09 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Asker ve yetki


A+ | A-

Başbakanın “Kalkacak,” Genelkurmay Başkanının “Kalkabilir” dediği EMASYA protokolü yürürlükten kalktı. Ama Başbuğ da, İçişleri Bakanı da protokole niye ihtiyaç olmadığını aynı gerekçe ile izah ettiler: “Gerekli yetkiler kanunda var, protokole gerek yok...”

Bu durum, protokolün yürürlükte olduğu 13 yıl boyunca da geçerli değil miydi? Kaldırmak için niye bu kadar sene beklendi? Erdoğan’ın dediği gibi, demokratik olgunluğa ancak şimdi eriştiğimiz ve de şartlar bugün oluştuğu için mi?

Peki, protokolün dayandığı İl İdaresi Kanununun 11/D maddesinde askere verilen aşırı yetkiler aynen durduğuna göre, sözü edilen demokratik olgunluk bunun neresinde? Ve değişen ne?

Ya, kanunda “OHAL’in daraltılması veya kaldırılması durumunda doğacak boşluğu doldurma” gerekçesiyle yapılan değişiklikler Meclisten geçip yürürlüğe girdiğinde, “Kalıcı ve sürekli bir OHAL düzeni getirildi” diye AYM’ye iptal dâvâsı açan CHP şimdi niye ayrı tellerden çalıyor?

O zaman “Bu kanunla, olağan durumlarda sivil otoritede olması gereken ağırlık ve belirleyicilik askerî otoriteye kaydırıldı” görüşünde olan CHP, şimdi niye “Sivas olayları, EMASYA olmadığı için yaşandı” gibi tuhaf yorumlar yapıyor?

Sivas olaylarının o boyutlara ulaşıp hâlâ yürekleri yakan çok hazin sonuçları doğurmasında, garnizon komutanının, vali tarafından yapılan ısrarlı ve mükerrer çağrılara duyarsız kalmasının kritik bir role sahip olduğu çok konuşuldu.

Gerek valinin, gerekse o zaman Başbakan Yardımcısı olan rahmetli Erdal İnönü’nün bu anlamda askerin tavrını eleştirdiklerini hatırlıyoruz.

Baykal’ın mantığıyla olaya yaklaşırsak, EMASYA protokolü olmadığı için mi asker o hadiselere müdahale etmedi? Olay bu kadar basit mi?

O zaman, bu mantığı tersinden işleterek akıl yürütmeye devam edersek, “Asker müdahale etmedi ki, EMASYA protokolü gibi, icabında darbe hazırlığı için de kılıf olarak kullanılabilecek düzenlemeler çıkarılsın” sonucuna ulaşabiliriz.

Aynı şekilde, ülkede darbe ortamı oluşturmak için çıkarılan olayları da böyle yorumlayabiliriz.

Asker, sivil idareden talimat almayı içine sindiremiyor ve bunu açıkça dillendirmeyi uygun bulmayıp, “Mustafa Muğlalı’nın durumuna düşmek istemiyoruz, yetki verin ki, bizden istediklerinizi yerine getirebilelim” talebini ileri sürüyor.

Muğlalı, elindeki yetkileri, silâhsız sivilleri kurşuna dizmek için kullanmış ve bu sebeple suçlu bulunmuş; ancak 28 Şubat’ta asker tarafından re’sen iade-i itibar edilip açıkça sahiplenilmişti.

Böylece 28 Şubatçı kadrolar Muğlalı anlayışını devam ettirme niyetlerini de açığa vurmuşlardı.

12 Eylül’den önce de, ülkenin birçok yerinde sıkıyönetim ilân edildiği halde kan dökülmesi artarak devam ediyor ve dönemin komutanları gerekçe olarak yetkilerinin yetersizliğini gösterip, yetki kanunlarının çıkarılmasını istiyorlardı.

Ama darbe yaptıktan sonra, o kanunlara gerek kalmadan, bir gün içinde kanı durdurdular ve 11 Eylül’de akan kan, 13 Eylül’de akmaz oldu.

Sebebini ise, ihtilâl kadrolarından, şimdi hayatta olmayan General Bedrettin Demirel. “Müdahale ortamı oluşsun diye bir yıl beklendi ve bunun için o kadar kan döküldü” diye itiraf etti.

Bu tecrübeler önümüzdeyken, askerî cenahın yetki bahsindeki değerlendirme, şikâyet ve taleplerine son derece dikkatli bakmak gerekiyor.

Mâlûm, son yıllarda o cenahta en sık işitilen yakınmalardan biri, zaman zaman tekrarlanan “AB yasaları elimizi kolumuzu bağlayıp terörle mücadeleyi zorlaştırdı” çıkışlarıyla dile getirildi.

Açılımın ilk maddesi olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, bu taleplerle de bağlantılı olarak gündeme getirilip hayata geçiriliyor.

Hükümet askerle “uyum içinde” olduğunu her fırsatta tekrarlıyor; Başbakan Genelkurmay Başkanı ve komutanlarla paslaşmaktan söz ediyor.

Ve EMASYA bu ortamda kalkıyor, ama aynı içerikteki İl İdaresi Kanunu 11/D devam ediyor.

09.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (07.02.2010) - Tutuklanmak

  (06.02.2010) - Derin tuzaklar

  (05.02.2010) - Davul ve tokmak

  (04.02.2010) - Cevaplara sorular

  (03.02.2010) - EMASYA ve ötesi

  (02.02.2010) - Reformlar yapılmayınca

  (31.01.2010) - Kar notları

  (30.01.2010) - Ne yapacağını bilmek

  (28.01.2010) - Allah: Sadece savaşta mı?

  (27.01.2010) - Darbeye gerek var mı?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl