"Gerçekten" haber verir 16 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hüseyin GÜLTEKİN

Seyyid ve şerif üzerine



Bahri Kurtuldu: “Seyyid ve Şerif ne demektir? Peygamber Efendimizin (asm) neslinden gelen mübarek nesle neden bu adlar verilmiştir?”

Lügatte efendi, bey, beyefendi, reis mânâlarına gelen Seyyid, Resûlullah Efendimiz’in (asm) Hazret-i Hüseyin’den gelen nesl-i pâkine verilen unvandır. Hanımlar için “Seyyide” unvanı kullanılır.

Şerefli, şanlı, şanı yüce mânâlarına gelen Şerif ise, Resûlullah Efendimiz’in (asm) Hazret-i Hasan’dan gelen nesl-i pâkine verilen unvandır. Seyyid mefhumunun Farsça karşılığı ise “Mirza”dır.

Seyyid ve şerif kelimeleri için sadece örfte böyle bir ayırım yapılmış olmakla beraber, sonuçta her iki kavram da Hazret-i Peygamber’in (asm) pak neslini ifade etmiştir. Hatta önceleri her iki nesle seyyid denmiş, sonraları bunlardan Hazret-i Hasan’ın nesline şerif denmiştir. Şimdilerde ise her iki pak nesle de seyyid denmektedir.

Seyyid kelimesi bizzat Resûlullah Efendimiz’in (asm) özelde pak nesline, genelde ise şerefli ve değerli şeylere verdiği bir unvandır. Meselâ Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), bir gün minberde bulunduğu bir sırada yanındaki Hz. Hasan’ı (ra) işaret ederek, “Bu oğlum seyyiddir. Umulur ki Allah onun vasıtasıyla iki Müslüman fırkanın barışmasını sağlar” demiş1; bir başka gün de: “Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin gençlerinin iki seyyididirler”2 buyurmuştur.

Resulullah Efendimizin (asm) bizzat kendi zat-ı pakisi, “Seyyidu’s-Sakaleyn” (iki âlemin efendisi), “Seyyidul-En’am” (yaratılmışların en şereflisi)”, “Seyyidul-Enbiya” (Peygamberlerin efendisi) gibi unvanlar almıştır. Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) “Ben Âdemoğlunun seyyidiyim”3 buyurmuş; bir diğer hadislerinde de: “Ben kıyamet gününde insanların seyyidiyim”4 buyurmuştır. Keza, Enes b. Malik’ten (ra) gelen bir rivayette, Resûlullah Efendimiz (asm) Hazret-i Mehdi’nin de cennet ehlinin seyyidleri arasında yer aldığını bildirerek şöyle buyurmuştur: “Biz Abdulmuttalip oğulları cennet ehlinin seyyidleriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdî.”5

Keza, Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiğine göre Hazret-i Fatma (ra), cennetteki kadınların seyyidesidir.6 Hz. Ebû Bekir (r.a) ve Hz. Ömer de (r.a), peygamberlerden sonra cennet ehlinin seyyidleridirler.7

Peygamber Efendimiz (asm) muhtelif şeylerin şerefini de seyyid vasfıyla nitelemiştir. Meselâ; günlerin seyyidi Cuma Günüdür;8 İstiğfarın seyyidi “Allahümme ente Rabbi lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke...” cümlesiyle başlayan bir duâdır.9

Ashab-ı Kiram, faziletli kimselere seyyid demekteydi. Meselâ Hazret-i Ömer (ra), Hazret-i Ebû Bekir (ra) için: “Ebu Bekir seyyidinizdir” “Seyyidiniz, Bilâl’i (ra) azad etmiştir” demiştir.10

Abbasilerden sonra İslâm devletlerinde seyyidlerin ve şeriflerin kaydı tutulmuştur. Osmanlı Devleti zamanında ise bu iş kurumsallaştırılmış ve Nakibu’l-Eşraflık müessesesi kurulmuştur. Bu kurumun görevi Ehl-i Beytin kaydını tutup sahte seyyid ve şeriflerin çıkmasını önlemekti.

Hazret-i Peygamber’in (asm) pak neslinden gelen seyyid ve şeriflere Ehl-i Beyt de denmiştir. Ehl-i Beyt, namazlarımızda yaptığımız, “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âl-i Muhammed” (Allah’ım, Muhammed’e ve Muhammed’in (asm) pak nesline rahmet et) duâsında dâhildirler. Öte yandan, Hazret-i Peygamber (asm) soyundan olmakla beraber sünnete bağlı olmayan ve İslâm inanç ve itikadını göstermeyen kimseler Ehl-i Beytten sayılmazlar.

Bediüzzaman Hazretlerine göre, Peygamber Efendimiz (asm) mübarek neslinin kıyamete kadar Hazret-i Hasan’ın (ra) ve Hazret-i Hüseyin’in (ra) soyundan geleceğini ve bu mübarek nesilden çok büyük insanların çıkıp bu ümmete ve bu dine hizmet edeceklerini nübüvvet nazarıyla görmüş; bütün o nurlu zatlar hesabına bu iki torununa derin şefkat ve sevgi göstermiştir. Yine Bediüzzaman’a göre İslâmiyet bir vücutsa, bu vücudun belkemiği muhakkak Âl-i Beyttir. Bu vücudun başı da Kitabullah olan Kur’ân’dır.11

Dipnotlar:

1- Buhârî, Sulh, 9; Fedailul-Ashab, 22; Tirmizi, Menakıp, 31

2- Tirmizî, Menâsık, 31

3- Ebu Davud, Sünne, 13; İbn Mâce, Zühd, 37

4- Buharî, Enbiyâ, 3; Müslim, İman, 367, 369

5- İbn Mace, Fiten, 34

6- Buhârî, Fedâilul-Ashâb, 29; Menâkıb, 25

7- İbn Mâce, Mukaddime, 11

8- İbn Mâce, İkame, 79

9- Buharî, Daavat, 2

10- Buhari, Fedâilul-Ashab, 23

11- Barla Lâhikası (Yeni Tarz), s. 356

16.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.02.2009) - Bütün sıkıntıların reçetesi, İhlâs Risâlesi

  (08.02.2009) - Böyle bir “kişisel gelişim” olur mu?

  (01.02.2009) - Samimî tenkitlere açık olmalı

  (25.01.2009) - Bir hizmet adamı

  (18.01.2009) - Hizmetlerimiz bizi gurura sevk etmemeli

  (11.01.2009) - Huzur ve mutluluk arayışları

  (04.01.2009) - Bazen kenarda durmak veya susmak da hizmettir

  (28.12.2008) - Toplumdaki yozlaşma

  (22.12.2008) - Tahkik ehli olmak

  (14.12.2008) - Risâle-i Nur’u doğru anlamak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır