"Gerçekten" haber verir 02 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Nimetullah AKAY

Dünyevîleşmek



Şüphesiz dünya kâinat içinde en güzel yaratılan bir mekândır. Cenâb-ı Allah’ın bütün isimleri en güzel bir şekilde dünyada tecellî etmektedir. En önemlisi de, Kâinatın Rabbi, dünyayı “eşref-i mahlûkat” olarak yarattığı insanlara geçici bir sûrette hayat geçirecekleri bir mekân olarak tayin etmiş, burayı asıl memleketimize gitmek için bir bekleme salonu haline getirmiştir. Ve en güzel bir şekilde yaratılan insanoğluna bu dünyada bütün mahlûkattan kat kat fazla güzel imkânlar sunmuştur.

Dünyadan çok daha büyük olan güneşler ve yıldızlar bile insanoğlu için ve dahi dünya için yaratılmış gibidir. Kâinatın içinde çok küçük bir yer kaplayan dünyada yaratılışın en güzel incelikleri yerleştirilmiştir.

Elbette bu cihetlerle dünya sevilmesi gereken bir mekândır ve Rabb-i Rahîmin isimlerinin en güzel bir şekilde tecellî etmesi cihetiyle, kâinatı ve bilhassa dünyayı sevmek şuur sahibi her insan için bir vazifedir.

İnsan, Kâinatın Rabbini tanımakla insan olur, O’na kulluk yapmakla yaratılan her şeyin mahiyetini anlamaya başlar. “Kâinatın Yaratıcısı”nın san'at eserlerini göstermesi cihetiyle dünyayı seven bir insan, insan olmanın gereğini yapmış olmaktadır.

Ayrıca dünyayı ahiretin bir mezrası olarak sevmemiz istenmiştir. İmtihana tabi olan biz insanlar bu dünyada ektiğimizi ahiret âleminde biçeceğiz. Bu cihetlerle, bizlere ebedî bir hayat, ebedî bir saadet kazandırdığı için dünyamızı seveceğiz ve insan olduğumuza şükredeceğiz. Bizleri insan olarak yarattığı, bin bir güzelliklerle donattığı dünyayı emrimize sunduğu ve bizleri yaratılanların en şereflisi olarak dünyaya gönderdiği için Rabbimizi seveceğiz. O’na karşı kulluk vazifemizi en güzel bir şekilde yaparak şükreden bir kul olacağız. Yaratılanları “Yaratan”dan ötürü sevmek güzeldir. Sahib-i Hakikîmizin yaratmış olduğu her şeyin binlerce hikmeti bulunmaktadır. Abeslik, başıboşluk, sahipsizlik yok bu âlemde...

“Kadir-i Külli Şey” olan Rabbimizin mükemmel san'at eserlerini sevmek, ebedî saadeti kazanmak için bir tarla olarak bilmek cihetiyle dünyayı sevmek gerçek insan olmanın gereğidir. Tehlikeli olan, bu sınırların dışına çıkmak ve dünyayı fani cihetiyle sevmektir. Dünyada ebedî olarak kalacakmış gibi bütün mesaimizi dünya nimetlerini elde etmek için çalışmalıyız.

Dünyevîleşmek, ahirette hiçbir getirisi olmayan dünya nimetlerine gönül bağlamak ve bunları kazanmayı birinci hedef yapmak demektir. Dünyanın her zamankinden daha çok cazip bir hâle geldiği günümüzde, sadece dinden, imandan bîhaber olanları değil, dindar olanları bile bekleyen bir hastalıktır bu...

Görüldüğü kadarıyla nefis ve şeytanların bu zamandaki en önemli silâhı ‘dünya sevgisi’dir. Belki de bu sebeple Peygamber Efendimizin (asm) “Ölümü çokça zikrediniz” şeklindeki tavsiyesini yeterince yerine getirememekteyiz. Ve ne yazık ki bizler çoğu zaman dünyamızı güzelleştirdiğimiz gibi, ahiretimizi de o nisbette güzelleştirmeyi düşünmüyoruz. Dünyayı güzelleştirmek, dünyanın fani zinetlerine boğulmak demek değildir aslında. Dünyayı güzelleştirmek, dünyayı Kâinat Sultanının bir büyük san'at eseri olarak görmek demektir. Dünyayı güzelleştirmek, hayatı, Rabb-i Kerimin izni ve rızası dairesinde yaşamak demektir.

Dünyayı bize yaşanır hale getirecek olan yine Rabbimizdir. Eğer O istemezse dünyanın hiçbir zenginliği dünyamızı güzelleştiremez. O bizden razı olursa, O bize huzur-u kalp nasip ederse dünyanın en huzurlu insanı oluruz. O halde dikkatli olmamız gerekir. Nefislerimiz çaktırmadan bizi dünyevîleştirmesin. Görünürde Rabbimizi bildiğimiz, O’na karşı kulluk vazifesini yaptığımız halde, bir dünya sevgisi çabalarımızı boşa çıkartmasın. “Kesben değil, kalben dünyayı terk etmek” düsturumuz iken, farkına varmadan kalplerimizi de dünyaya bağlamayalım sakın...

02.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.01.2009) - İnsanlık ailemiz için üzülüyoruz

  (12.01.2009) - Filistin üzülmesin!

  (06.01.2009) - Gerçeklere uzanmak zamanıdır

  (31.12.2008) - Mazeretlerimiz geçerli olmayacak

  (22.12.2008) - Muhammedî ahlâka muhtacız

  (15.12.2008) - İnsan, nasıl insan olur?

  (08.12.2008) - Kurban olmak

  (01.12.2008) - Aydınlık ve karanlığın çarpışması

  (25.11.2008) - Göğsümüzü kabartan boş şeyler

  (17.11.2008) - Allah'a kul olmak tek çare

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır