"Gerçekten" haber verir 03 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Fatma Nur ZENGİN

Davos’un Kahire yankıları



Mısır’a taşındığımdan beri, başta taksilerde olmak üzere, bankalarda, halkla iç içe olduğumuz çeşitli mekânlarda, Türk olduğumuz anlaşılır anlaşılmaz farklı ilgi yahut tepkiler alıyorduk. Uzun zamandır taksi şoförlerinin Türk hükümetini, Başbakanını v.s. eleştiren ve bize konuşma fırsatı tanımayan tavırları bizleri rahatsız etmekteydi. Tabiî ki savunulacak çok nokta vardı, fakat yabancı olduğumuz bir ülkede, bazı şeylere “he” deyip geçmek zorunda kalıyorduk.

Perşembe akşamı Türk arkadaşlarla gittiğimiz yemekten eve dönerken karşılaştığımız bazı Mısırlı tanıdıklar, “Başbakanınıza selâmlar olsun, sevgilerimizi iletin lütfen" dediklerinde durumu anlamamış ve sadece “Tabiî, aleyküm selâm” demekle yetinmiştik. Televizyonları açmayıp, internetten de uzak kalınca, dünya gündeminin dışında kalmıştık. Bir yandan tatil, öte yandan birikmiş olan işlere daldığımdan dolayı, gündeme dair bütün detaylardan haberim olmamıştı. Tâ ki, o akşam eve geldikten sonra yine gurbette olan bir Türk arkadaşımın, “Olanlardan haberin var mı?” diye mesaj göndermesine kadar… Bu sayede o olaya dair videoyu izledim. Videoyu izleyince, bütün olan bitenin kaynağını anladım. Başbakan Erdoğan, “bir Ortadoğu kahramanı”na Davos’ta dönüşüvermişti, bir daha gitmeyeceği Davos’ta.

Bu sert çıkış, hiç şüphesiz İslâm dünyasının gururunu okşamakla kalmadı, aynı zamanda, Türklerin Arap dünyasında, meselâ Mısır’da Türk hırsızlık çetesi mensuplarının 41’er yıl hapis cezası almış olması gibi sebeplerden dolayı gereksiz yere zedelenmiş olan imajını da daha sağlam ve tartışılmaz bir konuma taşıdı. O gece yanımıza gelip Erdoğan’a selâm ileten Mısırlı tanıdık gibi, bir sürü arkadaştan, “Erdoğan sen çok yaşa,” “Cesurluk abidesi Erdoğan,” “Kimsenin yapamadığını yapan insan” gibi tepkiler alıyorum.

Tabiî ki, şu an tartışılan meselelerden birisi, Erdoğan’a yapılan çifte standart. Büyük ihtimalle, bu gibi taraflı bir moderasyona maruz kalan her kim olursa olsun, tepkisini öyle ya da böyle dile getirecekti. Ve eminim ki, konu başka olsaydı ve orada oturan liderler, başka devletlerin başkanı olsaydılar, “Başbakan ateşle oynuyor” gibi bir başlık atmayı hiçbir yabancı basın kuruluşu düşünmezdi.

Böyle düşünürken mail kutuma tam vaktinde düşen bir fıkra, sanki bu düşüncelerimi doğruladı. Fıkraya bir bakalım:

Adamın biri New York’taki Central Park’ta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir uğraştan sonra üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürür. Ama küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür ettikten sonra:

‘Sen’, der ‘bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak; “Cesur New York’lu küçük kızın hayatını kurtardı.”

Adam: ‘Ama ben New York’lu değilim! ‘ der.

Polis: ‘Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar; Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı’ cevabını verir.

‘Ama ben Amerikalı da değilim’ der adam artık şaşırarak. Polis ‘Ya, o halde nerelisin?' diye sorunca adam cevap verir; ‘Ben Iraklıyım! '

Polis adama başka birşey söylemez. Ama adam ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir başlıkla karşılaşır; ‘Radikal İslâmcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü.’!

Herkes bu fıkrayı kendine göre yorumlayabilir tabiî. Ama önyargı, olaylara bakış açısı ve tarafsızlığın kaybolması gibi durumlarda, insanların olaylara ve kişilere yaklaşımlarının ne kadar farklı olabileceğine dair güzel bir hikâyecik olduğu düşüncesindeyim ben.

Başbakan Davos’a bir daha gider ya da gitmez onu bilemeyiz. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin hangi seyirde devam edeceğini bilmediğimiz gibi. Ama Erdoğan’ın Davos çıkışı, hiç şüphesiz, duygusal açıdan milyonlarca insanı mutlu edip öyle ya da böyle yankısını bulduktan sonra, ülkemize bir nev'î hareket özgürlüğü sağladı. Şimdi, akılcı ve gerçekçi adımlarla yürüyerek, dengeleri oturtma zamanı gibi gözüküyor. Ve asıl zor olan da bu. Bakalım, başarılabilecek mi?

03.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.01.2009) - Kahire’de Meksika hayali…

  (13.01.2009) - Eid Saeed*

  (30.12.2008) - Yine aynı...

  (23.12.2008) - Moda mı, gizli politika mı?

  (16.12.2008) - Bayram sonrası mahmurluğu

  (09.12.2008) - Bursa’da bir bardak çay

  (02.12.2008) - Şehre, dizilere, festivale dair….

  (25.11.2008) - Yeni Asya’da yazmak demek…

  (18.11.2008) - İçinden ülkeler geçen şehir

  (11.11.2008) - Mısır’a da kış gelir...

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır