"Gerçekten" haber verir 11 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali OKTAY

GÖNÜLDEN DİLE



“Biz sûretiz aslımız hakdır bizim

Ol İlâha hamdimiz çoktur bizim

Kusur günah yanlış hep biz de ama

Ondan gayrı kimsemiz yoktur bizim”

Semih Sergen

Neyzen Tevfik

Ney denince akla ilk gelen isimlerden biridir Neyzen Tevfik. Tabiî pek çoğumuz sanırım ney‘deki ustalığından çok, ilginç hayat hikâyesi, şiirleri, neredeyse bir atasözü, deyim gibi dilimize yerleşen sözleri ve hazır cevaplığıyla hatırlıyoruz. İlginç hayat hikâyesi dedim ya meselâ Neyzen Tevfik alkol alışkanlığı ile bilinir, ama çocukluğunda hafızlığa çalıştığı, medrese eğitimi aldığı pek bilinmez.

Soyadı Kolaylı olmasına rağmen Neyzen Tevfik olarak tanınmıştır. 1879 yılının 7 Mart günü Bodrum’da doğmuştur. Hıfza biraz çalıştı ise de hafız olamadı. Yakınlarının Hafız demesi bundandır. Çocukken sık sık sara nöbetleri geçirdiği için götürdükleri bir doktor, onu serbest bırakmalarını, ne istiyorsa onu yapmasını öğütlemişti. Ney’i görünce gönlünü kaptırmış, babası başa çıkamayacağını anlayınca oğlunu İzmir Mevlevîhanesi şeyhi Nureddin Efendi’ye teslim etmişti. Neyzen bu mutluluğunu şöyle dile getirir:

“Nota ile meşke devam etti şöyle birkaç mah

Sema’a mutrib’e girdi ney elde, başta külah ‘’.

1900 yılında İstanbul’a gelir. Fatih’teki Fethiye Medresesinde öğrenimini tamamlamak istemiştir. Dört yıl boyunca sarık sararak dinî kıyafetle dolaşır. Bir yandan dönemin ünlü müzik adamlarını tanırken bu sıralarda sonraki hayatını etkileyecek içki alışkanlığını da edinir ne yazık ki. Bu durumu kendi dizelerinde şöyle dile getirir:

“Heyhat söndü şevkim, şevkemli bende söndüm

Hanlarda sürüne sürüne Âşık Garib’e döndüm. ’’

Bu arada şöhreti gittikçe yayılmakta herkesi hicvetmekte, rastgele ney çalmakta ve sefil bir hayat sürmektedir. Sultan Abdülhamid'i eleştirdiği için birkaç kez tutuklandı. Mısır’a gitti, birkaç yıl sonra tekrar döndü.

“Yağlayıp pullayarak kendimi attım Mısır’a

Şevk-i hürriyetle kendimi verdim hasıra’’

der o seyahatini anlatmak için.

Annesinin ısrarı üzerine 1910 yılında bir din adamının kızı ile evlendi ise de kısa süre sonra boşandı. O yıllarda Akşam Gazetesi onun için deli diye bahsedince:

“İçmişim ben bu zıkkımı otuz yıl naçar

Bu zehir ki beşeri tehlikeye dâvet eder

İçen elbet olur maskara-i matbuat’’ diye yazar.

Kendini anlattığı bir şarkı sözünde

“Gitti gelmez gönül virane kaldı

Ne sabre mecal ne takat kaldı

Yadınla teselli bahane kaldı

Üç beş gün ömür var daha ne kaldı. ’’

Bir konuşmasında "Hayatımda iki şeye sahip olamadım" der. Biri para biri uşak. Paraya sahip olamadım, çünkü onda saklamaya kesemi doldurup üstüne düğüm üstüne düğüm vurmaya lâyık bir değer bir kıymet görmedim. ’’

Merhum Mehmet Akif Ersoy, durumuna üzüldüğü Neyzen Tevfik’i bu durumdan kurtarmak için çok uğraşmış çok çabalamış ancak başaramamıştır. Bunu teyiden geçen sene bir gazetede röportajını okuduğum bir Hak dostu Bandırmalı Ali Öztaylan’ın aktardığı hatıra aklıma geldi: Eski bir Osmanlı insanı olan merhum Ali Efendi gazetedeki sohbetinin bir yerinde Neyzen Tevfik’le ilgili hatırasını şöyle anlatmıştı:

"Bir gün Neyzen Tevfik’i hastanede ziyarete gittim. Neyzen Tevfik, Ali Efendiye ne sebeple kendisini ziyarete geldiğini sorar. Ali Efendi de kendilerinin Mehmet Akif’in dostu olduğunu bildiği için ziyarete geldiğini söyler söylemez Neyzen Tevfik avazı çıktığı kadar

"Âkif’im Âkif’im" diye bağırır kendini yerden yere atar ve kendinden geçer. Daha sonraları da Neyzen Tevfik yine bu zatın kollarında vefat etmiştir.

Evet, çocukluğunda hıfza çalışıp, medrese eğitimi alırken gençliğinde bir anda hayatın cazibeli yalancı dünyasına kapılıp içkinin kucağına düşen ve belli ki ölene dek bunun ıztırabını hisseden yaşayan bir insan portresi var karşımızda: Neyzen Tevfik. 28 Ocak 1953 tarihinde vefat ettiğinde Mevlevî şeyhi Remzi Dede Neyzen için vefat tarihini şu şiiriyle düşer:

“Remzi tarihin yazarken çekdi bir âh-ı hazin

Gitti Neyzen elde mey, Kevser şarabın içmedi. ’’

11.02.2009

E-Posta: alioktay@alioktay. net


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.02.2009) - Selahattin Pınar

  (03.02.2009) - Selahattin Pınar

  (28.01.2009) - Yunan Müzik Adamı: ‘’Osmanlı Mûsıkîsine hayranım‘’

  (13.01.2009) - Çocuklar ve müzik

  (07.01.2009) - Kerbelâ

  (24.12.2008) - Alâeddin Yavaşça

  (17.12.2008) - Trafik kazası mağdurlarının hakları (2)

  (16.12.2008) - Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî

  (02.12.2008) - Dede Efendi’den öğrenecek çok şey var…

  (25.11.2008) - Dede Efendi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır