20 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Muzaffer KARAHİSAR

Barla’da herşey güzel


A+ | A-

18 Temmuz 2010 günü Barla’ya yapılacak seyahatin heyecanıyla sabahın erken saatinde kadın-erkek, çoluk-çocuk yola koyulduk. Herkesin yüzü gülüyor; herkes neşeli ve sürurlu. Arabanın içinde Kur’an-ı Kerim tilaveti, dualarla, sohbetlerle yolculuk feyizli ve bereketli bir şekilde devam ederken; yaz dönemi, hasat mevsiminde yol kenarlarına baktıkça mukaddes el emeği ve alınteri ile helal rızkını Allah’ın rahmet hazinesinden çalışıp, üretip, toplayan köylüleri görüyoruz. Afyonkarahisar’dan Barla’ya ve Eğirdir Gölüne kadar bütün tarlalar ayva sarısı renge bürünmüş, yol kenarlarındaki yabani dikenlerin arasında açmış çeşitli renk, desen ve motiflerdeki çiçeklerin haricinde gözlerimizi cezbeden ve tefekküre sevk eden başka renkleri göremiyoruz.

Ancak Senirkent yolundan Barla’ya yöneldiğimizde Kayaağzı denilen yerde dağlardan gelen ve kayanın altından olanca haşmetiyle akan soğuksuya ulaştığımızda her şey birden değişmeye başlıyor. Eğirdir Gölü’nün mavi sularını gördüğümüzde her taraftan birden hayat emareleri, canlılıklar, yeşillikler, çiçekler, meyveler, gölün üzerinde yavru çıkarmış yaban ördekleri, martılar, balıklar ve sayamayacağımız kadar envai çeşit nimetler, güzellikler ve bereketi görüp hissediyoruz. Barla’ya yaklaştıkça bu saydığımız nimetlere, rahmete ve berekete manevi zenginlikleri de ekleyince gerçekten ruhumuzla, kalbimizle, aklımızla ve bütün latifelerimizle hissedebildiğimiz ve tarifi mümkün olmayan bir huzur ve saadet iklimi içersine girdiğimizi fark edebiliyoruz. Baktığımız, gördüğümüz, duyduğumuz ve hissettiğimiz her şey bizleri etkiliyor, gölün kenarında ılıkça esen rüzgârı bile bizleri ferahlatmaya yetiyordu.

Bediüzzaman Filminin çekimi nedeniyle Feza Film tarafından Üstadın Barla’daki evinde son restore edilmiş hali kamufle edilerek elli-altmış sene öncenin görünümünü yansıtacak düzenlemeler yapılmış. Bu düzenlemeler ve tarihi görüntülerin izleri o sokaktaki tüm evlerin dış duvarlarına da uygulanmış. O haliyle Üstadın evi ve çevresi bizleri hayalen yıllar öncesine alıp götürdü. Birçok yoklukların, kıtlıkların ve mahrumiyetlerin içerisinde azimle, metanetle, gayretle, sabır ve sadakatle yapılan çalışmaların karşılığı olarak Cenab-ı Hak, Risale-i Nurları beşeriyetin ufkuna bu helâket ve felaket asrında bir Kur’an tefsiri, bir hakikat güneşi olarak doğmasına müsaade etmiştir. Bu hakikatlerin yansımasını Yeni Asya Sosyal tesislerinde Nihat Derindere’nin sohbetinde tattık. Bahçedeki kamelyanın altında dinlediğimiz dersten o kadar çok istifade ettik ki, oradan ayrılırken Risale-i Nurların insanları hayrette bırakan, akılları ve ruhları mest eden ilmî bir iksir olduğunu herkes birbirine anlatıyordu.

Bediüzzaman’ın evinin önünde çilekeş, vefalı ve güler yüzlü Barlalı yaşlı kadın ve erkeklerin bağlarından, bahçelerinden getirdikleri meyveleri, yiyecekleri, hediyelik eşyaları satmaları; o beldenin bolluk, bereket ve ucuzluk içersinde insanlara ikramlar yaptıklarını gösteriyordu. Barla insanlarını hep güleryüzlü, tatlı dilli ve misafirperver olduklarını anlamak için onlara selam vermeniz yeterli. “Hoca efendi” diye ifade ettikleri Bediüzzaman’a sonsuz saygı ve hürmetleri var. Bu nedenle ziyarete gelen herkese iyi davranırlar, yardımcı olurlar ve onun kitaplarını okuyup ilimlerini arttırmışlardır, diye hürmet gösterirler. Herkesin az çok Üstad’la bir hatırası vardır. Barla’ya girişteki caminin şadırvanında abdest alırken yaşlı olduğu fazla belli olmayan bir kimsenin tebessümlü, hürmetli bakışı dikkatimi çekti. Buralı olup olmadığını sorduğumda, iftiharla ve kendinden emin bir ifade ile “Buranın yerlisiyim” dedi.

Kaç yaşında olduğunu ve Üstad’ı tanıyıp tanımadığını sordum. Yaşının seksen üç olduğunu söyleyince inanmak istemedim. O da bana sırrını söyledi. İsminin Hasan Hüseyin Kaya olduğunu, Sıddık Süleyman Kervancı’nın yeğeni olduğunu, söyledi. Amcası vesilesiyle Üstadın hizmetinde bulunduğunu, eserleri zaman zaman aramalarda götürüp kendi evinde sakladığını anlattı. Üstad, Hasan Hüseyin Kaya’nın hizmetinden memnun olduğu için alnından öpmüş, sırtını sıvazlamış, bolluk ve bereket duası etmiş ve uzun ömürler, dilemiş. Bunları neşe ve sevinç içinde güleryüzle anlattıktan sonra bana dönerek: “Şimdi anladın mı? Benim genç olmamın, delikanlı kalmamın sırrını, diye latife etti.

Bütün güzelliği ve cazibesi ile insanları cezbeden Barla’ya veda etmek çok zor. “Mümkün olsa kalacaktım, bir ömür boyu Barla’da” diyen şair, yüreğindeki aşkı ve ateşi bu şekilde terennüm etmiştir. Daha sonra göl kenarında Boyalı Köyünden seksen üç yaşındaki Süleyman Amcanın sahildeki ahşaptan, derme çatma ağaçlardan yapmış olduğu, yerden iki metre yüksekteki, yirmibeş metrekarelik köşküne misafir olduk. Bizim gurubun göl kenarına inmesi ile oranın manevi havası ve şekli birden değişti. Köşkte okunan ikindi ezanı, cemaatle kılınan namaz, namaz tesbihatı ve arkasından Sünnet-i Seniyye ile ilgili okunan ders herkesi mest etti. Cemaate çevredeki piknik yapanlar da katıldı. Köşkün sahibi Süleyman amcanın neşesine diyecek yoktu. Havası, suyu, bereketi, maddi ve manevi güzellikleri ile değil, Barla; belki Süleyman Amca’nın derme çatma barakası bile İstanbul’un Yıldız Saraylarına değişilmez. Gönül huzuru, ruh ferahı ve kalp rahatı içersinde ziyaretimizi bitirdik, güneş batarken ufuklardaki kızıllıklarla birlikte evlerimize dönmek için yola revan olduk, aklımızı Barla’nın güzelliklerine hayran bırakarak…

20.07.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.07.2010) - Can düşmanı

  (06.07.2010) - Ülfetsiz bir nebze tefekkür

  (29.06.2010) - Hastalara şifalar

  (15.06.2010) - Barla gezisi

  (08.06.2010) - Dost acı söyler

  (01.06.2010) - Dünden bugüne

  (29.05.2010) - Düz çizgi

  (25.05.2010) - Sabrın ve tahammülün meyvesi

  (18.05.2010) - Abdi Amca’nın kedileri

  (11.05.2010) - Bir Cuma günü


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.