"Gerçekten" haber verir 10 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

TSK ve İsrail



28 Şubat sürecinin daha da şiddetlenerek devamında etkin bir rol üstlenmiş ve bunu “Gerekirse 28 Şubat bin yıl sürer” sözüyle hafızalara kazıyarak göstermiş olan eski Genelkurmay Başkanlarından e. Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun unutulmaz beyanlarından biri daha şu günlerde yeniden gündemde.

Filistin’deki İsrail vahşetinin yine tırmandığı günlerde Türkiye’nin İsrail’le askerî işbirliğine yönelik eleştirilere tepkisini dile getirmek için “Bazıları anasından Yahudi düşmanı olarak doğmuş” gibi bir söz sarf edebilmişti Kıvrıkoğlu.

Bilindiği gibi, “Yahudi düşmanlığı” günümüz dünyasında çok ağır ve tehlikeli bir suçlama.

ABD ve Avrupa başta olmak üzere Batı ülkelerinde “antisemitizm” olarak isimlendirilen bu tavır, sert cezaî yaptırımlara konu olan bir suç.

Öyle ki, “İddia edildiği gibi Yahudi soykırımı diye bir olay yok” diyen bazı Batılı tarihçilerin yargılanarak hapis cezası aldıkları dahi görüldü.

Bizde de İsrail’e ve bazı Yahudilerin yanlış tavırlarına yönelik eleştirilerin yargı konusu yapıldığını biliyoruz. En yakın örneklerden biri, yazarımız Ali Ferşadoğlu’nun, bu nitelikteki bir yazısından dolayı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla TCK 312’den yargılanması. Gerçi dâvâ beraatle sonuçlandı, ama açılması bile başlı başına bir baskı ve yıldırma ifadesiydi.

Demek istediğimiz o ki, siyonizm ve İsrail eleştirileri, sahipleri açısından çok riskli bir alan.

Hal böyle iken, Türkiye’de bir Genelkurmay Başkanının “Yahudi düşmanlığı” gibi provokatif bir suçlamada bulunması, Türkiye’nin bu noktada ne kadar ciddî sıkıntılardan geçtiğini gösteren çok düşündürücü örneklerden sadece biri.

Bir diğeri, yine Kıvrıkoğlu döneminde 1. Ordu Komutanlığına getirilmiş olan e. Org. Necdet Timur’un, geçtiğimiz günlerde basına akseden mektubunda sergilediği İsrail muhabbeti.

Göreve geldiği günden itibaren, Musevî Cemaati Başkanının kendisinden randevu talebinde bulunmasını beklediğini yazan Timur, sabırsızlıkla gözlediği bu talep ortak bir dostları kanalıyla iletildiği zamanki hissiyatını “Ne kadar sevindiğimi anlatamam” sözüyle dile getiriyor.

Bu ilk görüşmeyi, Selimiye kışlasında yemekli bir buluşma, ardından ailecek yapılan ev ziyaretleri takip ediyor. Ve her buluşmayı “bitmesini istemediğimiz zaman dilimleri” olarak niteleyen Timur, emekliye ayrıldıktan sonra daha çok buluştuklarını, sivil toplum kuruluşlarında birlikte görev aldıklarını, v.s. uzun uzun anlatıyor.

Musevî Cemaati Başkanıyla arasındaki ilginç dostluğu “Şarap gibidir, yıllandıkça değerini arttırır” sözüyle ifade eden bu üst düzey TSK bürokratı, söz konusu başkan için “Kendisini yıllar önce basından tanır, Türkiye ve İsrail için değerli hizmetler yaptığını duyar ve okurdum. Bunları yazmaktaki amacım, onun daha nice yıllar Türkiye ve İsrail için olan önemini paylaşmaktır” ifadelerini kullanıyor. (Vakit, 19.12.08)

Böylece odağında “milletin bağrından çıkan TSK’nın yerleştirildiği” ilginç ve düşündürücü bir ilişkiler ağı ortaya çıkıyor. Bu ağda Türkiye-İsrail ilişkilerinin askerî boyutu, kişisel dostluklarla da harmanlanarak bu boyutlara taşınıyor.

Peki, yakınlarda çıkan kitabıyla başka çevrelerde de kendisiyle ilgili sempati rüzgârları estirilmeye çalışılan cemaat başkanı ve yakın dostu emekli orgeneral, İsrail’in son günlerde Gazze’deki katliâmları için acaba ne düşünüyorlar?

Bilhassa Türkiye ve İsrail için “değerli hizmetler yaptığı” ve iki ülke ilişkileri açısından çok önemli olduğu, bir emekli Türk generalince dile getirilen cemaat başkanının bu konuyla ilgili bir açıklamasını şu âna kadar görmedik, duymadık.

(Unutmadan ilâve edelim: Timur’un 1. Ordu Komutanlığına oturduktan sonra yaptığı ilk işlerden biri, başörtüsü yasağını Marmara İlâhiyat’a taşımak üzere bu fakülteye dekan tayin edilen Prof. Dr. Zekeriya Beyaz’ı makamında ziyaret ederek destek mesajı vermek olmuştu...)

10.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.01.2009) - İsrail’den Ergenekon’a

  (08.01.2009) - Hangi “ulusal çıkarlar?”

  (07.01.2009) - Türkiye ve İsrail

  (06.01.2009) - Zillet ve meskenet

  (04.01.2009) - Berzaha bir adım daha

  (03.01.2009) - İlginç paralellik

  (03.01.2009) - İlginç paralellik

  (02.01.2009) - Zulme rıza zulümdür

  (01.01.2009) - 2009’a girerken

  (31.12.2008) - Filistin’de asıl mesele

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır