16 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

“Tuzak”ların farkına varmak için bir asır mı geçmeli?


A+ | A-

Türkiye’nin önünü tıkamak ve ufkunu karartmak için gerçekleştirilen cinayetlerden biri de gazeteci Çetin Emeç’in katledilmesiydi. Cinayetin üzerinden 20 yıl geçtiği halde bu cinayet hâlâ aydınlatılabilmiş değil. Çetin Emeç’in eşi, cinayetin çözülmek istenmediğini söyleyip şöyle demiş: “Gerçeklerle yüzleşmek istemedim.”

Konu ile ilgili olarak ilk defa konuşan Çetin Emeç’in eşi Bilge Emeç, bu güne kadar niçin konuşmadığını şu sözlerle açıklamış: “Konuşmadım çünkü bıktırma siyaseti yaptılar. Usandırma politikası güttüler. Ve başarılı oldular. ‘Çözmesinler, istemiyorum’ dedirttiler. En acılı günlerimde, geliyorlardı, anlattırıyorlardı, gidiyorlardı. Sonra bir başkası geliyordu, sonra bir başkası. ‘Ya ben bunları anlattım diyordum’, ‘Dosya boş, ifadeler yok edilmiş. Baştan yapacağız’ diyorlardı. Kaç kere kayboldu ifadeler, kaç kere. Defalarca soruşturmayı yürüten terörle mücadelenin başındaki kişi değişti. Çok ağırıma gitti bu olanlar. Nasıl kaybolur ifadeler? Asıl, Çetin’in arabasında yanında olan çantasından sonraki gün yazacağı yazı kayboldu. O yazıda ne vardı, merak ediyorum.” (Vatan, 14 Şubat 2010)

Belki de diğer cinayetlere de ışık tutabilecek asıl ‘itiraf’ şu noktada düğümleniyor: “Katilin bulunması çok önemli değil. Yakalanan katilin de gerçek olduğunu düşünmüyorum. Tetikçiyi yakaladılar güya. O çocuk cezaevinde evlendirildi. Hrant’ınki de aynı oldu ya. Evlendi. Nasıl oluyor anlamıyorum. Gerisinde kim var bu işlerin hâlâ çözülmedi. Çözülse de ne olacak ki artık onu da bilmiyorum gerçi. Sürekli dinle ilgili tehdit aldığımız için hep ‘İran’ dedik, ‘Dinciler’ dedik. Çünkü ben Atatürkçü, orduyu seven, vatanperver bir kadınım. O yüzden daha devletime hiç kızmadım ben. Başka gerçeklerle yüzleşmek istemedim. O yüzden hep İran demek işime geldi sanırım. İran’ın yaptığına inanmak istedim.” (agg.)

Çetin Emeç, 7 Mart 1990’da Suadiye’deki evinin önünde uğradığı silâhlı saldırı sonucu katledilmişti. O tarihlerde başta Hürriyet olmak üzere ‘meşhur’ gazetelerin cinayete yaklaşımı tamanen ‘irticaî’ pencereden bakış şeklindeydi. Katiller yakalanmadan medya suçluları ilân etmişti bile: Dinciler! Emeç’in eşinin “Gerçeklerle yüzleşmek istemedim” demesi bundan. Çünkü gerçekler çok farklıydı, benzer bütün cinayetlerde olduğu gibi...

Emeç’in hanımının şu sözleri de dikkat çekici: “Dinimle ayakta kaldım. Allah’a sığınarak. Ben her sabah şükür namazı kılarım. Hâlâ da kılarım.”

Bilge Emeç’in çizdiği Çetin Emeç portresi de bilmediğimiz türden: “(Çetin Emeç) Mutlaka çıkmadan duâsını okurdu. Kıbleye karşı durur, ellerini açar duâsını yapardı. Kimseye göstermeden ama. Çocukların odasına girer, kapıyı kapatırdı. (Sordunuz mu hiç ne diyormuş duâsında, ne duâsı ediyormuş?) Sormadım çünkü ben de beş vakit namaz kılan biriyim. Her zaman kılardım gençliğimden beri. (...) Çetin’den de evvel kılardım.”

Allah göstermesin, böyle hadiseler sonrasında ‘patron’ların davranışı da çok önemli. Bu konuda da iyi imtihan verilmediği anlaşılıyor: “Erol Bey’e sevgimiz ve saygımız çok büyüktü. Ama hadisede o kadar ayıp etti ki, öyle bir vefasızlık yaptı ki, anlamak mümkün değil. Suikasti unutturma politikası yaptılar resmen. Onu bırak, aramadı bile. Ne ilk gün ne geçen 20 senede bir kez. Bir gün hatırımızı sormadı. Yok oldu ortadan.”

Cinayetten uzun bir süre sonra yakalanan ‘katiller’in gerçek katiller oldukları noktasında Emeç’in eşinin de şüpheri var. Keşke, gerçekleri itiraf etmek için yıllarca beklenmese...

16.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (15.02.2010) - Muktedir olmak için

  (14.02.2010) - Her aileye bir “Bizim Aile”

  (13.02.2010) - Namaz yasak, darbe serbest

  (12.02.2010) - Unutma, unutturma!

  (11.02.2010) - Gelin, inattan vazgeçin

  (10.02.2010) - Güç kavgasını bırakın, gençleri düşünün!

  (09.02.2010) - ‘Sohbet odaları’ mescidlerin yanında olsun!

  (08.02.2010) - Tehlikeli gidiş

  (07.02.2010) - Ahlâkî darbelere de karşı çıkalım

  (06.02.2010) - İnsanî yaklaşım

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl