok şükür ikimize de yetiyor maaşımız ve kişisel ihtiyaçlarımızı rahatlıkla gideriyoruz. (çok şükür) Zaman zaman borçlarımız da oluyor evin tadilâtı vs gibi. Fakat bunlar keyfî yapılan borçlanmalar, yani çok acil ihtiyaçtan ileri gelmiyor. Hâl böyleyken bizim her ay maaşlarımızdan veya yıl sonunda toplu olarak zekât vermemiz gerekiyor mu? Vermemiz gerekiyorsa bunu nasıl hesaplarız? Yani zekâtın verilmesi farz olan halleri kesin olarak nasıl çizebiliriz? Allah razı olsun hepinizden...”

Memurların maaşları, işçilerin ücretleri, avukat, doktor, mîmar, mühendis, berber, terzi... vs. gibi serbest meslek sahiplerinin düzenli veya düzensiz gelirleri hiç şüphesiz az veya çok kazançtır ve Cenâb-ı Hakk’ın, “Onlara verdiğimiz rızktan infâk ederler” 1 âyetinde ifâdesini bulan “rızk” dahilindedir. Çünkü onunla geçiniyorlar, ondan yiyip içiyorlar. Veren Cenâb-ı Rezzâk-ı Kerîm’dir; infâk etmekle yükümlü olan da kuldur.

Bordro üzerinden düzenli ödenen türden de olsa, başka türden de olsa, vergi zekâttan ayrı bir kalemdir. Yani vergi zekâttan sayılmaz. Zekât Kur’ân’ın talebidir. Vergi ise devletin belirli oranlarda talebi ile, vatandaşın devletin hizmet giderlerine katkısı ve yardımıdır. Devlet, hizmetinin devamlılığı için kazanç sahibi vatandaşlarını vergi vermekle yükümlü tutabilir. Zekât verenlerin vergiden veya verginin bir kısmından kendilerini muaf saymaları câiz olmadığı gibi; vergi verenlerin, kendilerini zekâttan muaf saymaları da doğru değildir. Her iki yaklaşım da, kul hakkını ihlâl mânâsı taşır.

Maaşların ve sabit gelirlerin zekâtına gelince: Ebû Ubeyd’in rivâyetiyle, Hulefâ-i Râşidîn’in sabit gelir sahiplerinin maaşları için zekât uygulaması şöyledir: Hazret-i Ebû Bekir (ra) çalışanlara devlet gelirlerinden “atâ” adıyla pay (yani maaş) verirdi. Bu maaşı verirken onlara, üzerinden bir sene geçen nisap miktarı mallarının olup olmadığını sorardı. Eğer varsa, verdiği atâ’dan bunun zekâtını kesiyordu.

Aynı uygulamayı Hazret-i Osman (ra) ve Hazret-i Ali'de (ra) yapmıştır. Hattâ Hazret-i Ali’nin (ra), “kişinin yeni kazandığı malının üzerinden bir sene geçmedikçe, o mala zekât tahakkuk etmez” dediği de Ebû Ubeyd’in rivâyetleri arasında. Fakîh sahabîlerden Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) fetvâsı da bu yöndeydi. Ebû Ubeyd bu rivâyetleri değerlendirerek, Hulefâ-i Râşidîn’in hak sahiplerine verdikleri atâdan hemen zekât tahsil etmediklerini; fakat üzerinden bir yıl geçmiş diğer mallarının zekât borcunu bu atâdan tahsil ettiklerini bildirir.2

Sâbit gelirliler, maaşlılar ve serbest meslek sahipleri, aylık elde ettikleri kazançtan zarûrî giderlerini, yani aslî ihtiyaç için yaptıkları harcamaları ve varsa borçlarını düştükten sonra ellerinde kalan miktarın zekâtını vermelidirler. Bu zekât; her ay elde edilen bu birikimin toplamı yıl sonunda nisap miktarına (80 gram altın değerine) ulaşması halinde, yıl sonunda, bir defada kırkta bir (yani yüzde iki buçuk) oranında verilmelidir.

Maaş alanlar zekâtlarını aylık vermek isterlerse şöyle de hesaplayabilirler: Aylık gelirimizden, aylık borçlarımızla birlikte zarûrî giderlerimizi düşeriz. Geri kalan para, diğer aylarda da aşağı yukarı aynı ölçülerde elimizde kalıyor ise; on iki ay ile çarparız. Ortaya çıkan rakam eğer nisap miktarını (80 gram altını) aşıyor ise, % 2,5’ nin o aya tekâbül eden kısmını o ay öderiz. Bu uygulamayı her ay periyodik bir şekilde yaptığımız takdirde İnşallah zekât borcundan kurtulmuş oluruz.

Nakit para olarak verilmesi gereken zekâtın yerine, taksit, borç ya da kart ile, aynı miktarın altında olmamak kaydıyla ve zekât niyetiyle gıda maddesi veya giyim kuşam gibi başka bir ihtiyaç maddesi alınıp verilirse zekât verilmiş olur.

Allah kabul buyursun.

Dipnotlar:

1- Bakara Sûresi, 2/3

2- El-Emvâl, 564

13.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.12.2008) - KISA KISA

  (11.12.2008) - Mutluluğu şükre çevirmeli

  (10.12.2008) - Kur’ân'ın faziletli sûreleri

  (09.12.2008) - Kurban üzerine sorular

  (08.12.2008) - Nice bayramlara

  (07.12.2008) - Bugün Arefe Günü

  (04.12.2008) - Haccın farzları ve vacipleri

  (03.12.2008) - Sabah namazı için nefsi yenmek

  (02.12.2008) - İncir ağacı ve ölüm

  (01.12.2008) - Yedi kat arz üzerine

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır