"Gerçekten" haber verir 20 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Uğursuzluk inancı



Vahdettin Bey: “Dinimize göre eşyada uğur-suzluk var mıdır, yok mudur?”

Eşyada uğursuzluk var sayma, hemen bütün bâtıl din ve inanç sistemlerinde az-çok bulunan, yer yer Müslüman toplumlara da bulaştığını gördüğümüz bir hurâfedir. İslâmiyet özde böyle hurâfelerden münezzehtir. Çünkü İslâmiyet tevhid dînidir.

Müslüman hayrı da, şerri de Allah’tan bilir ve bekler. Hayır ve şer Allah’tan beklendiği zaman, eşya kendi zatında uğurlu veya uğursuz olarak devreye girmez. Eşya yalnız bir araç olur. Ana- hatları itibariyle bu aracı iyi kullanmak hayır getirir; kötü kullanmak şer getirir. Dolayısıyla bizim kullanımdaki eksikliğimizden kaynaklanan bir kusuru ve hatâyı eşyaya atfetmek ve onu uğursuz ilân etmek doğru değildir.

Bazı şeylerde uğursuzluk tevehhüm edenler, bu hususta Allah’a müracaat etmeyi unuturlar. Eşyanın uğursuzluğuna baştan teslim olurlar. Bu ise hakîkat-ı hâle muvafık bir anlayış olmadığı gibi, Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarına karşı da edepsizlik anlamı taşır. Meselâ Salı günü yola çıkan birisinin, işi ters gittiğinde bunu Salı gününün uğursuzluğuna yorması; evinin saçağına baykuş konan birisinin, bundan şer bir mânâ çıkarmaya çalışması; köpeğin uluduğunu işiten birisinin, bunu bir yakınının öleceğine yorması, Hâlık-ı Rahîm’le kendisi arasına bi-linçsiz eşyaları koymak gibi aslında şirki de içeren bir sû-i edep davranış olmaktadır. Bu tarz yorumların hakîkatla ve gerçekle hiç alâkası olabilir mi? Müslüman’ın îmanî yakîniyle de çelişen bu zan ve vehim, ne yazık ki vahim ve fâhiş bir hatâdan başka bir şey değildir. Câhiliyet devri Arapları da kuşları ürkütürler, kuşlar sol tarafa giderlerse uğursuz sayarlar; baykuşun ölünün ruhundan meydana geldiğine inanırlar; insan karnında, acıkınca insanı öldüren bir yılan var sayarlardı. Müşrikler en ciddî işlerini bile böyle uğursuzluk telâkkîlerine göre tan-zim ederlerdi. Ama hiç olmazsa bu telâkkî tarzı onların inançları ile örtüşüyordu.

İslâmiyet uğursuzlukla beraber kehâneti, sihir yapmayı, büyücülüğü, falcılığı, sebeplerden şifâ ummayı da yasaklamıştır. Çünkü bütün bunlar aslı-esâsı olmayan, hakîkat-ı hâl ile çelişen ve her şey bir yana Tevhid inancı ile bağdaşmayan bâtıl inançlardır.

İbn-i Abbas’tan rivâyet edilen uzun bir hadîs-i şerif vardır: Resûlullah (asm) buyurdu ki: “Bana bütün ümmetler gösterildi. Bir-iki peygamber yanlarında onar, yirmişer, otuzar, kırkar ümmetleriyle beraber önümden geçmeye başladılar. Bir peygamber de yanında bir ümmeti bile olmaksızın geçti. En sonunda uzaktan büyük bir karaltı gösterildi. ‘Bu karaltı nedir? Bu benim ümmetim midir?’ diye sordum. Bana, ‘Bu, Mûsa Peygamberle kavmidir’ denildi. Sonra bana; ‘Ufka bak!’ denildi. Ufka bakınca ufku dolduran büyük karaltılar gördüm. Sonra, bana; ‘Semâ ufuklarının şu tarafına, bu tarafına da bak!’ denildi. Bir de ne göreyim; büyük karaltılar baştanbaşa ufku kaplamıştı. Bana; ‘Bu senin ümmetindir; bunlardan yetmiş bin kişi hesâba çe-kilmeden Cennet’e gireceklerdir’ denildi” buyurdu ve mübarek odasına çekildi. Hesaba çekilmeden Cennet’e gireceklerin vasıfları hakkında mecliste bulunanlara bir şey söylemedi. Meclistekiler dağıldı. Ama aralarında şöyle konuşuyorlardı: “Biz Allah’a îman edip Resûlüne ittibâ eden kimseleriz. Demek biz Cennet’e hesapsız gireceğiz!” Bazıları da: “O bahtiyarlar bizim evlâtlarımızdır. Onlar İslâm toplumunda dünyaya gelmiş olacaklardır. Biz ise câhiliyet içinde doğduk” diyorlardı. Bu münâzarâyı Allah Resûlü (asm) işitmişti. Hemen hâne-i saadetten çıktı ve şöyle buyurdu: “Cennet’e hesapsız girecek mü’minler sihir yapmayanlar, eşyada veya varlıklarda uğursuzluk görmeyenler, şifâyı doğrudan Allah’tan bekleyenler ve her hususta Allah’a tevekkül edenlerdir.”1

Burada üç önemli nehy görürüz: Sihir, uğur-suzluk ve Allah’tan başkasından şifa beklemek. Bir de emir var: Her hususta Allah’a tevekkül etmek. Yani önceki üç hurâfenin karşısında Allah’a tevekkül etmek emredilmiştir.

Uğursuzluğu nehy eden Allah Resûlü (asm) tefeülü tasvip etmiştir. Ebû Hüreyre’den (ra) gelen bir rivâyette Allah Resûlü (asm); “İslâm’da teşeüm (uğursuzluk) yoktur; en hayırlısı ise tefeüldür” buyurmuş; mecliste bulunanlar: “Tefeül nedir yâ Resûlallah?” dediklerinde ise: “Güzel sözdür” buyurmuştur.2

Buna göre eşyanın hareketlerini şerre yormak, yani uğursuz saymak câiz değildir; hayra yormak, yani güzel mânâlar çıkarmaya çalışmak ise câizdir. Mü’min bir şey hakkında yorum yapacaksa ya hayra yormalı, ya da susmalı; şerre aslâ yormamalıdır.

Dipnotlar:

1- Buhârî, 12/1926.

2- Buhârî, 12/1936.

20.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.02.2009) - Salavât ve salât-ı tefrîciye okumak

  (18.02.2009) - Adam öldürmek

  (18.02.2009) - Kıyamet alâmetleri nelerdir? - 2

  (17.02.2009) - Kıyamet alâmetleri nelerdir?-1

  (16.02.2009) - Seyyid ve şerif üzerine

  (14.02.2009) - Gerçek Sevgiliyi ne kadar arıyoruz?

  (13.02.2009) - Tilâvet secdesi ve hikmetleri

  (12.02.2009) - “Ehl-i Kitab’ın kestiği” meselesi

  (11.02.2009) - İnsan kâinattan üstündür

  (10.02.2009) - Birinin zararına yaptığımız yemini bozmalıyız

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır