"Gerçekten" haber verir 11 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

İnsan kâinattan üstündür



Aksaray’dan Kevser Hanım: “İnsan kainâtın misal-i musağğarıdır diyor Üstad. Bizde olan çoğu şey kainâtta da var. Peki, bâtınî duygularımız nasıl görünüyor? Hayal, sır, akıl gibi.”

İnsanın yaratılışına ayrı bir ehemmiyet veren Kur’ân, insanın makâmının “ahsen-i takvîm” olduğunu beyan eder. Devâm eden âyette ise insan için “esfel-i sâfilîn”e kadar bir merdiven indirir.1 Yani ahsen-i takvîmde yaratılan insanın önüne, esfel-i sâfilîne kadar da bir iniş merdiveni bırakıldığı kaydedilir.

Kur’ân, insanın yaratılış mâcerâsına da yer verir: Cenâb-ı Hak meleklere, yeryüzünde kudretinin ihtişâmını gösteren bir “Halîfe” yaratacağını ifâde buyuruyor. Melekler şaşırıyorlar; yeryüzünde fitne çıkaracak ve kan dökecek kimselerin yaratılmasına bir mânâ veremediklerini; eğer mes’ele tesbih, tahmîd ve takdîs ise, onu kendilerinin sayısız bir biçimde yaptıklarını ifade ediyorlar. 2

Cenâb-ı Hak ise hikmeti mûcibince Hazret-i Âdem’i (as) ahsen-i takvîmde yaratıyor; ona isimleri, ilimleri ve bütün kemâlâtı öğretiyor. Emânet-i Kübrâyı uhdesine veriyor.3 Sonra meleklerin acziyetini, Hazret-i Âdem’in de (as) üstünlüğünü göstermek için4 Hazret-i Âdem’i (as) bu yoğun fıtratıyla meleklere arz ediyor. Melekler Allah’ın takdirine boyun eğdiklerini beyan edince, Cenâb-ı Hak melekleri Hz. Âdem’e (as) secdeye dâvet ediyor.5

Kur’ân’ın insanı üstünlük bakımından meleklerle, aşağılık bakımından da hayvanlarla6 mukâyese etmesi ilginçtir ve insanın esfel-i sâfilînle alâ-yı illiyyîn arasında sonsuz bir merdivende yükselmekle mükellef bulunduğuna delâlet eder. Kâinât söz konusu olunca ise Kur’ân, “Biz emâneti semâvâta, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik. Fakat onlar yüklenmekten çekindiler”7 buyurur.

Âyet ve hadîslere topyekûn baktığımızda insanın yükselişinin ve ruhunun çeşitli mertebeler kazanmasının kâinâta göre değil, ya meleklerle mukayeseli; ya da doğrudan Allah’ın isimleriyle anlatıldığını görürüz. Meselâ Peygamber Efendimiz (asm) bir hadîslerinde, insanın Rahmân ismini tamamıyla gösterir bir tarzda yaratıldığını beyan buyurur.8

Risâle-i Nûr’da “âlem ve varlık” nokta-i nazarından, insanla kâinât arasında mukayeseler yapılıyor. Fakat bu mukayeseler tamamen insanı tanımaya yöneliktir. Yoksa mânevî derecesi bakımından veya ruhunun yükselmesi ve mertebeler kazanması açısından insan, kâinâtla mukayese kabul etmez. İnsan kâinatın meyvesidir ve küçücük bir misâlidir. Nitekim her meyve, ağacının küçücük bir misâlidir. Ve bu temsil ölçüsüyle insan, makro-plânda kâinatta ne varsa mikro-plânda kendisinde gösterir. Meselâ dünya küresinde olduğu gibi vücudunun üçte ikisi sudur, yani kandır. Damarları yeryüzünün ırmakları gibidir, kemikleri dağları gibidir, nefsi şeytanın desiselerine kulak verir durur. Heva, heves ve arzuları çoğu zaman şerir mahlûklar gibidir. Hayali misâl âlemi gibidir. Sırrı, gizli ve gaybî âlemler gibidir, meselâ ahiret âlemi gibidir. Vicdanı, mahşerdeki Mahkeme-i Kübra gibidir. Aklı levh-i mahfuz gibidir.

Fakat insan kâinattan üstündür. Nitekim kâinât bir araçtan ibârettir. Amaç olmadığı gibi, mânevî müsâbakada kâinatın yeri de yoktur. Dolayısıyla insan mâhiyet ve cismâniyet açısından kâinâtın bir küçük misâlini teşkil etmekle berâber; îman ettiği dakîkada, kazandığı mertebeler yönüyle kâinâtı geçer, geride bırakır.

Bedîüzzaman Hazretlerine göre, Allah’ın bütün isimlerinin cilvesine9 ve nakş-ı azamına10 mazhar olan insan, kâinâtın sultanı gibi bütün kâinâtın duâsını kendi duâsı içine almakta; ve bir umûmî kul ve umûmî vekil makâmında doğrudan, tamâmını Cenâb-ı Hakk’a arz etmektedir. Namazdaki “İyyâke na’büdü ve İyyâke nesta’ıyn” ifâdeleri de bu yüksek vekillik ve “ahsen-i takvîm” makâmına işâret etmektedir.11 Her îman sahibi insan, namaza durduğu anda kâinâtın ötesine geçmiş, kâinâtı aşmış, bütün varlıkları ve âlemleri arkasına almış; doğrudan Allah’ın huzûruna yükselmiştir.12 Cenâb-ı Hak, İslâmiyet’i nasip etmekle insanı ulvî ve nûrânî bir külliyete; mârifet ve muhabbeti vermekle de insanı her şeyi ihâta eden bir nûra çıkarmıştır.13

Netîce îtibariyle insan, ulvî kemâlâtıyla, yüksek fıtratıyla, yüksek istidât ve duygularıyla ve derinliğine sonu olmayan vicdânıyla bütün mevcûdâtı ve kâinâtı kuşatan ve geride bırakan bir kâbiliyette yaratılmıştır.14

Dipnotlar:

1- Tîn Sûresi, 95/4,5

2- Bakara Sûresi, 2/30,31,32

3- Ahzâb Sûresi, 33/72

4- İşârât’ül-İ’câz, s. 258

5- Bakara Sûresi, 2/34

6- A’râf Sûresi, 7/179; Furkân Sûresi, 25/44

7- Ahzâb Sûresi, 33/72

8- Buhârî, İsti’zân, 1

9- Sözler, s. 118, 282

10- Sözler, s. 628

11- Sözler, s. 288

12- Sözler, s. 525

13- Sözler, s. 324

14- İşârât’ül-İ’câz, s. 258, 259

11.02.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.02.2009) - Birinin zararına yaptığımız yemini bozmalıyız

  (06.02.2009) - Kardeşlik hukuku

  (05.02.2009) - Kısa kısa

  (04.02.2009) - Allah’ın Cemâlini görmenin yolu

  (03.02.2009) - Tövbe ve rızık

  (02.02.2009) - Şerden hayır çıkar

  (01.02.2009) - Kötülüklere karşı doğru tavır nedir?

  (31.01.2009) - İslâm’ın bilgi kaynakları ve akıl

  (29.01.2009) - Müslümanları geri bıraktıran hastalıklar

  (28.01.2009) - Şeytana galip gelmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır