28 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Politikacıların söz ve icraatları


A+ | A-

Konumuzun ana fikriyle birebir örtüşüp paralel düştüğü için, Ziya Paşanın vecizeleşmiş o meşhûr beytini zikrederek başlıyoruz:

Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz;

Şahsın görünür rütbe–i aklı eserinde.

Şairin bu sözü, genel–geçer bir ölçüyü, bir temel kàideyi nazara veriyor.

Yani, bu hakikatli söz, esasında herkes için söylenebilir. Zira, herkes için geçerli olan, olması gereken bir prensibi yansıtıyor.

Ama bu söz, bilhassa politikacılar ve hasseten iktidar mevkiinde bulunan yöneticiler için her zaman geçerli olan bir mihenk taşı mesabesinde kabul edilmeli.

Zira, iktidar sahipleri, içi boş hamasî söylemlerle milleti oyalamak yerine, yaptığı icraatlarla kendisini göstermeli, ispat etmeli.

Hükûmet tepesinin zirvesinden atılan hamaset yüklü nutuklar, hiddet ve öfke soslu açıklamalar, hayal mahsulü beyanat ve konuşmalar, acaba neyi hallediyor? Hangi derde devâ oluyor?

Bunlar, acaba vatandaşın karnını doyuruyor mu? Sıkıntılarını gideriyor mu? Huzuru, sükûnu temin ediyor mu? Mâsum canların yanmasını engelliyor mu? Akan gözyaşlarını dindiriyor mu? İşsizliğe, yoksulluğa, fakirliğe çare oluyor mu? Yatırımları çoğaltıyor mu? Ekonomiyi güçlendiriyor mu?

Yoksa bu lâflar, yaşanılan başarısızlığın üzerini sadece perdelemeye mi yarıyor?

Lâf ve icraat farklılığı noktasında, uzun zamandır dikkatimizi çeken bir husus var:

Mevcut iktidar sahipleri, yıllar yılı geçmişte hükümet yönetmiş bazı kişilerin yanlışlarını ana sermaye yaparak siyasete oynadılar. Meselâ, bilhassa Demokrat geleneğe liderlik yapmış bazı siyasetçilerin bir kısım hatalarını serrişte ede ede, onları alabildiğine kötülemeye, karalamaya çalıştılar. Ve, aynen bu kötüleme–karalama sermayesiyle gelip iktidara oturdular.

Fakat, ne tuhaftır ki, o Demokratların bu millete ve memlekete yaptığı devâsâ hizmetleri görmezden geldiler. İmam–hatip, Kur'ân kursu ve İlâhiyat okulları gibi mânevî tesisler bir yana, yüz binlerce insanın istihdamını sağlayan, yahut ülke ekonomisinin can damarını teşkil eden koca fabrikaları, muazzam barajları, tünelleri, ana yolları, uçak pisti gibi otobanları, köylü ve çiftçiye sağlanan imkânları, hele hele GAP gibi göz kamaştıran, tam kapasite çalışması halinde ülke ekonomisini kanatlandıracak projeleri topyekûn unutmayı, unutturmayı tercih ettiler.

Evet, bütün bunları nazara vermeyip sadece ve sadece lâfazanlıkla siyaset yapma cihetine gittiler ve elli yıllık icraatın üzerini adeta illüzyonist bir yöntemle örtmeye çalıştılar.

Başkasını habire karalama ile yetindiler. Kendilerini de, icraatlarıyla değil, sadece hamasetli nutuklarla millete kabul ettirmenin yolunu tuttular.

Ne var ki, bu hamasetli nutuklarla, ne sağlık, ne eğitim, ne ekonomi, ne de sıkıntılar içinde kıvranan diğer ana sektörler rahata, sıhhata kuvuştu, kavuşuyor.

(İşin bir diğer vechesi, iktidar partisine açılan kapatma dâvâsında olduğu gibi, sıkıştıkları zaman, evvelce her fırsatta yerden yere vurdukları demokrat siyasetçilerin müsbet icraat ve beyanatlarını örnek ve referans gösterip, onlara sığınmayı da ihmal etmediler. Bunu da gözden kaçmaması gereken bir “samimiyet” kriteri olarak kayda geçirelim.)

Tarihin yorumu 28 Haziran 1966

Köprülü'nün Sadrâzamlık hayali

Dışişleri eski Bakanlarından Fahrî Profesör M. Fuad Köprülü, İstanbul Baltalimanı Hastanesinde vefat etti. (Doğum ve ölüm tarihleri: 4 Aralık 1890—28 Haziran 1966.)

Osmanlı döneminde Sadrâzamlık yapan Köprülüzâdelerden olan Fuat Köprülü, Çemberlitaş'taki aile mezarlığında (Köprülü Türbesi) babasının yanıbaşına defnedildi.

Fuad Köprülü, tarih ve edebiyata olan merakı sebebiyle, hukuk tahsilini yarıda bırakarak, II. Meşrûtiyetin ilk senesinden itibaren (1909) tarih ve edebiyat dergilerinde çalışmaya başladı.

İlk başlarda ırkçılıktan, milliyetçilikten uzak durmaya çalıştı. Ancak, 1910'lu yılların başlarında meşhûr Türkçü "Kürt Ziya" ile tanıştıktan ve onunla yakın çalışma arkadaşı olduktan sonra, kendini Türkçülük cereyanına kaptırdı.

İttihatçı iktidarın bu cereyana kuvvet vermesi sayesinde, Ziya Gökalp gibi Fuad Köprülü de en gözde fikir adamlarından biri haline geldi. Basın ve üniversite çevrelerinde, şân ve şöhretleri, makam ve mevkileri yükseldikçe yükseldi.

Köprülü, 1934'te siyasete atıldı. Kars milletvekili olarak Meclis'e girdi. Aynı anda, İstanbul Ünivesitesi Edebiyat Fakültesinde üstlenmiş olduğu çeşitli görevlerini de devam ettirdi.

M. Kemal'den sonra İsmet Paşa ile zıtlaşan ekibin içinde yer aldı.

1945'te Bayar, Menderes ve Koraltan'la birlikte CHP'den ayrıldı. Dörtlü Takrir'e imza atarak DP'nin kurucularından biri oldu.

DP'de, Bayar'dan sonra kendini "ikinci adam" konumunda gören Köprülü'nün hayali, tıpkı dedeleri gibi Sadrâzam, yani Başbakan olmaktı. Ancak, 1950 seçimlerinden sonra oluşan konsept içinde Dış İşleri Bakanlığıyla iktifa etmek durumunda kaldı.

Bir sonraki seçimde (1954) de Başbakan olamayacağını anlayınca, bu kez kurucusu olduğu partiden ayrılmanın bahanelerini aramaya koyuldu. 1956'da resmî görevinden ve hemen ardından partiden de istifa ederek, yeni kurulan Hürriyet Partisine geçti.

1957 seçimlerinde milletvekili dahi seçilemeyince, herşeyi bırakıp DP aleyhtarlığı yapmaya başladı.

Hem öyle bir aleyhtarlık ki, 27 Mayıs Darbesinden sonra kurulan Yassıada Cehennemi hengâmesinde dahi, Menderes ve DP'lilerin aleyhine konuşmaktan, hatta gazetelere beyanat vermekten dahi çekinmedi.

28.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.06.2010) - Lider üzerinden kitlelerin kontrolü

  (24.06.2010) - Ölüm, herkesin başında

  (23.06.2010) - Maraş'ta kardeşlik saadeti

  (22.06.2010) - Haklı ve yerinde tepkiler

  (17.06.2010) - Ortak payda: Güvensizlik

  (16.06.2010) - Kaderin adâleti ve zalimin zulmü

  (15.06.2010) - Feyizli okumalar (5)

  (14.06.2010) - Feyizli okumalar (4)

  (11.06.2010) - Feyizli okumalar (3)

  (10.06.2010) - Feyizli okumalar (2)


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.