"Gerçekten" haber verir 05 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Kısa kısa



Ercan Bey: “'Ümmetim dalâlet üzere ittifak etmeyecektir. Siz bir ihtilâf gördüğünüzde sevad-ı azama tâbi olunuz' hadisini açıklar mısınız?”

Dalâlet üzerinde birleşmemenin, Hazret-i Muhammed’in (asm) ümmetinin mühim bir imtiyazı olduğu anlaşılıyor. Böyle bir mümtaz şahsiyete (asm) ümmet olduğumuz için Rabb-i Rahîm’imize ne kadar şükretsek azdır. Mensubu bulunmakla şeref duyduğumuz “ümmet”in, Allah’ın rahmetine ne derece gark edilmiş olduğu bu hadisten anlaşılmaktadır. Çünkü “dalâlette birleşmemek”1 diğer ümmetlere nasip olmamış eşsiz bir nimettir.

Ümmetin dalâlet üzerine ittifak etmeyeceği, dalâlet fırkalarının çıkmayacağı mânâsında söylenmiş değildir. Dalâlet fırkaları çıkacaktır. Nitekim bir başka hadis-i şerifte Allah Resûlü (asm), “Ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Bunlardan yetmiş ikisi cehennemde, biri de Cennette olacaktır” buyurmuş; “Cennette olan kimlerdir Yâ Resûlallah?” diye sorulduğunda da, “Benim ve ashabımın yolunda olanlar” buyurmuştur.2

Burada bahsi geçen yetmiş iki fırka, dalâlet fırkalarıdır. Kurtulan fırka ise, sünnet-i seniyyeyi esas alan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin yoludur. Demek “sevâd-ı azam” yani ümmetin kahir ekseriyeti, ehl-i sünnet yolunda olacaktır. Dalâlet fırkalarının sayısı ne kadar çok olursa olsun, Allah’ın müsaade etmemesi netîcesinde, etkileri ve güçleri zayıf olacak, ümmetin ekseriyetine söz dinletemeyecek, çoğunluğun sağduyusunu bozmaya güç yetiremeyecek, ekseriyetin inancını ve anlayışını idlâl edemeyecek, İslâm toplumunu dalâlete atamayacaktır.

Bu hükmü anlamak için, ülkemizde ihtilafa konu edilen birçok mesele hakkında ümmetin kahir ekseriyetinin hilafsız birleşmiş olduğuna bakmamız yeterlidir. Söz gelişi başörtüsünün, ya da ezanın nasıl okunacağı meselesinin veya namazın kaç vakit olduğunun “dindeki yerini” anlamak için doğudan batıya, kuzeyden güneye, Türkiye’den Endonezya’ya Müslüman çoğunluğun “ameline” bakmak kâfîdir. İhtilaf mı var, ittifak mı?

Demek, ihtilaflı meselelerde çelişkiye düşenler, ümmet ekseriyetinin ameline ittibâ ederlerse, Cadde-yi Kübrâyı bulmuş olacaklardır. Çünkü ümmet-i Muhammed (asm), Allah’ın izniyle, dalâlette ittifak etmemiştir, etmeyecektir.

***

Ünal Bey: “Büyü ve kâğıt yaptırmanın dini hükmü nedir? Büyüden yardım ve şifa beklenir mi?”

Büyü, göz ve basîret bağlamaktan ibârettir. Yani aldatmacadır. Özünde ilmî gerçekleri ters yüz edip kullanmak olan büyüyü yapmak da, yaptırmak da haramdır. Büyüden yardım ve şifâ da beklenmez.

Büyü ve sihir aldatıcı tesiri nedeniyle doğru itikadı bozar, tevhid inancına zarar verir, insanları ve toplumları aldatır, kişileri iğfal eder, insanların dünya ve âhiretlerine zarar verir.

Firavun’un sihirbazları karşısında bir an tereddüt geçiren Hazret-i Mûsâ’ya Cenâb-ı Hak şöyle vahyetmiştir: “Korkma! Üstün olan sensin. Elindekini bırak, onların yaptıklarını yutsun! Onların yaptığı sihirbaz hîlesidir. Sihirbaz, nereye gitse iflah olmaz.”3

Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Helâk edici yedi şeyden sakınınız!”

Ashab-ı Kiram (ra):

“Onlar nedir yâ Resûlallah?” diye sordular.

Peygamber Efendimiz (asm):

“1-Allah’a şirk koşmak, 2-Sihir yapmak, 3-Haksız yere Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, 4-Fâiz yemek, 5-Yetim malı yemek, 6-Savaş günü düşmandan kaçmak, 7-Mü’min, hiçbir şeyden haberi olmayan ve nâmûslu kadınlara iftira atmak” buyurdu.4

Peygamber Efendimiz (asm) bir diğer hadislerinde, “Bir takım şifreli ve tılsımlı ifâdelerle üfleyip düğümlemek, bu niyetle nazar boncuğu takmak ve kadınla erkeği birbirine sevdirmek için sihir yapmak Allah’a ortak koşmaktır”5 buyurdu.

Dipnotlar:

1- C. Sağîr, 1/582

2- Tirmizî, 2/107

3- Tâhâ Sûresi: 68, 69

4- Müslim, İman, 145; Buhârî, Tıp, 48; Câmiü’s-Sağir, 1/74

5- Câmiü’s-Sağir, 3/540

05.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.02.2009) - Allah’ın Cemâlini görmenin yolu

  (03.02.2009) - Tövbe ve rızık

  (02.02.2009) - Şerden hayır çıkar

  (01.02.2009) - Kötülüklere karşı doğru tavır nedir?

  (31.01.2009) - İslâm’ın bilgi kaynakları ve akıl

  (29.01.2009) - Müslümanları geri bıraktıran hastalıklar

  (28.01.2009) - Şeytana galip gelmek

  (27.01.2009) - Bereket kaynağı: İktisat-3

  (26.01.2009) - Bereket kaynağı: İktisat- 2

  (25.01.2009) - Bereket kaynağı: İktisat

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır